DıYANET'E ÖRTÜ BASKISI
Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Kadınlar Komisyonu'nun, Kocatepe Kültür Merkezi'nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü itibarıyla düzenlediği etkinlikte konuşan Diyanet-Sen Kadınlar Komisyonu Ankara ıl Başkanı Hülya Koç, ıslâm'ın olmadığı yerde kan ve vahşetin hüküm sürdüğünü söyledi. Son zamanlarda misyonerlik faaliyetlerinin bir kâbus gibi ülkemizi sardığına işaret eden Koç, "Papaz efendi bize sevgiden bahsediyor. Ancak, Hıristiyan ABD ve Avrupa askerlerinin yüzünde sevgi yok. Zulümleri ortada. ıslâm ülkelerini kan gölüne çevirdiler. Irak'ta, kadın ve çocuk demeden insanları katlettiler" diye konuştu.
HUKUK DIşI UYGULAMALARA
SON VERıLMELı
Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğunu vurgulayan Diyanet-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Münire Dönmez de, "Ne yazık ki ülkemizde bazı yanlış uygulamalarla laikliğimize, demokrasimize, sosyal hukuk anlayışımıza gölge düşürülmektedir. Bu uygulamaları bırakmalıyız. Üniversitelerde ve devlet dairelerinde uygulanan başörtüsüne getirilen yasak kaldırılmalı, bu ülkenin insan kaynakları ziyan edilmekten bir an önce kurtarılmalıdır" diye konuştu.
"DıYANET ÜZERıNDEKı
BASKILARI KINIYORUZ"
Başörtüsü ile ilgili fetvanın geri çekilmesi için Diyanet ışleri Başkanlığı'na baskı yapıldığını söyleyen Dönmez, "Bu baskıları kınıyoruz ve kabul edemiyoruz" dedi. ılahiyatçı Prof. Dr. Beyza Bilgin'in bir panelde sarfettiği "Diyanet ışleri Başkanlığı, başörtüsüyle ilgili fetvasını geri çekmelidir" şeklindeki çağrısının organizeli bir baskı olduğunu dile getiren Dönmez, "Bir bayan ılahiyatçı olan Prof. Beyza Bilgin'in bu ifadelerini Başkanlığımıza baskı olarak algılıyorum" dedi. Kocatepe Kültür Merkezi'nde gerçekleşen etkinlikte, Diyanet ışleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet şevki Aydın ve Diyanet-Sen Başkanı Ahmet Yıldız da hazır bulundu. Diyanet ışleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aydın, ıslâm dininin kadını erkekle eşit tuttuğunu belirterek, kadın haklarını âyet ve hadisler ışığında değerlendiren bir konuşma yaptı. Diyanet-Sen Genel Başkanı Yıldız ise, günün anlam ve önemini belirten açıklamalarının ardından, Diyanet-Sen'in dengeli, sağlam ve emin adımlarla her geçen gün biraz daha büyüdüğünü belirtti. Yıldız, Diyanet-Sen'in din görevlilerinin yanında ve emrinde olmak için kurulduğunu dile getirdi.
Başörtüsü ile ilgili fetvanın geri çekilmesi için Diyanet ışleri Başkanlığı'na baskı yapıldığını söyleyen Diyanet-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Münire Dönmez, "Bu baskıları kınıyoruz ve kabul edemiyoruz" dedi. ılahiyatçı Prof. Dr. Beyza Bilgin'in bir panelde sarfettiği "Diyanet ışleri Başkanlığı, başörtüsüyle ilgili fetvasını geri çekmelidir" şeklindeki çağrısının organizeli bir baskı olduğunu dile getiren Dönmez, "Bir bayan ılahiyatçı olan Prof. Beyza Bilgin'in bu ifadelerini Başkanlığımıza baskı olarak algılıyorum" dedi.
Kaynak
Bu Beyza Bilgin isimli mahluk (yahu ben ulema-i sû'nun kadınlarına daha çok kızıyorum nedense, kadınlara karşı merhametsiz biri de değilim) televizyona diğer ulema-i sû ile çıkıp başörtüsünün farziyyetini red etmişti, "Bana göre sadece tavsiye." demişti.
Rivayetlere göre; ımam-ı Azam'ın talebelerinden ımam Muhammed'in (belki Ebû Yûsûf)
sahih hadisi bile bile ( Bir şerh: Bir hadis, bir alimin usulüne göre sahihken, bir başkasınınkine göre sahih olmayabilir, bu ayrı bir hadis araştırma konusudur, nedenleri çok olabilir, bu ayrı meseledir, Hayreddin Karaman'ın websitesinde bununla ilgili bir yazı okumuştum)
inkârın dahi küfür olabileceğini söylediğini hesaba katın. Bir şeyi daha hesaba katın ki, o da : "Bu ümmetin ımam-ı Azam, Malik, Hanbel, şafii, Süfyan-ı Sevrî, Süfyan b. Uyeyne, Hasan-ı Basrî gibi ictihad tabakasının en üst seviyesindeki alimlerinden tutun, Nevevî, Tahavî'ye ve diğer bütün mezhepte müctehid alimlerine, bütün velilerine kadar, hatta asrımızda Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî (rahmetüllahi aleyhim ecmaîn) -ki ilmi seviyesi ve eserleri lakabına hüccettir, yakın tarihte yaşamıştır, hala canlı olan şahitleri vardır, düşmanları dahi onun seviyesini kabullenmiştir - gibi zatların bu konudaki görüşünün tesettürden yana olduğudur."
Ey ulemâ-i sû!
Hâl böyle iken sizdeki bu kál ne?