O televizyon programını nasıl unutabilirim ki?28 şubat rüzgarlarının sert estiği günlerdi. Kanal 6’da Nedim Saban’ın sunduğu ve türban yasağının tartışıldığı programa telefonla katılmıştı, “Yüzbaşı Yap Bizi” Mustafa Denizli!
Başörtülü öğrencilere veryansın etmişti...
ışin içinden çıkamayınca da “Öyleyse gidin ıran’da okuyun! ıran’daki şeriat kurallarına uyun!” diyerek kestirip atıvermişti.
Kaderin garip cilvesi: Filmin sonunda ıran’a giden başörtülü öğrenciler değil, Mustafa Denizli oldu!
***
Dünkü gazetelerin spor sayfalarında Denizli’nin ıran’ın Pas takımı ile “ıslami usullere göre” sözleşme imzaladığı yazılıydı.
ımza töreni Kur’an’ı-Kerim okunarak başlamış; Mustafa Denizli “besmeleler ve dualar eşliğinde” Pas takımının yeni teknik direktörü olmuştu.
“Süper Mario Jardel!” bir transfer ücreti alan; Tahran’ın en lüks semtinde, Sadabad Sarayı’nın yakınındaki bir villada yaşayacak olan ve de “bir dediği iki edilmeyen” Mustafa Hoca hayatından ziyadesiyle memnun görünüyordu!
Pas, ıran Polisi’nin takımı idi. Denizli de, ‘ıran Emniyet Genel Müdürü’ ile görüşmüştü. Bu anı görüntüleyen fotoğraflardan birinde, Denizli’nin arkasındaki duvarda asılı Humeyni resmi (eh orası da ıran’ın devlet dairesi) dikkat çekiyordu.
Denizli ile Humeyni’nin aynı karede buluşmasına ‘Laikçi Türk Medyası’nın geleneksel mantığı ile yaklaşsa idik, fotoğrafın altına elbette “Sonunda Mustafa Denizli de Humeyni’ci oldu! Laiklik elden gitti!” diye yazmamız gerekirdi!
YÖK’ün eski komutanı Kemal Gürüz, ıran hakkında yazdığı kitapta Humeyni fotoğrafı yer aldı diye öğretim üyesi Alev Erkilet Başer’i “suçüstü yapıp!” üniversiteden attırmıştı, bu ülkede...
Sahi, Mustafa Denizli, 28 şubat Süreci’nde ıran’dan çok cazip bir teklif alsaydı oraya gidebilir miydi, acaba?
Hiç sanmıyorum: Her şeyden önce, Çevik Bir ve Arkadaşları böyle bir transferi devlete karşı gelmekle eş değer tutar; laikliğe aykırı bulurlardı!
O günlerde, ıran’ın en başarılı iki oyuncusu Ali Daei ile Mehdi Mahdavikia’nın birinci lig takımlarımızdan birine transfer edilmesi söz konusu olmuştu...
Kulübün yakından tanıdığım teknik direktörü “Böyle bir zamanda bize Humeyni’ci diye hücum ederler!” diyerek bu transferleri gerçekleştirmeye cesaret edememişti. Her iki oyuncuyu da Bundesliga takımları kapmış; neticede, ‘o güzide kulübümüz’ ile ‘ligimiz’ kaybetmişti.
***
ıran futbolu, son yıllarda büyük bir gelişme içerisinde. Dahası, uluslararası alanda patlama yapmanın eşiğindeler. 1998 Dünya Kupası’nda ABD’yi 2-1 yendikleri maç hâlâ hafızalarımızda. Son Asya şampiyonası’nda ise finali penaltılarla kaçırdılar.
ıran yönetimi, futbolun dünya çapında sempati kazanmanın önemli araçlarından biri olduğunun farkında...
Denizli’ye Türk futbolunda çığır açan ‘Derwall’ muamelesi yapıyorlar. Denizli de, Pas takımıyla ‘futbolda devrim’ vaat ediyor!
ıran’ı futbolda çıkış arayan bir ülke olduğu için tercih ettiğini vurgulayan Mustafa Hoca “Benim buraya gelmem Türkiye-ıran ilişkilerini de olumlu etkileyecek” diye konuşuyor. Doğrusu, Denizli işin siyasi tarafını da iyi okuyor...
ıran tecrübesi, umarım, “Cumhuriyet gazetesi okumadan asla yatağa girmeyen!” Denizli’nin kimi önyargılarını sorgulamasına da neden olur...
ıran’da kadınların “Türkiye’dekinin tersine” bir zorlama altında yaşadığına ‘bizzat’ tanık olduğunda...
Bakarsınız, Kanal 6 ekranlarında azarladığı başörtülü öğrencilerin yaşadığı azabı anlamaya bile çalışabilir, Denizli!
Kim bilir...
Tamer Korkmaz,
Zaman, 7 Ocak 2005
