Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.11.2010, 10:56

Ellerini öperken…

Mehmet KARA

Ellerini öperken…Geçen Çarşamba günü “Öğretmenler Günü” bazı faaliyetlerle, toplantılarla kutlandı. Okullarda öğretmenliğin önemi anlatıldı, öğrenciler öğretmenlerine hediyeler verdi. Resmî ağızlardan günün mânâ ve önemini anlatan açıklamalar yapıldı. Öğretmenler devletin en üst kademelerinde ağırlandı. Devlet büyükleri öğretmenlerinin ellerini kameralar önünde öperek, şükranlarını sundular.

Öğretmenleri temsil eden sendikalar, “gün” dolayısıyla açıklamalar yaptılar. Anketler yayınlayarak eğitimin ve öğretmenlerin sorunlarına dikkat çektiler. Sendikalar öğretmenlerin en önemli sorununun ücretlerinin azlığı olduğu konusunda uzlaşıyorlar. Bundan dolayı öğrencilerine daha iyi bir eğitim vermek için kitap ve dersi daha iyi anlatabilmek için materyaller alamıyorlar.
Burada bir konuya dikkat çekmek gerekir. Şu anda öğretmen açığı konusunda sendikalar arasında bile tam bir uzlaşı yok. Hele Millî Eğitim Bakanlığı ile sendikaların araştırmaları arasında yakınlık bile yok. Yüz binlerce öğretmen adayı atanmayı bekliyor. 8 yılda 837 bin öğretmen ataması yapıldığı açıklandı. Ancak en az bunun yarısı kadar da öğretmen açığı mevcut.
Başbakan Erdoğan son grup toplantısında yaptığı konuşmada, eğitime ve öğretmenlere verdikleri önemi ve 8 yılda yaptıklarını tek tek anlattı. Derslik sayısını arttırdıklarını, bununla sınıf mevcutlarını 30’a çektiklerini dile getirdi. Ancak şurası bir gerçek ki, Türkiye’nin başşehri Ankara’nın merkez ilçelerinde bile 60-65 kişilik sınıflar mevcut.
Bir taraftan görevde olan öğretmenler de maaşlarının azlığından şikâyet ediyorlar. Yapılan anketlerde de bu açıkça ortaya çıkıyor. Demokrat Eğitimciler Sendikasının araştırmasına göre öğretmenlerin yüzde 82.9’u maaşlarının, zorunlu ve zarurî ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını belirtiyor. Öğretmenlerin yüzde 32.9’u ek iş yaparken yüzde 48.3’ü ise harcamalarını keserek maaşlarının yetmesini sağlıyor. Öğretmenlerin yüzde 86.9’u kamuda en düşük ücret alan grubun öğretmenler olduğunu söylerken, yüzde 47.7’si fırsat tanınması durumunda daha iyi ücret veren ve sosyal haklar tanıyan kamu kurumlarına geçmeyi istiyor. Buradan da şu sonuç çıkıyor. Kafasında geçim derdi olan bir öğretmen nasıl verimli ders anlatabilir. Ortalama bir öğretmenin maaşı bin 500 TL. Bu da tek kişilik açlık sınırı ile aynı seviyede.
Türkiye’de şu anda dört farklı statüde öğretmen istihdam edilmektedir ki, bunlar kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmenlerdir. Bakan Çubukçu göreve geldiğinde “sözleşmeli öğretmen uygulamasının kaldırılacağını söylemesine rağmen uygulama devam ediyor. Sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmenlerin iş güvencesi bulunmuyor. Türk-Eğitim-Sen’den yapılan açıklamada, 100 binin üzerindeki ücretli öğretmenler ayda 400-700 TL arasındaki bir ücretle karın tokluğuna çalışıyor.
Öğretmenler bu yıl da günlerini buruk kutladılar… Yapılan anketlerde de öğretmenlerin büyük bir kısmı önümüzdeki yılda durumlarının düzeleceği konusunda ümitsiz… Öğretmenlere ödenen ücret ve sağlanan diğer imkânlar yeterli değil. Verdikleri hizmetin karşılığını alamıyorlar. “Toplumsal statünün” istenilen düzeyde olmadığı aşikâr…
İşte bunlardan dolayı, “Onların ellerini öpüyoruz” derken sorunlarının da halledilmesi gerekiyor. Hiç değilse Öğretmenler Günü’nde bir maaş ikramiye verilemez mi? Maaşları polis, doktor, avukat maaşlarına endekslenemez mi?
«««
NOT: Yetkililerin dikkatini çekmek istediğimiz bir husus daha var.
Öğretmenler Günü kutlanırken elbette kamuda uygulanan ve hiçbir kanuna dayanmayan başörtüsü yasağından bahsetmemek olmaz. Kamusal alan gibi bir garabet icat edilerek, 28 Şubat döneminde binlerce öğretmen sırf inançları gereği başörtüsü taktıkları için okullarından atıldılar. Sonrasında bir sicil affı çıktı. Fakat bu aftan, atılan öğretmenlerin çok azı faydalanabildi. Çünkü af, 23 Nisan 1999 yılından sonra atılanları kapsıyordu ve atılanların bir çoğu da 1997-98 yılları arasında atılmıştı. Bu yüzden de atılanların büyük bir kısmı mesleklerine dönemediler. Yasak hâlâ devam ediyor. O dönemde atılan öğretmenler hâlâ mağdur. En temel insan haklarına, inanç özgürlüğüne aykırı olan bu yasak daha ne kadar sürecek? Daha ne kadar insanı mağdur edecek?
Bu vesile ile bütün eğitimcilerin Öğretmenler Günü’nü kutluyor, bütün sorunlarının çözüldüğü, yasaksız, demokratik bir ortamda eğitim verecekleri günler diliyoruz.

27.11.2010

Bu konuyu değerlendir