BİRİNCİ NÜKTE
ayetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Azamın altı nurundan bir nuru olan Kuddus isminin bir cilvesi, Şaban-ı Şerifin ahirinde, Eskişehir Hapishanesinde bana göründü. Hem mevcudiyet-i ilahiyeyi kemal-i zuhurla, hem vahdet-i Rabbaniyeyi kemal-i vuzuhla gösterdi. Şöyle ki gördüm:
Bu kainat ve küre-i arz, daim işler ve büyük bir fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han, bir misafirhanedir. Halbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler müzahrefatla, enkazlarla, süprüntülerle çok kirleniyorlar, bulaşık oluyorlar ve ufunetli maddeler her tarafında teraküm ediyorlar. Eğer pekçok dikkatle bakılmazsa ve tanzif edilmezse ve süpürülüp temizlenmezse, içinde durulmaz; insan onda boğulur.
Halbuki bu fabrika-i kainat ve misafirhane-i arz o derece pak, temiz ve naziftir ve o kadar kirsiz ve bulaşıksızdır ve ufunetsizdir ki, bir lüzumsuz şey ve bir menfaatsiz madde ve tesadüfi kir bulunmaz, Zahiri bulunsa da, çabuk bir istihale makinesine atılır, temizlenir.
Demek bu fabrikaya bakan Zat, çok iyi bakıyor. Ve bu fabrikanın öyle tanzifçi bir Sahibi var ki, o koca fabrikayı ve o büyük sarayı küçük bir oda gibi süpürtür, temizler, tanzim ve tanzif eder. Ve o pek büyük fabrikanın büyüklüğü nisbetinde muzahrafatı ve enkazından kalma kirli maddeleri, süprüntüleri bulunmuyor. Belki büyüklüğü nispetinde temizliğine ve nezafetine dikkat ediliyor.
Otuzuncu Lem´a
-------------------------------------
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.... Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel döşeyiciyiz. (Zâriyât Sûresi: 48.)