Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

25.06.2010, 09:26

ÜÇ YIL ÖNCE “GELECEK VİZYONU”MUZU TARTIŞIYORDUK

ÜÇ YIL ÖNCE “GELECEK VİZYONU”MUZU
TARTIŞIYORDUK




“Çok değil, bundan üç yıl önce Türkiye gelecek vizyonunu tartışırdı.
Asıl soru AB üyeliği bağlamında daha iyi bir gelecek inşası için neler
yapılması gerektiğiyle ilgiliydi. Avrupa standartlarına ulaşmaktan,
hukukun üstünlüğünün getirdiği hak ve özgürlüklerden bahsediyorduk. Ne
oldu da bu vizyonu, heyecanı, daha iyi bir gelecek kurmak için gerekli
disiplini tükettik?”

AÇILIM KÖTÜ YÖNETİLDİ VE İÇERİĞİ

TANIMLANAMADI

“Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden
kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki
kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek
zorundayız. Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal
kırıklığına yol açmış olması ve hatta son dönemdeki tutuklamalar
üzücüdür, moral bozucudur. Ama bunların hiçbiri şiddete başvurmayı,
terör yoluyla toplumu bölmeyi, gencecik masum insanların öldürülmesini
meşru kılmaz, haklı çıkarmaz.”

Niye AB heyecanı söndü, açılım durdu?

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu
Başkanı Ümit Boyner, ‘’Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt
açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek
ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice
düşünmek zorundayız’’ dedi.

Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, geçen
yıl bu aylarda sona erdirileceğine dair büyük umutlar beslenen terör
eylemlerinin yeniden tırmanmasıyla ulusça zor ve acılı günlerden
geçildiğini ifade ederek, terör konusuna tekrar döneceğini ancak daha
önce farklı bir noktaya, gelecek vizyonunun yitirilmesinin doğurduğu
boşluğa değinmek istediğini dile getirdi. Boyner, şöyle devam etti:

‘’Çok değil, bundan dört yıl, hatta üç yıl önce gerek bu
toplantılarda, gerek başka platformlarda Türkiye gelecek vizyonunu
tartışırdı. Bu vizyon yalnızca Türkiye’nin bir bölgesel güç olması,
etkisini artırması çerçevesine sıkıştırılmazdı. İçeride nasıl bir düzen
kurmak istediğimiz sorgulanırdı. Asıl soru AB üyeliği bağlamında daha
iyi bir gelecek inşa etmek için neler yapılması gerektiğiyle ilgiliydi.
Refah açısından Avrupa standartlarına ulaşmak, hukukun üstünlüğünün
getirdiği bireysel hak ve özgürlüklerden yararlanmak, bu özgürlüğün
getireceği ferahlıkla yaratıcılığımızı şaha kaldırmaktan bahsediyorduk.
Toplumsal barışı ve huzuru sağlayarak tüm bunları gerçekleştirmenin
heyecanı ülkemize

hakimdi. Ne oldu da bu vizyonu, heyecanı daha iyi bir gelecek
kurmak için gerekli disiplini tükettik? Burada AB’yi bir eşik, bir
hedef, bir standartlar kümesi olarak değerlendiriyorum. Hangi yönetim
zaafı, hatta körlüğü bizi kazandıklarımızın gerisine düşürdü bunu
sorgulamamız gerektiğine inanıyorum. Sorgulayalım ki önümüzdeki
fırsatları doğru değerlendirip kaçırmayalım.’’

AÇILIM KÖTÜ YÖNETİLDİ

VE İÇERİĞİ TANIMLANAMADI

Ümit Boyner, Türkiye’nin enerjisini geleceği kurgulamaya,
gençlerine umutlu bir gelecek hazırlamaya harcamalıyken, hala geçmişten
taşıdığı ve ‘’siyaset kurumunun çözemediği ya da çözmediği’’ sorunlarla
uğraşmak zorunda kalmaması gerektiğini görüşünü ifade ederek, şöyle
devam etti:

‘’Çeyrek asrı aşan bir zamandan bu yana ülkemizi sarsan bu
eylemlerin ve şiddetin bizi bir kez daha pençesine almasına tahammül
edemeyiz. Bugünkü tablo karşısında geçmişte çok duyduğumuz ve kamuoyu
nezdinde inandırıcılığını çoktan kaybetmiş söylemlerle işin özünü
kaçırdığımızı düşünüyoruz. Hukuk ve demokrasi çerçevesinin dışına
çıkmanın ülkemize yarardan çok zarar getireceğinden eminiz. Geçen yıl
büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk
destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı
bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek zorundayız. Bir yanıyla,
açılımın içeriğinin bir türlü tanımlanmaması sürece sekte vurdu. Diğer
yandan, geriye dönüp baktığımızda körü körüne desteğin de inadına ret
cephesi mantığıyla hareket etmenin de açılıma, dolayısıyla topluma
verdiği zararları görüyoruz.’’

“SİLÂHLAR SUSMALI’’

TÜSİAD olarak görevlerinin, sorumluluklarının bu tartışmalarda ön
açıcı, çerçeveyi belirleyecek ilkeleri ortaya koymak olduğunu
vurgulayan Boyner, şunları kaydetti: ‘’İnancımız odur ki bugünkü gibi
zor zamanlarda bizim konuşmamız önem taşır. Konuşmayı sürdürmeliyiz.
Konuşmak için gerekli zeminin hep müsait olmasını sağlamalıyız. Herhangi
bir şekilde söz söyleme özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların
düşüncelerini dile getirdikleri için korktukları bir ortamın
şekillenmesine göz yummamalıyız. Türkiye’de bugün susması gereken yegane
unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak zorundayız.’’

“ŞİDDETİN HAKLI SEBEBİ OLAMAZ’’

BOYNER, bir noktayı tüm açıklığıyla hiçbir yanlış anlaşılmaya yol
açmayacak şekilde vurgulamak istediğini belirterek, ‘’Açılımın kötü
yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığı yaratmış olması
ve hatta son dönemde tutuklamalar, üzücüdür, moral bozucudur’’ dedi.
Ancak bu unsurların hiçbirinin şiddete başvurmayı, terör yoluyla toplumu
bölmeyi, gencecik masum insanların öldürülmesini meşru kılmayacağını,
haklı çıkarmayacağını ifade eden Boyner, ‘’Şiddet siyasetin inkarıdır.
Siyaseti yok eder ve herkesi terörün düşmanlaştırıcı, nefret yayıcı
mantığına teslim eder, buna izin veremeyiz. Türk siyasetinin en büyük
zaaflarından birisi kritik dönemlerde diyalog kapılarının kapalı
tutulmasıdır” diye konuştu.




"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir