Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.10.2010, 14:04

“Bürokratik adalet?”

Kazım GÜLEÇYÜZ



“Bürokratik adalet?”












A+ | A-




HSYK seçimlerinden çıkan sonuçlar için “Birinci derece hakim
ve savcılar, yıllardır hakim olan kast sistemine tepkilerini bu şekilde
ortaya koydular ve yargıda demokrasinin önü açıldı” yorumu yapanlar da
var.

“Adalet Bakanlığının desteklediği liste kazandı” deyip, “Yargı
yürütmenin kontrolüne girecek demiştik, haklı çıktık” iddiasını
dillendirenler de.

Bunların içinde, referandum öncesi, “Yetmez, ama evet” kampanyası
yürüten Demokrat Yargı Derneğinin eşbaşkanlarından biri de mevcut.

Adalet Bakanı ise seçim sonucunu “Hakim ve savcılar marjinallere
iltifat etmediler” diye yorumlarken, kazanan listedeki isimlerden
yalnızca ikisinin bakanlık bürokratı olduğunu söyledi.

Peki, Bakanla Müsteşarının kuruldaki varlığına itirazlar devam
ediyorken, Bakanlık kadrosundan iki bürokratın daha onlara eklenmesi,
mevcut eleştirileri daha da tırmandırmaz mı?

Üstelik bunlar sıradan kişiler değil. Bakanlığın işleyişinde ve
hakimlerle savcılara yönelik tasarruflar açısından kritik konumdaki
insanlar.

Şimdi, kurulda teşkil edilecek dairelerden birinin başkanı
olacağı konuşulan (eski) Müsteşar Yardımcısı, “Adalet Bakanlığı,
hakimlerin çalıştığı ve siyasetin etkisinin en az hissedildiği
bakanlıktır” diyor. (Alper Görmüş, Taraf, 19.10.10)

“Yargı iktidar kontrolünde siyasallaşıyor” iddiasına karşı öne
sürülen bu argüman, bir başka derin problemin mevcudiyetine işaret
ediyor:

Bürokratlar eliyle yürütülen “devlet siyaseti.”

Bunun son dönemdeki en tipik örneklerinden biri, AİHM’deki Dink
dâvâsında Türkiye adına mahkemeye sunulan skandal savunmada görüldü. O
dosyayı da Adalet Bakanlığı bürokratlarından biri hazırlayıp
Dışişleri’ne göndermişti.

Ve aynı bürokratın, bilâhare, yeni kurulan Kamu Güvenliği
Müsteşarlığında daha üst bir göreve getirilip ödüllendirildiği ortaya
çıkmıştı.

Şimdi HSYK üyesi seçilen eski Müşteşar Yardımcısının, cv’sinde,
Millî Güvenlik Akademisinde eğitim görüp diploma aldığı bilgisine yer
vermesi ve Alper Görmüş’e gönderdiği açıklamada bunun için yazdıkları
hayli düşündürücü:

“(Özet olarak) Akademide dünya, çevre ülkeler ve Türkiye’nin
ekonomik, politik, sosyokültürel ve askerî konuları Millî Güvenliğimiz
açısından incelenerek, dünya ve ülke güvenliğini ilgilendiren ve
etkileyen meseleler, millî menfaatlerimizin korunması, millî gücümüzün
tesbiti ve değerlendirilmesi ve memleketin topyekûn savunması ile
ilgili, akademik seviyede eğitim ve öğretim yapılmaktadır. (...) Her yıl
100 civarı bürokrata ülkenin millî güvenliğiyle ilgili önemli bir
eğitim faaliyeti verilmektedir...” (a.g.g.)

Yargı mensuplarının da askerî bir eğitim kurumunda akademik
seviyede bir millî güvenlik eğitiminden geçirilmesini gayet normal ve
gerekli addeden bu anlayışta bir tuhaflık yok mu?

Hele millî güvenlik kavramının resmî ideoloji ile iç içe geçmiş
bir ideolojiye dönüştürüldüğü dikkate alınırsa... Bu durumda adalet de
millî güvenliğin gereklerine göre mi tecellî edecek?

Bakanlık bürokratları bahsinde bir diğer nokta: Geçen hafta diğer
HSYK üyeleri istifa ederken tek başına kurulda kalmayı tercih eden üye
de AKP iktidarına kadar bakanlıkta bürokrat olarak görev yapan ve o
görevdeyken cezaevlerindeki bol ölümlü “hayata dönüş” operasyonlarını
yürüten kişi değil miydi ve bu zat son dönemdeki HSYK krizlerinde de
başı çekmemiş miydi?

Onun da vaktiyle millî güvenlik eğitiminden geçip geçmediğini
bilmiyoruz. Bu eğitimi almış bürokrat kökenli yeni HSYK üyelerinin,
kuruldaki işleyişte nasıl bir tavır sergileyeceklerini de.

(Bu arada, kuruldaki bürokrat sayısı, Adalet Akademisi Başkanıyla üçe çıkmış bulunuyor.)

Dileğimiz, kayda geçirdiğimiz tesbitlerde uç veren kaygıların
boşa çıkması ve yeni HSYK’nın, hakim ve savcı tayinlerinde, hukuk ve
demokrasinin önünü açacak tercihlerde bulunması. Ve devlet vesayetinin
farklı bir kılıkla sürmemesi...



22.10.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir