Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.03.2005, 09:39

Bayrak Tartışması

Allah'ım Ya Rabbi!

ıki veled gelmiş bayrak yakmaya çalışmış tüm ülke ayaklandı Allah aşkına bu da ne
tüm televizyonlar, gazeteler, radyolar ilk haber olarak veriyor.
Ben önemsiz bir olaydır demiyorum
iki veledin bu davranışını kalkıpda günlerce üzerinde durmak
bence Bayrağımıza olan en büyük saygısızlıktır.
Çünkü böyle kişiler sanki bir kahraman(!) gibi gösteriliyor.
Bırakın şerefsizleri ne halt ediyorsa etsinler sanki onbların böyle yapmasıyla bayrağımız renci de mi oluyor!

Kesinlikle hayır...
Öyle şerefsizleri gündemde tutmak Bayrağımıza olan bir saygısızlıktır...

bence bu olay o kadar da büyütülecek bir şey değildir.


Bildiğiniz gibi bir provakasyon haberini yaymak provakasyonu engelleme değil yaymadır.

Bu olayın üzerinde gereksizce durup ülkeyi kaos gibi bir ortama sokmak Devletimize, milletimize, ve BAYRAğIMIZA büyük bir ihanettir..

2

25.03.2005, 11:08

saidkurt kardeşim;

bu yazdıklarınıza tamamen katııyorum.

bence o bayrağı yaktıranların izini sürün. mutlaka ki derin develete ucu çıkacaktır.

hadiseler öyle gösteriyor ki bu olay çok önceden planlandı.
ve yine planlayan da derin güçlerdi.
saygılar

3

25.03.2005, 11:32

Ülkenin iç huzurunu istemeyen dış güçlerin bir tezgahı.Bizleri birarada tutan dinide parçalamak için ellerinden geleni yapıyorlar,bunu başaramayınca önce terör,sonra bu tür olaylar...Bakalım bundan sonra neler görücez :!: :!:

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

25.03.2005, 13:59

Selamın Aleykum

kardeşler sanki ilk mi oluyor....amacı bozgunculuk ,boluculuk olanlar bunu hep yapmıyor mu? bu olay ilk başlarda onemsenmemişti hiç de bir şey yoktu sonra patlak verdi yani hiç gerek yok boyle birşeye ufak bir olayı tekrar tekrar sanki 1000 kere olmuş gibi...verilmeseydi goruntuler ne olurdu hiç bir şey o 2 veled yaptığıyla kalırdı...BAYRAK KONUSUNA GELıNCE O BAYRAK şEHıT KANLARIYLA BOYANDI TURKUN KURDUN BUTUN MILLETıN KANLARIYLA BOYANDI...O KONUDA SıZLERE KATILIYORUM.....SELAMETLE
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

5

26.03.2005, 10:38

Arkadaslar

Subat sogugu isimli diziyi izlemenizi tavsiye ederim (Lutfen Tahir Mutlu kim vs turu tartismalari bir kenara koyunuz. Anlatacaklarim onemli...). Dizi ne zamanki "Simdi de vatanseverleri ayaga kaldirmak lazim. Devlet gucleniyor vs vs" turu bir konuya ucundan degindi, arkasindan hemen kisa bir sure sonra insanlarin vatanperverligini kotu amaclari icin kullanan bu bayrak hadisesi ortaya cikti.

Misyonerlik ve derin devlet meselelerinde de muthis tespitleri var. Sanki bana bu tespitleri ile insanlari politik oyunlar konusunda uyaran bir yapisi var gibi geliyor..

herneyse.... ben tavsiye edeyim. istyen izlesin isteyen de izlemesin....

hurmetler
BArish

not: Kanaati acizanemce orada Tahir Mutlu isimli sahis sagduyunun sesini temsil ediyor diye gormek lazim. Bu sahis ozelde birisi diye de zoraki hareket etmeye gerek yok. Ne kadar coklari bu filmde Tahir Mutlu ile resmedilenin kim oldugu konusunda hem fikir olsa da.....
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

6

26.03.2005, 14:08

Selamın Aleykum

evet barış kardeş bende o diziyi izliyordum ama son zamanlarda pek tv izlemiyorum...4-5 bolum kacırdım...ondan once de az cok izliyordum gercekten cok hoş...benim en son izlediğim bolumde kotu güçler masa etrafında toplanan güçler bir şeyh i kandırıyolardı kadınla..olayı uzatmayayım yani herkes hatırlar soyle 5-6 sene oncesi AZMENDı ve ALı KALKANCI olayını medya bunu ne kadar konuşmuştu...FADıME şAHıN denen kadın aczmendiyi ayarlamıştı ve sonra butun medya bunları yatakta yakalamıştı...sonra bu kadın tvlerde boy göstermiş kendini herkese inandırmıştı.sozde masum yardım isteyen biris diye...halbuki olayların arkasını Subat sogugu cok güzel göstermiş..yani bu işi yapanlar bu planı cok onceden devreye koymuşlar FADıME şAHıN de bir maşa neyse izlemeye calısıcam
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

7

26.03.2005, 16:28

Fadime şahin ile yatakta basılmasından hemen önce Müslüm Gündüz polisi arıyor ve yaklaşık şöyle diyor: "Gelin, basın artık basacaksınız!"

Bir süre önce Ankara Kocatepe'deki Bediüzzaman mevlidinde de sözde Aczimendiler bizimkilerin başına patlatmak istediler olayları. Bizim Nurcular, Allah'ın inayet ve hıfzıyla bu katakullilere gelmedi. Sonradan bizim Nurculardan bir grup abi, dönüşte minibüsleriyle benzin istasyonunda duruyorlar. Bir de ne görsünler. Aczimendiler de aynı benzliklikte mola vermiş, onların cübbe vs nin altında kot pantolon, gömlek, sakallar takma falan... Suç üstü gibi yakalanınca bunlar bizim abilere direk toparlanıp kaçıp gitmişler.

Hûlâsa : Bunlar MIT'ın oyunu olsa gerek.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

8

27.03.2005, 08:25

Kardeslerim,

O filmde zannimca gecmisten seyler olmasina karsin gunumuze de atiflar yapiliyor. Hakikaten bayrak hadisesinden hemen once vatanseverleri de bos birakmamak lazim turu yaklasimlarin dizi de boy gostermis olmasi cok onemli. Hele bazi seyler var ki insanin yuregini yakiyor. Lakin onemli bir nokta daha var:

Evet o dizi sanki tamami ile olmus ve belki de olacak gercekleri isler bir halde. (Belki de hakikaten oyle ama bilmiyorum. Simdilik gecmisler hakkinda evet oyle desem de gelecege yonelik dokundurmalara tevafuk demekten baska birsey gelmiyor elimden). Ama bizlerin bu konulara fazla kafa da yormamiza luzum yok derim. Cunku ne de olsa bizlerin isimiz gucumuz belli. Bizi kandirmalarina musaade etmeyelim yeter. O dizinin bana gosterdigi seylerden birisi de su : Bazen kandirma bizim kendi safimizda gordugumuz insanlarca da yapilabilir. Ozellik su son Sah Veli olaylarinin dogru olup olmadigini bilmyorum ama kesinlikle oyle ise bunlar seytana pabucunu ters giydirecek tiplerdir. Ama dikkat.... Kesinlikle siyah ve beyaz diye ikiye ayirmak yanlis. analitik olmak zorundayiz ki hem hatamiz az olsun hem de baskalari hakkinda nerde husnu zann nerde zaruri kotu zann sahibi olacagiz bunu yakalayalim.....


hurmetler
barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

9

27.03.2005, 09:27

Alıntı sahibi ""barish""

analitik olmak zorundayiz ki hem hatamiz az olsun hem de baskalari hakkinda nerde husnu zann nerde zaruri kotu zann sahibi olacagiz bunu yakalayalim.....


Yahu matematikçi kendini nasıl da belli ediyor :D . Neyse... Evet, analitik olmayız, yani, muhakememizin iyi olması gerek. Bu konuda Münazarat'tan alıntı yapacaktım ama bulamadım.

Not: Münazarat'ta "ve'l-akıbetü lil-müttekıyn" [ (meâli belki şudur : "ve (güzel) akıbet müttakilerindir") - (Hud 11:49 'da inne'l-akıbeti lil'müttekıyn buldum, ama benim hatırladığım ve'l...) ] ayetiyle ilgili bahsin nerde geçtiğini bilen var mı?

Ayrıca Üstad; muhakeme ve mihenk konularında Münazarat ve diğer eserlerinde, nerelerde nasıl bahsediyor?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

10

30.03.2005, 22:23

Metin KARABAşOğLU

Ezber bozmak, oyun bozmak




Büyük adamlarda, ezber bozan bir yön de vardır; oyun bozan bir yön de... Onları, hangi durumda nasıl davranacaklarını hesap edip o şekilde hareket edenleri şaşırtır bir halde görürüz.

Bu, gündelik hayatta sıkça örneğini gördüğümüz türden bir ‘ne yapacağı bilinmez’lik hali değildir elbette. Bilakis, onlarda, elbette bir asla ve bir hikmete dayanan, ama onları ‘analiz’ edenlerin muhayyilelerini aşan bir düşünce derinliği ve kıvraklığı kendisini açıkça belli eder.

Tersinden düşünürsek; rahatça analiz edilebilmeyi, hep analiz edildiği şekilde davranış sergilemeyi, büyük olamama göstergesi olarak okumak mümkün. Analiz edildiği şekilde, şu durumda şöyle tepki verir diye tahmin edildiği şekilde bir vaziyet sergilemek, aklımızın ve düşüncemizin başkalarınca kuşatılabildiğini gösteriyor. ‘Kuşatılabilirlik’ ise, elbette ‘büyük’lüğün kârı değil. Kolayca kuşatılabilirliği, tefekkürümüzün yeterince geniş ve derin olmadığını gösterir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin ‘büyüklüğü,’ bu çerçevede, aşikâr bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda, Risale-i Nur’da sabit bir çizginin taklitçilerinin ezberini bozan unsurlar da var; onu analiz etmeye kalkıp o analiz üzerinden oyun kuranların oyununu bozan unsurlar da... Bu şaşırtıcılık, onun çocukluk yıllarında da çarpıyor gözümüze; Eski Said döneminde de, sonrasında da...

‘Veli padişah’ dediği Abdülhamid’e ‘şeriatı istibdada müsait zannediyor’ diye tavır koyan, buna karşılık içinde masonların da yer aldığı ıttihad ve Terakki ile ‘hürriyet adına’ birlikte hareket edebilen bir insan...

ıktidarı ellerine geçirdiklerinde bu kez ıttihadçılar komita istibdadına giriştiklerinde onlara tavır koyan, sevkedildiği divan-ı harpte hakikatli ama ironik ‘onbirbuçuk cinayet’ savunmasıyla ezber bozan bir insan...

Dünya Harbinde Ruslara karşı savaşırken, cephede, at sırtında, savaşın tam ortasında ışârâtü’l-ı’caz tefsiri yazan bir insan...

Esir düşerek sevk edildiği Kosturma’daki esir kampında, Rus başkumandanını görünce ayağa kalkmayan; başkumandan “Beni tanımıyor mu?” diye sordurduğunda, tanıdığını, ama imanî izzetinden dolayı ayağa kalkmadığını söyleyen bir insan...

ıngilizler ıstanbul’u işgal ettiği sırada Anglikan Kilisesi ıslâm hakkında sorular gündeme getirdiğinde, şimdiye kadar bu soruları akıl edemeyip ayaklarıyla Müslümanların boğazına bastıkları esnada bu soruları yöneltenlere verilecek en güzel cevabın hayasız yüzlerine tükürmek olduğunu söyleyen ve yazan bir insan...

‘Yüksek fikirleri’nden dolayı dâvet edildiği Ankara’da ilk önce ‘imandan sonra en yüksek hakikat’ olarak namazdaki lâkaytlığa dikkat çeken; ve herkes kurulacak yeni devletin yapısı üzerine konuşur tartışırken herkesin göremediğini görüp ‘tabiat fikr-i küfrîsi’ üzerine risale yazan bir insan...

Sonrasını da biliyoruz. Onu analiz ettiğini sananların; onu kışkırtıp tahrik ederek bir harekete sevk etmek, sonra da bunun üzerinden onu, eserini ve onun yolunda yürüyenleri ezmek isteyenlerin her türlü oyununu bozan bir insan...

Ne tahriklere kapılan, ne de boyun eğip teslim olan bir ezber ve oyun bozucu...

Onun bu yeni dönemde, en başta ‘Yeni Said’e dönüşerek gösterdiği ezber ve oyun bozuculuk, düşünce planında da, davranış planında da nice örnek barındırır.

Davranış planındaki örneklerin en belirgini ise, celâlli ve boyun eğmez mizacından hareketle onu ajite etmeye, sinirlendirip tahrik etmeye çalışanlara imkân ve fırsat vermemesidir.

Âlemler Rabbinin hak dinine hizmet yolunda, gereğinden ‘mizacından’ bile feragat edebilen bir kahramandır o. Rus başkumandanı karşısına dikildiğinde ayağa kalkmadığı halde, gelecek nesillerin imanlarının selameti adına, bir kasaba bekçisinin yakışıksız davranışlarına karşı “Yâ Sabûr! Ya Halîm!” diyebilmiştir.

Yahut, “Said bir Kürddür” deyip, hakikatsız bir tehevvürle sürgün ettikleri Orta-Batı Anadolu’da onu yapayalnız bırakmak isteyenler yine bu milliyetçi hesap dahilinde bir resmî bayramda hapishanedeki hücresinin önüne kocaman bir Türk bayrağı asarak onu güya ‘tahrik etmeye’ kalktıklarında, o, oyun kuranları bir kez daha şaşırtmıştır. Hücresinin demir parmaklıklarına kocaman Türk bayrağı asıldığında onun “Çekin bunu buradan!” diye sinirlenip bağıracağını; bu tepki üzerine de “Vay vay vay! şimdi çıkardın ağzındaki baklayı!” diyerek hazırladıkları tezgâhı kolayca servis edebileceklerini düşünenler, bir kez daha baltayı taşa vurmuş, yaş tahtaya basmış, şaşırmışlardır. O, güya kendisini ‘tahrik edeceği’ düşünülen böyle bir hareket karşısında, Cihan Harbinde Ruslara, Kurtuluş Savaşı sırasında da ıstanbul’da ıngilizlere karşı yürüttüğü cihadı hatırlatarak, bu hizmetlerine karşılık bu bayram gününde hücresine bu bayrağı asmanın onu çok sevindiren bir ‘incelik’ olduğunu belirtmiş; “Demek bu bayrağı asmak benim hakkımdır” diyerek, bir kez daha oyun ve ezber bozmuştur.

Onun hayatı, bütün bu ‘şaşırtıcı’ ve ‘kestirilemeyen,’ bilakis ‘hesap dışı’ fikir ve fiilleriyle onun büyüklüğünü belgelerken, aynı zamanda Hz. Peygamberin “Mü’minin ferasetinden çekinin; çünkü o Allah’ın nazarıyla görür” sözünün de mâsadakı hükmündedir.

Gelin görün ki, Kur’ân’ın ışığında ve Peygamberin yolunda böylesi incelikler sergileyen insanlara yurt olmuş bu diyarda, çok ama çok sayıda ‘küçük adam’ın da yaşadığı anlaşılıyor.

Oyuna gelmek için, tahrik edilmek için âdeta fırsat bekleyen çok sayıda küçük adam...

Üç kendini bilmezin ne niyetle kimin hesabına yaptığı meçhul bir hareketin ardından geliştirilen tepkilerin tarzına ve dozajına bir bakın!

Üç kendini bilmez üzerinden, koca bir kavme

faturayı kesecek kadar, bin senedir birarada yaşayan iki kardeş kavim arasında maalesef zaten oluşmuş gerilimi kin ve nefret düzeyine çıkaracak derecede bir frensizlik!

Bu kadar kolay tahrik olabilmek, bir vatanseverlik alâmeti değil.

Bu kadar kolay tahrik olabilmek, hayra alâmet değil.Tahrik olmaya bu kadar açık bir ruh hali, kötü niyetli insanları engellemez, tam aksine iştahını kabartır yalnızca!

Kötü emel sahipleri varsa ve onlara bir ders yahut ceza vermek istiyorsak, bunun yolu belli:

Oyuna gelmeyelim!

31.03.2005

E-Posta: metinkarabasoglu@yahoo.com

http://www.yeniasya.com.tr/2005/03/31/ya…karabasoglu.htm
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir