İsrail yanıyor!05 ARALIK
Mustafa Özcan
Türkiye bir taraftan Haydar Paşa Garı yangınıyla sarsılırken diğer taraftan da Wikileaks sızdırmaların odağında yer aldı. Avrupa zemherir ve kutup soğuğuna teslim olurken İsrail tarihinin en büyük yangınlarından birisini atlattı. Hayfa yakınlarındaki Karmel Dağı yanıyor. "Ülke tarihinin en ölümcül tabii afeti ve felaketi" olarak tanımlanan yangın nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bütün programını iptal ederek yangın bölgesine gitti. Netanyahu, yangını bugüne kadar benzerini görmedikleri bir felaket olarak nitelendirdi. Savunma Bakanı Ehud Barak'a, İsrail ordusu askerlerinin Karmel bölgesine gönderilmesi talimatını verirken Rusya, İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nden yangının söndürülmesi çalışmaları için yardım ve katkı istedi. Türkiye de yangın söndürme uçaklarıyla İsrail'in yardımına koştu. Yangına nasıl bakmak gerekir? Acaba Filistinlilerin ahı mı tuttu?
Bilindiği gibi tabii afetlerin bazen siyasi sonuçları da olabiliyor. İstikrarsızlık habercisi oluyorlar. 1999 depreminden sonra Türkiye'de siyasi havalar değişti, Onun ötesinde seller Pakistan'ı sadece fiziki olarak değil siyasi olarak da vurdu ve Asıf Ali Zerdari yönetimi taban desteği olarak en zayıf noktasına geriledi. Karmel yangını da İsrail için sonun başlangıcı olabilir. Dolayısıyla bu tür afetler bazen felaket habercisi olarak anılmış ve şeamet/kötümserlik vesilesi sayılmıştır.
Depremlerin ve yangınların siyasi rejimlerin değişmesi üzerinde de etkisi olmuştur. Sözgelimi, Mısır'da çok önemli iki rejim değişiminin ikisinde de yangınlar etkili veya belirleyici olmuştur. Fatimilerin sonu böyle bir yangınla gelmiştir. Fatimi Sultanı Adit gençtir, toydur, tecrübesizdir ve yanında da iki hırslı veziri vardır ve bu vezirler kendi aralarında çekişme halindedir. Şavir ile Dargam adlı iki inatçı vezirden birisi rakibine karşı galebe çalmak için Nureddin Zengi'den yardım ister. O da Fatimi otağına amcasıyla birlikte Selahaddin Eyyübi'yi gönderir. Çekişme doruk noktasına vardığında Kahire'de müthiş bir yangın meydana gelir; yaşla kuruyu yakar ve bu arada rejim de kendisini yangından kurtaramaz ve yangının külleri arasında savrulup gider. Tarihçiler yangına komplo olarak bakarlar. İster ihmal isterse komplo olsun lakin rejimin ciddiyetsizliğini ve çürümüşlüğünü ortaya çıkarır. Adeta sonunun habercisi olur. Daha sonra Adit vefat eder ve Selahaddin Eyyübi Fatimi Hilafetine son verir ve hutbeleri Bağdat hilafeti namına okutmaya başlar. Bu tür yangınlar ister ihmal sonucu isterse kasıtlı olarak çıkarılsın çürüme belirtisidir. Çürüyen yapılar da eninde sonunda yıkılırlar.
Yavuz Bahadıroğlu'nun Moğol yangınına işaretle Buhara Yanıyor romanındaki gibi, bu münasebetle 'Kahire Yanıyor' adlı birçok belgesel ve roman türü kitaplar da yazılmıştır. Son yangında da Mısır'ın son sahipleri olan Hidivler ve Kral Faruk tacını ve tahtını kaybeder. Yine çalkantılı yıllardır. Galeyan hali yaşanmaktadır. Bir zamanlar CIA'nin, sızdığı ülkelerde iktidarların altını oyduğu gibi İngilizler de Kral Faruk rejiminin altını oyarlar. Buna karşı tepkili olan Mısır'ın genç subaylarının da kanı kaynamaktadır. Bir yönüyle darbeci Hür Subaylar, İttihatçılar gibi ordu içine sızarlar. Nasır, Enver Paşa genç, dinamik ve ihtiraslıdır. İktidara el koymanın yollarını ve Faruk'u bozuk tipli bir lider olarak gördüklerinden ondan da kurtulmanın çarelerini ararlar. Hedeflerine ulaşmada dönüm noktası bir başka Kahire yangını olur. Kahire yeniden yanmaktadır hem de cayır cayır. Bu Faruk'un otoritesine vurulan en son darbedir. Kahire nefes alamamakta ve Faruk rejimi de can çekişmektedir. Kahire yangını Kral Faruk'un rejimini de yakar. El Hakim Biemrillah gibi Kahire Neron'ları da Kahire'yi ateşe verirler. Bundan dolayı çokları bu yangının ardında Nasır'ın ve Hür Subayların parmağını arar ve yangın üzerinden çok geçmeden korkulan başa gelir ve ordu daha doğrusu Hür Subaylar darbe yaparak iktidara el koyar. Yangın manipülasyonu etkisini göstermiştir. Böylece tarihten bir sayfa daha düşmüş ve bir başka hanedan daha devrilmiş olur. Kimilerine göre Hidivlik Osmanlı sonrası yaşayan son Osmanlı Vilayeti veya Beyliği sayılabilir. Ve Faruk'un yerine de Mısır İttihatçıları geçmiştir. Bugün de Haydar Paşa Garı, 1917 tarihinden sonra bir kez daha yanmıştır. Ve İsrail de cayır cayır yanmaktadır. Acaba bunlar yeni dönemin ayak sesleri mi? Buhara gibi Karmel Dağı da yanıyor. Acaba bu, ateşin İsrail'e bir uyarısı mı?