Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.03.2005, 07:10

Vehhabilikten hanbeliliğe -Mustafa Özcan-ilginç bir yazı.

Mustafa ÖZCAN

Vehhabilikten hanbeliliğe




Suudi Arabistan yolların ayrılış noktasında. 1979 Mekke baskını ve Cüheyman olayı bir dönüm noktasıydı. Fahd’ın batı tarzı idaresi eski yapıyı zorladı ve çatırdattı. 1991 yılında Amerikan ve ona bağlı koalisyon güçlerinin Suudi Arabistan’a yerleşmeleri bir başka dönüm noktası oldu. Eski dini geleneğin veya Vehhabi geleneğinin tutarlı isimleri olan Abdulaziz bin Baz’ın 1999’da ve ardından ıbni Useymin’in 2001’de vefatı toparlayıcı vasıflı insan ve liderlerin sonu oldu.

Resmi dini kurum zayıfladıkça zayıfladı ve 2003 yılında Saddam Hüseyin’in ve Irak rejiminin devrilmesinden sonra Suud resmi dini anlayışı iyice yol ayrımına geldi. Resmi Al-i şeyh çizgisi Ezher şeyhi Tantavi gibi Irak’taki direnişi onaylamaktan imtina etti. Direnişin yanlışlığına ve caiz olmadığına dair fetvalar verdiler. Böylece ımam Ahmet Hanbel’e de ımam-ı Ali’ye de izafe edilen “dur haysu dare’l hak” yani hakkın döndüğü yere dön kuralı ‘dur haysü dare’s sulta’ yani ayçiçeği gibi yöneticilerin döndüğü yere dön anlayışına inkilap etti. Suud yönetiminin riskli politikaları ulemayı tutarsızlığa itince kurulu dini yapının çekirdeğinin çatlaması da gecikmedi.

Bu çatlakla birlikte orta yolla birlikte birçok tali; ifrat ve tefrit akımları da belirdi. Bunları şöyle değerlendirebiliriz. Bin Ladin ve Kaide anlayışı dahilde silahlı mücadeleyi ihtiyar ederek çağdaş harici düşüncesini canlandırmış ve ihya etmiş oldu. Bunun haricinde, Bin Ladin’in çıkış noktasında haklı yönler olduğunu onaylamakla birlikte dahilde veya hariçte ölçüsüz şiddet kullanımını tasvip etmeyen ve sınırlandıran bir anlayış daha belirdi. Geçmişte Bin Ladin’in referans gösterdiği Sefer el Havali’nin anlayışı bunlardan birisidir. Katar’da yapılan Düşmanlığa Karşı Direniş Konferansı’na başkanlık yapması teklif edilen Sefer el Havali Felluce direnişi sırasında Fellucelilere destek veren 26 Suud ulemasının imza attığı deklerasyonda da imzası olan bir şahsiyet. Bush’a yazmış olduğu açık mektubuyla da tanınıyor. Suudi Arabistan Katar’daki konferansa katılmak isteyen ulemaya izin vermemişti.

***

Sefer el Havali ve onun gibiler dahilde savaş yerine ıslahı benimsiyorlar. Bundan dolayı Ömer Bin Abdulaziz ve sahabilerin yaptığı gibi huruç edenler yani haricilerle yönetim arasında diyalog zemini arıyor ve tarafların tutumlarını birbirine yaklaştırmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte, Buti, Kardavi gibi yabancı müstevlilere karşı meşru dairede savunmayı ve direnişi de tasvip ediyorlar. Bunların yanında yakın bir çizgide sayılabilecek iç siyasetten uzak duran ve bütün gücünü dini alana teksif eden Selman Avde ve Aid el Karni gibi isimler de var. Bu inşikakın şerrare ve kıvılcımlarından birini de ıslâmcı liberaller teşkil ediyor. Bunlar genellikle, şarku’l Avsat gazetesi etrafında kümelenmişler. Bunlardan bir kısmı birkaç yıl önce ABD ile ilişkileri masaya yatıran bir konferansa da katılmışlardı. Bunlardan birisi olan şarku’l Avsat yazarlarından Hasan şebekşi 14 şubat 2005 tarihli şarku’l Avsat gazetesinde ‘Suud selefiliğini kim hanbeliliğe döndürecek?’ başlıklı yazısında yeni bir eğilime işaret ediyor. Bu da Suudi Arabistan’ı her platformda yalnızlaştıran ve sıkıştıran infiradçı Vehhabilik anlayışının reddi ve yerine hanbelilik anlayışına avdet etmek.

Bu eğilimi savunanlar genelde orta yolcular, aydınlanmacılar veya liberal ıslamcılar olarak anılıyorlar. Suudi Arabistan’da hem dini hem de siyasi reform talep ediyorlar. Dini reform bağlamında geçmişte hiç örneği olmayan bir şekilde Vehhabi anlayışını eleştiriyor ve mahkum ediyorlar. Sözcülerinden biri olan Abdulaziz Kasım’ın 2003 Mart’ındaki bir makalesine göre, grup kendisini, ‘reformcular’ veya ‘Liberal ıslâmcılar’ olarak takdim ediyor. Ve bu akım Suud genelinde yeni bir devreye işaret ediyor: Post vehhabilik dönemi.

***

Türkiye’de AKP nasıl ki 28 şubat sürecinin dolaylı türevlerinden biridir öyle de Suud’un liberal ıslâmcıları da 11 Eylül’ün dolaylı türevleri arasındadır. Özellikle milli diyalog ve seçim takvimiyle ilgili taleplerini dilekçe ile Veliaht Abdullah’a sunan da bu kesimin menhsupları olmuştur. Ve mesafe de almışlardır. Geçmiş literatürde bu anlayışa sahip olanlara ‘mürcie’ deniliyordu. Bununla birlikte Hasan şebekşi’nin de dediği gibi, 11 Eylül sonunda beliren bu inşikakın zararlı yönleri varsa da ‘rubbe darretin nafia’ fehvası gereği, bazı zararlardan hayır da çıkabilir. Vehhabilik döneminin kapanması gibi...

08.03.2005

E-Posta: mustafaozcan@yeniasya.com.tr

http://www.yeniasya.com.tr/2005/03/08/yazarlar/mozcan.htm
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir