Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.10.2010, 17:12

“Medrese ve mescidde defile”ye izin! (1)

Referandum sonrası yeni anayasa ve başörtüsü yasağı tartışmalarına odaklanan politik polemiklerin karambolunda, önceki hafta (25 Eylül’de) Mardin’de, birinde hâlen ibâdet edilen iki mescid ve bir türbenin bulunduğu 700 yıllık tarihî Kasımiye Medresesi’nde defile düzenlendi.

Artuklular zamanında yapımına başlanan, 1469 yılında Akkoyunlu hükümdarı Cihangiroğlu Kasım tarafından inşası tamamlanan ve 80 yıl öncesine kadar tam 540 yıl boyunca ilim ve irfan mektebi olan Kasımiye Medresesi Külliyesindeki defileye, her fırsatta dinî değerlerden dem vuran siyasî iktidar arka çıktı.

Milletin mâneviyatına, dinî mekânlara saygısızlığa, daha önce bir televizyon dizisinin içkili-danslı sahnelerinin de aynı avluda çekilmesini emsal gösteren Mardin Valisi başta olmak üzere yerel yetkililer “izin” verdi. Kültür Müdürü, müzeye çevrilip turizme açılacağını gerekçe göstererek “Medresede defile”de sakınca görmediklerini söyledi.

En ilginci de Kültür ve Turizm Bakanı Günay ile Başbakan Erdoğan’ın bütün şikâyetlere bigâne kalıp Medresede defileyi onaylamaları oldu.

İşin gerçeğine bakılırsa, bazı milletvekillerinin itirazına rağmen, aylar öncesinden plânlanan defilenin yapılmasında ısrar eden Valinin haftalar öncesinden, “üst düzeyde sıkı güvenlik tedbirlerinin alınacağını” ve “dâvetiyesi olmayanların Medreseye alınmayacağını” duyurması, halkın defileyi istemediğinin örtülü bir itirafıydı.

Zira mescid avlusunun ve medrese eyvanının kadın mankenlerin Hollanda’dan getirilen ışık ve dans gösterileri eşliğinde defile podyumuna dönüştürülmesine halkın tepkisi büyüktü…

MUKADDES MEKÂNLARA SAYGI...

Ne var ki, sözde “bir kısım karşıt medya”, defilenin propagandasını yaptı. “Ünlü mankenlerin görkemli sezon sonu defilesinde lazerli animasyonun yanısıra Türkçe, Kürtçe ve Arapça, Süryanice şarkılar ve ezgilerin de seslendirileceği” haberleriyle defileye destek çıktı.

Ayrıca “Medresede defile polemiği” manşetleriyle, güya “halkın ikiye bölündüğünü” duyurdu. Polis kordonu atında âdeta provokasyona dâvetiye çıkarılarak ısrarla cami duvarı dibinde yapılan defilenin halkın sağduyusuyla olaysız geçmesini “halkın kabulü” olarak çarpıttı.

Ve ne yazık ki AKP iktidarını kayıtsız-şartsız destekleyen mâlum “yandaş medya” da, bu kepazeliğe ya seyirci kaldı ya da zevâhiri kurtaran yayınlarla geçiştirdi!

Oysa günler öncesinden Mardin’deki 50’ye yakın sivil toplum kuruluşu, halkla birlikte—önce inkâr edilen—Kasımiye Medresesi’ndeki camide öğle namazını kılıp ortak basın açıklamasıyla defileyi protesto etti. Camide asılı bulunan “cami külliyesi” belgesinde, Mardin Müftülüğü’ne ait resmî yazı ile kadrolu imam-hatibin bulunduğu basın mensuplarına gösterildi. Bu belgenin, hem valiliği, hem defileyi düzenleyen modacı İpekçi’yi yalanladığı belirtildi.

Yüzyıllarca dinî eğitim yapılmış medresenin ve “Allah’ın evi” mescidlerin yer aldığı dinî bir mekânda bu tür dünyevî bir etkinliğin yapılmasının, kutsal mekânlara bir tecâvüz, saygısızlık ve talihsizlik olduğu anlatıldı. Milletin ahlâk, kültür, gelenek ve dinî değerleriyle alay edildiği uyarısı yapıldı...

Keza geçtiğimiz yıllarda “Mardinbienali” adı altında içi su dolu şeffaf naylonların giydirildiği mankenlerin sulu gösterilerine, film festivaline ve Devlet Senfoni Orkestrasının konserine sahne edilen Medresenin moda podyumu olarak kullanılmasının halkın hissiyatını rencide ettiğine dikkat çekildi.

Mardin-Diyarbakır Metropoliti Saliba Özmen’in “Manastırlarımızda bu gibi gösterilere izin vermem; Allah’ın anıldığı mekânlarda bunlar uygun değildir” tepkisi nazara verildi…

NEDEN İLLE DE MESCİD VE MEDRESE?

Ancak bütün bunlara rağmen, defile yapıldı. Vali, medrese-mescidde müzikli defileyi, “Kültür ve sanat şehrinin büyük deha Cemil İpekçi ile buluşması” olarak medhiyeler dizdi. İpekçi, “Mardin büyük bir değişim ve gelişim yaşıyor; tabiî ki bu değişimler sancılı olacaktır. Yılmadan bıkmadan ve usanmadan Mardin’i hak ettiği yere taşıyacağız” diye konuştu.

Bu arada defilenin kasıtlı düzenlendiğini nazara veren STK’lar, özellikle son bir yılda Mardin’de abartılı içkili kokteyllerin, konser, müzikal, dans, defile gibi etkinliklerin tarihî yapı, mâbed ve medreselerde yapıldığına dikkat çektiler. “Niçin başka alan değil de Kasımiye Medresesi?” diye sordular…

Gerçekten, “Mardin’in hak ettiği yer” ibâdethanede “defile” midir? Sonra camilerin, medreselerin, dinî ve tarihî mekânların maksat ve misyonlarına aykırı olarak kullanılmasına neden “izin” verilmekte? Onca tesis ve spor salonu varken, neden ille de mescid avlusu ve medrese eyvanı kullanılmakta?

Bu soruların cevabı, İpekçi’nin defileden sonra medresede defilenin tertiplenmesi tartışmalarında kendisine arka çıkan ve defileye destek veren yetkililere minnettarlığını sunmasında görülmekte; “Sayın Valiye, hükûmetimize, Kültür Bakanımıza ve Başbakanımıza teşekkür ediyorum” cümlesinde deşifre olmakta…


05.10.2010

E-Posta: cevher@yeniasya.com.tr
"Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım,.."
Bediüzzaman said Nursi

2

06.10.2010, 22:40

“Medrese ve mescidde defile”ye izin! (2)

Mardin Kasımiye Medresesi ve mescidlerinin avlusundaki defile, halkın infiâli ve sivil toplum kuruluşlarının ikazlarına rağmen emr-i vakiyle âdeta dayatıldı.
“Mardin hoşgörüsü”ne sözde “sembol” olarak, haçtan Siyonist yıldıza kadar çeşitli “dinî semboller”le süslenmiş gelinliğin giydirildiği mankenin sahneye çıkarıldığı, şarkılar, danslar ve görsel efektler eşliğinde 30’u kadın 45 mankenin sahnelediği defile, başından beri AKP hükûmetinden destek gördü.
Mardin Halk Eğitim Merkezine bağlı “Cemil İpekçi Atölyesi”nde hazırlanan defile, Vali’den Kültür Bakanı’na kadar yetkililerin - hükûmetin himâyesinde ve THY gibi devlet kurumlarının finansörlüğünde yapıldı. Medrese-mescid avlusunun defile podyumu ve plâtformu haline getirilip “birçok inanışın ve etnik desenlerin yer aldığı gece-gündüz kostümleri gösterimi”ne önayak olundu. Böylece, AKP iktidarının “garip icraatları”na bir yenisi eklendi.
Aslında defilede sahneye yalınayak ve elinde bir mumla çıkan İpekçi’nin yüzyıllarca ibâdethâne ve dinî ilimlerin okutulduğu medresede defileyi, “700 yıllık kültürümüzün simgesi” olarak göstermesi, çarpıklığın ikrarıydı.
Ancak daha da vâhimi, İpekçi’nin “Türkiye’de yirmi günden bu yana Mardin’in konuşulduğunu” söyleyip, “En büyük ibâdetlerden bir tanesi san'at ve sevgidir” sözleriydi.
Ardından bol kahkahalı bir televizyon programına çıkarak, “İnançlarımız kendimize mahsustur” diyen İpekçi’nin, “Budist olup evimde portakal rengi elbise giysem kime ne?”, “Evimde çan çalıp ayin yapsam ne olur?” diye dinî mekânda ezgiler, şarkılar ve danslar eşliğinde defile düzenlemeyi, “san'at özgürlüğü” ve “san'at ibâdettir” yorumuyla savunması, çarpıklığı daha da açığa çıkardı…
HÜKÛMETİN İKİRCİKLİ HALİ
Görünen o ki, insan fıtratına aykırı bir hastalık ve sapkınlık olduğu bilimsel olarak tescil edilen eşcinselliğin “liberalizm ve özgürlük” olarak “cinsel tercih”e indirgendiği, hatta lanse edilip terviç edildiği günümüzde, inanca saygısızlık pervâsızlaşmakta.
Sormak lâzım; kötü emsal olur mu? Vali’nin daha önce bol içkili-danslı dizi film çekimlerinin mescid-medrese avlusunda yapılmasını gerekçe göstermesi, bu çirkinliği meşrûlaştırır mı? Keza İpekçi’nin üstelik Kur’ân-ı Kerim’e isnadla, “hoşgörü” ve “herkesin istediğini yapması” özgürlüğü, dinî mekânda müzikli-danslı defile düzenlemek mi?
Sahi Vali ve Belediye Başkanının izlerken önüne bakmak durumunda kaldığı kadın mankenlerin gösterilerinin mescid ve medreseye yakıştırılması, ne tür bir zihniyetin ürünü?
Doğrusu, bir yandan herkesin ortak mukaddes değeri olan din ve dinî terim ve tâbirler üzerinden sürekli siyaset yapılırken, diğer yandan mescid ve medresede defileye müsaade edilmesi, âdeta turnusol kâğıdı oldu. Haftalar öncesinden iletilen tepkilere kayıtsız kalan iktidarın öteden beri tâkip ettiği ikircikli hali su yüzüne çıkardı.
BAŞKA YER Mİ YOKTU?
Geçen yaz başında -muhalefete mensup belediyenin ruhsatını iptal ettiği- Muğla-Datça’da 175 yataklı Türkiye’nin ilk “çıplaklar oteli”ne gerekli izni veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, diyelim ki işin mâhiyetini ve önemini kavrayamadı.
Peki, Kasımiye Medresesi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı olduğuna göre, her fırsatta konuşan vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, neden bu rezâlete ses çıkarmadı? Niçin bu tarihî vakıf mekânın mankenlerin podyumu haline getirilmesini engellemedi? Medreseyi Valiliğin kullanımına veren Arınç’a bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu dinî-ilmî mekânın kirlenmesine hangi sâikle müsaade etti?
Keza Medrese içindeki mescidin ait olduğu Mardin Müftülüğü veya Diyanet İşleri Başkanlığı, neden bu işe müdahâle etmedi? Bakanlığın, 700 yıllık medrese ve mescidi re’sen müzeye çevirme yetkisi var mı? “Müze”yse, kadrolu imamın vakit namazlarını kıldırdığı mescidin orada işi ne?
Medreseler ilim-irfan yeridir. Mescidler, gösteri yeri değil, ibâdethânedir. Çok maksatlı oyun-eğlence-gösteri çadırları, tiyatro sahneleri, spor tesisleri, konser salonları, dans pistleri ve defile podyumları değil, dinî mekânlardır. Sanayi ürünlerinin tanıtım-reklâm yeri değildir. Dinî mekânda mankenler giyinik de olsa, tesettür defilesi de olmaz…
Dünyanın hangi ülkesinde dinî mekânda defileye izin verilir? Mâdem bu defile ille de yapılacak; medrese eyvanı ve mescid avlusundan başka yer mi yoktu?
Yazıklar olsun!
06.10.2010
E-Posta: cevher@yeniasya.com.tr
"Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım,.."
Bediüzzaman said Nursi

3

07.10.2010, 09:36

İpekçi’nin defileden sonra medresede defilenin tertiplenmesi tartışmalarında kendisine arka çıkan ve defileye destek veren yetkililere minnettarlığını sunmasında görülmekte; “Sayın Valiye, hükûmetimize, Kültür Bakanımıza ve Başbakanımıza teşekkür ediyorum” cümlesinde deşifre olmakta…

Yoruma gerek var mı? '' Böyüklerimiz bilir , biz ne bilek beyim'' diyor ya Karakoç...Bunun adına sakın hoşgörü falan demeyin.Hakkın hatırı mı, böyüklerimizin hatırı mı? mesele bu..!

Bu konuyu değerlendir