Beyefendinin söylediklerini iyi takip ettiyseniz, kitap yazdığı konuda "medya dedikoduları"ndan başka bir bilgisinin olmadığını görürsünüz. Cemaat kavramını Alem-i İslam'ın gündemine taşıyan Said Nursi ise-ki öyle- onun bu kavrama yüklediği manalar üzerinden bir cemaat veya Nurcu tanımı yapmak daha hakkaniyetli olurdu. Fakat söyleşi yapilan beyefendi "cemaat mensubu dindar bürokratların derin devletle mücadelesi" diye birşeyler söylüyor. Bu 'tesbit'in, devlet gücünü ele gecirme manasını göz ardı ettiren tek yanı "cemaat mensubu dindar bürokrat" sıfatıdır. bu güne kadar gözler önünde gerçekleştiği halde yalanlanan bir olgunun değişik şekilde ifade edilmesidir. Buna daha açık bir Türkçe ile, din adına güç kavgasının içinde olmak diyebiliriz . Veya dini, karşı taraftaki insanı koltuğundan etmek gibi basit bir manaya indirgemek te diyebiliriz. Ben, sizin, söyleşi yaptığınız kişiyi sorularınızla daldığı uykudan uyandırmanızı beklerdim. Biz, Türkiyedeki topluma, dinin böyle birşey olmadığını, inhisar altına alınamaz saf tertemiz hakikatleri ders veren bir mesaj olduğunu ifade etme iddiasında bir Yeni Asya arzuluyoruz.
Hem beyefendi kitabını "Dün Kürtler Bugün Cemaat" olarak isimlendirmiş. Bunun hangi kitaba nazire olduğunu anlamak sizin gibi bir gazeteci için zor olmasa gerek.
Tabiiki Hanefi Avcının kitabından bahsediyorum. Sahi ne oldu o adama? Daha düne kadar devletin demokratik yüzünü temsil etmiyormuydu? Çetelerle mücadele eden, derin ilişkileri sorgulayan bi istihbaratçı değilmiydi? Bir kitap yazdı ve başına gelenlere biz de şaştık... Ona olanlar, sizce, bir gazeteciyi ilgilendirmiyormu?