Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Hasan_Sinan"

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

1

05.05.2010, 02:14

Tarihi tartışma: İnönü Hitler'e benziyor muydu?

Başbakan Erdoğan AK Parti grup toplantısında İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetince tarihi tartışma yine gündeme geldi.

Ömer Aymalı/ Dünya Bülteni- Tarih Servisi

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Hitler’e benzetmesinin ardından Başbakan illaki Hitlere benzetilecek biri aranıyorsa kendi genel merkezlerinde arasınlar sözü sonrası İsmet İnönü ve Milli Şeflik konusu tekrar gündeme geldi.

Erdoğan, geçtiğimiz Pazar günü yapılan AK Parti grup toplantısında, Milli Şef olarak da anılan İsmet İnönü’yü Almanya’da II. Reich’i kurmak gayesiyle savaşan ve yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan Führer lakaplı Adolf Hitler’e benzeterek önemli bir tartışmaya kapı araladı. Erdoğan İnönü Hitler benzerliği için şu ifadeleri kullandı:

“Eğer illa Hitler’e benzetecek bir siyasi figür arıyorsa kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip, kendisine Milli Şef dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler.”

Peki ‘Milli Şef olarak anılan İnönü’yle Hitler arasında gerçekten bir benzerlik söz konusu mu?', 'Benzerlik kurulabilirse olayın tarihi boyutu nasıldı?’ şeklindeki soruların cevaplarına geçmeden önce, Milli Şeflik nedir, nasıl bir sistemdir, nerden esinlenilmiştir?, gibi sorulara da cevap verilmesi gerekiyor.

TÜRKİYE’DE MİLLİ ŞEFLİĞİN KURULMASI

1930 yılında bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ve desteği ile Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuştu. Ancak bu partinin kısa süre içerisinde halktan yoğun destek görmesi, Cumhuriyet Halk Partisini telaşa düşürmüş ve bu parti kısa süre içerisinde kapatılmıştı. Çok partili bir siyasi yapının ülke için uygun görülmemesinin ardından ülkenin önde gelen aydın ve devlet adamları, Türkiye’ye yeni bir rejim anlayışı getirmeye çalıştılar. Bunlardan en önemlisi 1932 yılında kurulan ‘Kadro’ dergisi etrafında toplanan bir grup aydındı. Şevket Süreyya Aydemir’in öncülük ettiği Vedat Nedim Tör gibi yazarların bulunduğu bu ‘Kadro’, Türkiye’nin rejiminin henüz belirlenmediğini, yapılmış olan inkılabın bir ideolojisinin olmadığını ifade ediyordu. Ve bir anlamda Atatürk’ten de izin alarak Türkiye’ye uygun bir ideoloji oluşturmaya çalışıyorlardı. İçerisinde biraz sosyalizm biraz da faşizmin olduğu bu yeni ideoloji oluşturma çabaları daha sonra yine Atatürk tarafından sonlandırılacak ve Kadro dergisi 1934 yılından itibaren bir daha yayınlanmayacaktır.

Aslında Kadro dergisinin ortaya koyduğu fikirler dönemin Faşist İtalya’nın ve Sosyalist Rusya’nın uyguladığı rejimlerin benzeri otoriter, şefe dayalı, demokrasi karşıtı bir anlayıştı. Zaten 1930’lu yıllarda demokrasi Avrupa’da bile ciddi güç kaybetmeye ve gözden düşmeye başlamıştı. İtalya’da faşist, Rusya’da ise sosyalist bir sistem mevcuttu.

İşte tam bu dönemde başta İnönü olmak üzere Türk devlet adamları ve dönemin aydınları gazetecileri Rusya ve İtalya’ya giderek buradaki rejimleri bizzat yerinde görme fırsatını bulmuşlardır. Ülkeye geri döndüklerinde ise gördükleri rejimlerin güzel yanlarını öve öve bitirememişlerdir. İnönü, Rusya’nın sanayileşmedeki atılımlarını uygulanan devletçi ekonomik sistemin bir sonucu olarak görmüş ve Türkiye’de uygulamaya koymuştur. Türkiye Ruslardan sonra planlı ekonomiye geçen ikinci ülke olmuştur. Falih Rıfkı Atay ise katıldığı bu gezilerin ardından yazdığı Moskova-Roma adlı eserinde Stalin’e ve Mussolini’ye hayranlığını anlatmış, kitabın tamamında bu ülkedeki rejimleri övmüş ve Türkiye’nin bu ülkeleri vakit kaybetmeden örnek almasını istemiştir.

1932 yılında İnönü ile beraber İtalya’ya seyahat eden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker, Faşist Parti yetkilileri ile uzun görüşmeler yapmış partinin programı hakkında detaylı bilgiler almıştır. İnönü ile beraber partiyi güçlendirme çalışmaları özellikle bu gezilerden sonra daha da artmıştır. 1935 yılında Recep Peker parti yönetim yapısında İtalya’yı örnek alan bir tüzük çalışması yapmıştır. Parti ile Devleti birleştirmeye yönelik bir tüzük çalışması Atatürk tarafından “ Zorbalar! Ben memleketi hâlâ tek parti ile idare etmekte olduğum için utanıyorum. Ama bazı arkadaşlarımız bu hali devamlı kılmak istiyorlar” şeklinde tepkiyle karşılanmıştır. Atatürk’ü öfkelendiren en önemli madde ise metnin son paragrafında yer alıyordu. Büyük Millet Meclisi’nin üstünde görev yapacak bir Yüksek Konsey teşkili ve bunun Meclis kararını gözden geçirip onaylama ya da reddetme yetkisiyle donatılması idi.
İtalya’daki gibi parti ile devleti birleştiren Şeflik idaresi Atatürk tarafından reddedilmiştir. Ancak buna rağmen 1935 CHP kurultayında bu tüzük çalışması kısmen değiştirilmiş ve parti devlet birlikteliği yönünde önemli adımlar da atılmıştır. Bu gelişmelerden altı ay sonra Recep Peker görevden alınmıştır. Yaklaşık bir sene sonra da İnönü görevden alınmıştır.

Atatürk’ün ölümünden ardından ise Atatürk döneminin neredeyse tamamı boyunca Başbakanlık yapmış olan ve Atatürk’ün en yakın arkadaşı silah ve çalışma arkadaşı İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Atatürk’ün ardından Cumhurbaşkanlığına gelen İnönü, Cumhuriyet Halk Partisi olağanüstü kurultayını toplayarak kendini değişmez genel başkan ve Milli Şef ilan etmiştir. 1930 yıllardan itibaren yerleşmeye başlayan otoriter yönetim tarzı İnönü döneminde tam anlamıyla yerleşmiştir. Tüm yetki otorite Milli Şefte toplanmıştır. Bundan dolayı 1938-1945 dönemi tarihçiler tarafından Milli Şef dönemi olarak anılır.

MİLLİ ŞEF KİMDİR ?

Osman Akandere’nin İz Yayınları’nda çıkan ‘Milli Şef dönemi: Çok partili hayata geçişte rol oynayan iç ve dış tesirler 1938-1945’ isimli eserinde, Milli Şef tarifiyle ilgili önemli bilgiler veriliyor.

O dönemde yöneticiler tarafından Milli Şef’in nasıl tanımlandığı kitapta şu ifadelerle yer alıyor:

“Milli Şef yol göstericidir, bir mürebbi yani eğiticidir. Onun bütün çabası milletini yetiştirmektir. Bu nedenle Milli Şefin sözleri herkes için bir ders, sonsuz bir ilham hazinesidir.

Herkesin göremediğini gören, gelecekteki hadiseler hakkında en ehliyetli bir yetkiliymişçesine isabetli karar veren bir kişidir. Fert olarak bizim her zaman berraklıkla göremediğimiz esaslara parmak basan son derece açık ve doğru gören insandır.

Türk milleti tek kalp, tek emel ve tek aşk halinde Milli Şefin etrafında birleşmiştir.

Milli Şef konuştuğunda yalnızca kuvvetli bir parti başkanı ve çelik iradeli bir devlet başkanı değil, aynı zamanda bütün millet konuşur. Çünkü, Şefin sesi Türk milletinin sesidir.

Türk yurdunda bir aile reisi samimiyeti, sevgi ve emniyet havası yaratan Milli Şef,Türk ailesinin tabii reisidir. Türk milleti onu babası kabul etmiştir.

Milli Şef değişmez ve sorumsuzdur. Milli Şefin sık sık değişmesi partinin otoritesine zarar vereceği gibi, milletin şefi olmuş bir kişinin her dört senede bir şefliğinin devam edip etmeyeceğinin görüşülmesi onun otoritesine zarar verecektir. Bu sebeple Milli Şef değişmezdir.

Milli Şefin insana hayret veren; zihin kuvvetlerinin meydana gelişinde ve onun mütefekkir oluşunda esaslı amil elbette yaratılışındaki başkalık ve üstünlüktür. “
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

2

05.05.2010, 16:32

hitler de cesaret var ama inbönü de cesaret var mı ki benzesin. biri kafasına eseni yapıyor diğeri paşasının izinde...
hy120 nickim değişti

Bu konuyu değerlendir