Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

25.10.2010, 07:58

Çocuğunuz sizin mi, devletin mi?


ÇOCUKLARIMI KENDİ DEĞERLERİLERİMLE EĞİTİRİM



Gazeteci-yazar İsmet Berkan, dünkü köşesinde konuyu değerlendirirken,
Türkiye’nin de tarafı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesini ve
sözleşmenin 14. maddesinde çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü
açıkça tanıdığını hatırlatarak, “Bu durumda geriye tek bir soru kalıyor:
Bir çocuğun hangi felsefî veya dinî inanca göre yetiştirileceğine ve bu
yetiştirmenin gereklerine kim karar verir? Ailesi mi, devleti mi? Benim
cevabım belli: Kendi çocuğuma kendi değerlerimi aktarmak isterim” diye
yazdı.

DEVLET ÖZGÜRLÜKLERİ ENGELLEYEMEZ

Gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren de, sözkonusu çocukların okumak
istediklerini, ailelerin de okutmak istediklerine dikkati çekerek, Zafer
Üskül’ün düşüncesine tepki gösterdi. Taşgetiren, “Siz, insan hakları
kurumu olarak hem çocuğun okuyabilmesini, hem de inanç değerlerine saygı
göstererek okuyabilmesini temin etmek zorundasınız. “Okuyacaksan başını
aç” mantığıdır asıl, öğrenim özgürlüğü önündeki barikat. Ve siz orada,
özgürlükleri engelleyen devlet yaklaşımına el koymalısınız” görüşünü
dile getirdi.

Çocuğunuz sizin mi, devletin mi?

BU soru benim aklıma ilk olarak 28 Şubat sürecinde geldi. O
dönem, Kuran kursları meselesi çok tartışıldı ve en sonunda da bir kanun
çıkarıldı, çocukların 15 yaşından önce Kuran kurslarına gidemeyeceği
emredildi.

Bu kanun konuşulurken İslami çevrelerden gelen akıllıca
itirazlardan biri şuydu: Çocuğumuz bale kursuna istediği yaşta istediği
şekilde gidebiliyor da Kuran kursuna neden gidemiyor?

Bu sorunun cevabı kanunda yazılıydı. Kuran kursu söz konusu
olduğunda, çocuğun sahibi, onun velisi, vasisi anne-babası veya kanuni
temsilcisi değil devletti artık, kamu hukukuydu.

Peki devletin böyle bir hakkı var mıydı? Kanun hala yürürlükte olduğuna göre var.

Peki bu durum temel insan haklarına uygun mu? Bana göre son derece tartışmalı.

Türkiye’nin de tarafı olduğu bir Birleşmiş Milletler Sözleşmesi
var, 1990’da yürürlüğe girmiş: Çocuk Hakları Sözleşmesi. Sözleşmenin 14.
maddesi çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü açıkça tanıyor.

Bu durumda geriye tek bir soru kalıyor:

Bir çocuğun hangi felsefi veya dini inanca göre yetiştirileceğine
ve bu yetiştirmenin gereklerine kim karar verir? Ailesi mi, devleti mi?

İstismar, taciz, kötü muamele gibi durumları ayrı tutarak
soruyorum: Çocuğunuzun sizin bildiğiniz ve uygun gördüğünüz biçimde mi
yetişmesini istersiniz, devletin uygun gördüğü biçimde mi?

Benim cevabım belli: Kendi çocuğuma kendi değerlerimi aktarmak isterim.

‘Devlet o çocuğu alIr’

MECLİS İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, çocuğunu
okula türbanla yollayan ailelerin çocuğun ‘eğitim hakkını engellediğini’
söylüyor ve bu durumda çocuğun ailenin yanından alınıp Sosyal
Hizmetler’e verilebileceğini bildiriyor. Dedim ya, din ve vicdan
özgürlüğü söz konusu olunca çocuğunuz sizin değil devletindir diye...

EYVAH TÜRBAN

İLKOKULA DA GİRİYOR

İLKÖĞRETİMDE kılık kıyafetle ilgili yönetmelikler bulunduğu,
‘okul üniforması’ uygulandığı için aslında türbanla girilemez. Ama
gördünüz, iki aile çocuklarını türbanla göndermekte ısrarlı. Anayasada
ilköğretim zorunlu. Ama gelen öğrencinin kılığı yönetmeliğe uygun değil.
Burada hukuki bir açmaz var. Türbanla gelmekte ısrar eden çocuğu
okuldan atabilir misiniz?

İsmet Berkan, Hürriyet, 24 Ekim 2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir