Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

26.11.2010, 14:26

“Stratejik derinlik”te boğulan dış politika…

Cevher İLHAN



“Stratejik derinlik”te boğulan dış politika…
















AKP iktidarının “komşularla sıfır sorun” iddiası iflâs
ediyor. Öncelikle Obama’nın Ankara’ya telkiniyle Cumhurbaşkanından
Başbakan’a “büyük tarihî fırsat” söylemiyle Ermenistan’la imzalanan
“sınırların açılması”na dair âlây-ı vâlâ ile imzalanan “protokoller”
tıkanmış.

Erivan, Ermenilerin bir milyon Müslüman Azerî’yi yurtlarından
sürerek kaçkın (göçmen) durumuna sokup perişanlığa sürüklediği “Dağlık
Karabağ işgali krizini” inadına müzâkere dışı tutuyor; “soykırım
iftirası”nı sürdürüyor. Böylece Ermenistan’la “sıfır sorun” süreci daha
başlamadan kopup kördüğüme dönüşmüş…

Keza geçen ay Başbakan Erdoğan’ın Atina ziyaretinde Yunan
Başbakanı Papandreu’yla “bahar havası estirdiği”, yıl sonuna kadar
kritik konularda anlaşma sağlandığı haberi çıktı. Türkiye için fevkalâde
stratejik önem taşıyan Yunanistan’ın karasularda 12 mile çıkarılmasını
kabul ettiği açıklandı. Pratikte Ege Denizi’nin yüzde 80’ninden
fazlasında Yunanistan’ın kontrolünü garantileyen “Ege’de anlaşma
perspektifi” başlıklı “paket çözüm”, “Yunanistan’la sorunların kapsamlı
çözümü” diye iki ülke medyasında propaganda edilirken Ankara’dan hiçbir
itiraz gelmedi.

Ta ki Erdoğan’ın “12 mille alâkalı anlaşma henüz yok. Çalışmalar,
görüşmeler devam ediyor” demesine kadar. Şimdi “Yunan açılımı”nın
“varılacak nokta” akıbeti bekleniyor…

SURİYE-RUM KESİMİ YAKINLAŞMASI

“Komşularla sıfır sorun”un iddiadan ibâret kaldığı bir diğer
husus, Türkiye’nin bir zamanlar İsrail’le arasında “arabuluculuk”
yaptığı Suriye’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimine yaklaşmasıyla açığa çıktı.

Ankara ile Şam arasında ilişkilerin en üst düzeye taşındığı, iki
ülkenin bakanlar kurulunun ortak toplantılar yaptığı ve Türkiye’nin
sınırlarını aşarak Ortadoğu’da birlik kurmayı teklif ettiği süreçte
Suriye Devlet Başkanı Esad, Kıbrıs Rum Kesimine gidip “deniz
taşımacılığı anlaşması” yaptı. Bu çerçevede kısa süre önce kaldırılan
Suriye-Lazkiye ile KKTC-Magosa yerine, Lazkiye ile Rum kesimindeki
Limasol feribot seferleri konuldu.

Suriye’nin Ankara Büyükelçisi Nidal Kabalan, Doğu Akdeniz’de
KKTC’nin egemenlik sahası içinde “Suriye - Güney Kıbrıs Rum Kesimi
münhasır ekonomik bölge” kararına dair “Kesinlikle böyle bir şey yok”
dese de karşılıklı feribot seferlerini “turizm ya da iş dolayısıyla
yolcu taşınması”na bağlayarak örtülü te’yid etti…

IRAK’TA “MEZHEBî VE

ETNİK DOMİNASYON”!

Bu arada Irak’ta altı aydır kurulamayan hükûmetin “Türkiye’nin arabuluculuğuyla kurulduğu” iddiasının da altı boş çıktı.

Erbil’in “Beyaz Evi”nde Barzani ile görüştükten sonra Bağdat’a
giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, başta, “Ne mezhep ve etnik
dominasyonun olduğu, ne de Kürtlerin Bağdat’tan koptuğu bir hükümet
istiyoruz. Bu ortamda bizden başka kimse Bağdat’ta her kesimle
görüşemez. Bağdat’ta her kapı bize açılıyor. Cumhurbaşkanı kim olacak,
hükümet içinde bakanlık dağılımı nasıl olacak? En doğru güç paylaşımı
nasıl yapılır? Diğer Irak’a komşu ülkelerin bakanlarıyla yaptığım
telefon görüşmesinde de bunu vurguladım” diye konuştu. Ancak Bağdat’ta
yine “mezhebî ve etnik dominasyon” kırılganlığıyla muallel bir hükûmet
kuruldu.

Öylesine ki yerli medyada “bakanlıkların dağılımına kadar Irak’ta
hükûmetin Ankara’nın arabuluculuğuyla kurulduğu” methiyelerine mukabil,
Batı basınında, “dört ayağı sallanan sandalye” olarak tanımlanan yeni
Irak hükûmetini İran’ın kurduğu ileri sürülerek yeni kışkırtmalarda
kullanılmakta.

“Irak’ın artık İran nüfuzu altına girdiği” tahrikiyle, bölgede
yeni düşmanlıklara ve çatışmalara zemin hazırlanmakta. “ABD’nin bundan
fevkalâde rahatsız olup Obama yönetiminde ‘çekilmeyi erteleme ve iptal
etme’ görüşüne sebebiyet verdiği” yorumlarıyla işgalin devamına
bahaneler üretilmekte.

Londra’da yayınlanan Arapça Şark ül Evsat gazetesinin,
“Amerikalılar, Irak’ta işgali sürdürmek hesabıyla yeni bir komplo mu
kuruyor?” sorusunun anlamı bu. Özetle işgalle tüketilmiş ülkede, siyasî,
ekonomik, güvenlik ve etnik sorunları daha da derinleştirip topyekûn
çöküşe yol açacağı endişelerini haklı kılıyor.

İRAN’LA İLİŞKİLERE BÜYÜK DARBE

Kısacası, en son Başşehir Bağdat’ın yirmi semtini hedef alan
bomba yüklü araçlarla, yola yerleştirilen bombalarla ve havan toplarıyla
düzenlenen saldırılarla, aralarında çocukların ve kadınların bulunduğu
100’den fazla sivilin öldürülmesiyle, yüzlercesinin yaralanmasıyla
Kurban Bayramına yine kan ve katliâmla giren ve iki milyon sivilin
katledilmesiyle kan gölüne dönen Müslüman komşu Irak’ta iddia edildiği
gibi “mutlu son” değil, yeni etnik ve mezhebî çatışma ve iç savaş
fitnesi körüklenmekte…

Diğer yandan, Erdoğan’ın “Türkiye kesinlikle ‘cephe ülkesi’,
‘kanat ülke’ olmayacak” demesine rağmen, Amerikan-Pentagon asıl resmî
“stratejik konsepti belgeleri”nde, “İsrail’in güvenliği için İran’a
karşı olduğu” belirtilen “Füze Kalkanı”nın komşu İran’la “sıfır sorun”
iddiasını berhava edip büyük darbe vuracağı ise ortada. İran Savunma
Bakanı Ahmed Vahidi’nin, “Irak ve Afganistan’a müdahale edip milyonlarca
insanı katleden ABD/NATO’nun Türkiye’ye konuşlandıracağı ‘Füze
Kalkanı’nın İslâm dünyasını ve İran’ı açıkça hedef aldığı” tepkisi bunun
ifâdesi.

Görünen o ki büyük iddialarla ortaya atılan “oynak merkezli
stratejik derinlikli dış politika”, “komşularla sıfır sorun”da
“stratejik derinlik”te boğuluyor…



26.11.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir