Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

19.03.2010, 09:59

Onlara da hassasiyet gösterilmeli.

ONLARA DA HASSASİYET GÖSTERİLMELİ



Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un tutuklu muvazzaf ve emekli
subaylara yardım konusundaki beyanları için “Bu insancıl davranış ancak
alkışlanır” diyen e. Tuğg. Adnan Tanrıverdi, aynı hassasiyetin YAŞ
kararıyla atılan personele de gösterilmesini istedi.

YAŞZEDELERİN DE MAAŞI KESİLMEDİ Mİ?

Tanrıverdi, “28 Şubat sürecinde, her şûrâda, bir günde kıyafeti
ve sıfatı sıyrılarak alınıp nizamiye önüne konulan, 100'er, 150'şer
subay ve astsubayın ailesi, çocukları, hastası ve zaruretleri yok muydu?
Onlar maaştan, nafakadan kesilmiyorlar mıydı?” diye sordu.

Genelkurmay Başkanı imtiyaz istiyor

Neden konuşuyor?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İlker Başbuğ, Genelkurmay
Genel Sekreteri ve Adlî Müşavir vasıtasıyla yapılan haftalık basını
bilgilendirme toplantılarının yerine, Genelkurmay İkinci Başkanı ve
bazen de Kuvvet Komutanları ile birlikte bizzat kendisinin katıldığı,
belirli Gazetelerin yazı işleri müdürleri ve köşe yazarlarının
çağrıldığı, yeni bir basın bilgilendirme programı ihdas etti.

İlk toplantı 04 Şubat 2010 tarihinde Hürriyet ekibi ile başladı.

Bunu, Haber Türk, Milliyet ve tekrar Hürriyet ekibi takip etti.

Başka bazı köşe yazarları, yazıları ile, Genelkurmay’a dâvet için
dâvetiye çıkarsa da, her halde bu söyleşiler için akredite basın bu
kadar.

Silâhlı Kuvvetlerimizin zirvesi, bu iş için neden zaman ayırıyor?

Çünkü, TSK’nın en önemli gördüğü görev alanı sorgulanıyor.

Hem de, yargı önünde.

Ve ortaya çıkan belgeler, kapalı kapılar arkasında, Millet
aleyhine, Hükümet aleyhine pervasızca söylenenleri ve planlananları ifşa
ediyor.

Sorguya alındıkça, failleri dönüp üst makamlara bakıyorlar,
bunları siz emretmemiş miydiniz diye..!

Muvazzaflar da aynı şekilde bu bizim aslî görevlerimiz arasında
değil miydi, diye soruyorlar.

Geleceklerini, bu tür müdahalelere göre düzenlemiş olan kurum ve
partiler de ne oluyoruz diye soruyorlar.

Sn. Genelkurmay Başkanı da, Silâhlı Kuvvetleri yatıştırmak,
darbeci kadroları teskin etmek ve darbe severlere moral vermek için
konuşuyor.

Bir nevî psikolojik harekât yapıyor.

Genelkurmay Başkanı konuşsun mu?

Silâhlı Kuvvetler gündemde iken, iç güvenlik görevleri ve rejime
müdahaleleri, hem yargı önünde, hem de kamuoyunda tartışılırken,
konuşmalıdır.

Kapalı kutu olarak kalması, milleti tedirgin eder.

Konuşursa TSK’nın zirvesinin niyet ve maksadı anlaşılabilir.

Tartışmalar sağlam zemine oturur.

Yapılacak yasal düzenlemeler sağlıklı olur.

Bu bakımdan, Sn. Genelkurmay Başkanının konuşması susmasından
hayırlıdır.

Konuşmalarında ne istiyor?

Tek cümle ile, TSK ve mensupları için İMTİYAZ istiyor.

Son bir buçuk ayda yaptığı açıklamalardan bu anlaşılıyor.

Bomba taşıyan sivil kamyon konu edilince;

Olayda iki önemli nokta var diyor.

Birincisi, mahallî makamlara haber verilmemiş olmasını hata
olarak belirtiyor ve idarî tahkikat başlatıldığını söylüyor.

İkincisi ise, kamyonda askerî malzeme olduğu anlaşılınca, askerî
makamlara haber verilmesi diyor ve emniyet ile olayın savcısına
serzenişte bulunuyor.

Şahsen, hatayı kabulü olgunluk olarak görüyorum. Ancak serzenişte
bulunmasını yersiz buluyorum.

Ortada, ihbarla gelen ciddî bir iddia var.

İhbar ile askerî makamların ihmali bir araya gelince, gerek
emniyet teşkilâtımızın, gerekse savcılığın davranışı, serzenişi değil,
takdiri gerektirir.

Silâhlı Kuvvetlerimiz, savaş halinde hata yapmamalıdır.

Varlığının tek sebebi dış düşmanlara karşı savaşta, Vatanımızı,
Milletimizi ve Devletimizi korumaktır.

Barıştaki tek görevi de buna hazırlanmaktır.

O halde barışta hiç hata yapmamalıdır.

Genelkurmay Başkanının, serzenişte bulunması, bu vahim hatanın
milletin gözünde saklanmasını istemektir.

Aramızda bu işi halletseydik yaklaşımıdır.

Yani İMTİYAZ talebidir.

Bu bakımdan bu tür yaklaşımı doğru bulmuyoruz.

3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk konu edilince;

Emir komuta zincirinden ve meslek dayanışmasından söz ederek,
arkasında olduğunu açıklıyor.

Ama, ciddî iddialar var.

Biz sorduk, alâkası olmadığını söyledi diyorlar.

Siz aklama makamı değilsiniz ki!

Arkasındayım demek, yaptığı işlem ve eylemlerin emrini biz verdik
demektir.

Suçuna ben de ortağım demektir.

Gerçekten hiçbir suç unsuru yoksa, aklanma makamı yargıdır.

Göreviniz, suç isnat edilen askerî personeli yargı önüne sevk
etmek olmalıdır.

Bunu yapmayarak da, üst düzey komutanlar için İMTİYAZ talep
ediyorsunuz demektir.

Darbe girişim iddiaları nedeniyle tutuklamalara söz gelince;

Tutuklamaların cezalandırılma aracı olarak kullanılmamasını talep
ediyorsunuz.

Bu talebi, tutuklular, avukatları, hukukçular ve hatta siyasîler
yapabilirler. Ama Genelkurmay Başkanı yapamaz.

Yasal dayanak yürürlükte bulunduğu sürece, ne kadar yakınımız
olursa olsun, herkes gibi TSK mensupları da, isnat edilen suçlarının
gereği ne ise o muamele ile karşılaşmalıdırlar.

Anayasa Başkanı Sn. Kılıç’ın bu konudaki talebini öne sürerek,
tutuklama hükümlerini herkes için istiyor görünmek de inandırıcı
olmuyor.

Sn. Başbuğ Aralık 2002’ den bu tarafa, Yüksek Askerî Şûrâ
toplantılarına katılıyor. O tarihten bu güne, 210 TSK mensubunun tasfiye
kararının altında imzası var.

Bunlara yasal bir suç isnat edildi mi?

Savunma hakkı verildi mi?

Yargılandı mı?

Yapılan idarî işlemi yargıya taşıma hakkı verildi mi?

Altında imzanız bulunan bu işlemler hukukî mi?

O zaman mahiyetinizdeki insanlar için farklı standart
kullanıyorsunuz.

Unutmayın, sizin suçlu görüp yargılamadan Ordudan attıklarınızı,
Milletin çoğu masum görüyor. Ama, arkasında durduğunuz ve tutuksuz
yargılanmasını istediğiniz zihniyeti de suçlu buluyor.

Bazılarına, İMTİYAZ isterken, bazılarına hiç hak tanımıyorsunuz.

Darbe iddiaları nedeniyle tutuklanan muvazzaf askerlere yardım
kampanyası başlatacağınızı belirtiyorsunuz;

Bu insancıl davranış ancak alkışlanır.

Meslek dayanışması ve mensubiyet duygusundan dolayı, aile ve
çocuklarına yardımı vazife bildiğinizi belirtiyorsunuz.

28 Şubat sürecinde, her şûrâda, bir günde, kıyafeti sıfatı
sıyrılarak alınıp nizamiye önüne konulan, 100’ er, 150’ şer subay ve
astsubayın, ailesi çocukları, hastası ve zaruretleri yok muydu?

Onlar maaştan nafakadan kesilmiyorlar mıydı?

Bunlardan da bahsedebildiğiniz zaman, insancıl davranışınız anlam
kazanacaktır.

Aksi takdirde, girişiminiz, çifte standart uygulamasından ve
ideolojik yandaş gördüklerinize İMTİYAZ talep etmekten öte
geçemeyecektir.

Anlatılanlardan millet tatmin oluyor mu?

Zannetmem!

Çünkü halkın beklediklerinin yanına hiç yanaşmıyorsunuz.

Onlar;

Ordu içindeki darbeci cuntaların ortaya çıkarılıp temizlenmesini
istiyorlar.

Ordunun dindar insana bakış açısının değiştiğini görmek
istiyorlar.

Kızlarımızın, başörtüleriyle de okullara ve üniversitelere
girebilmesini bekliyorlar.

Ordumuzun görevini rejimi korumak ve kollamak değil, dış
tehditlere karşı vatanı, milleti ve devleti korumak olduğunun ilânını
istiyorlar.

Etnik ayrımcılığın devlet eliyle körüklenmemesini arzu ediyorlar.

Ordumuzu, TBMM’nin ve hükümetinin emrinde olmasını istiyorlar.

Milletimizin bir kısmının diğer bir kısmına ve devlete düşman
olarak gösterilmesinin son bulmasını istiyorlar.

Temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasındaki kısıtlamaların
kaldırılmasını istiyorlar.

Hasılı, hani sizin TSK mensupları için canı gönülden
istedikleriniz var ya, işte onları kendileri için de istiyorlar.

Ama siz bunlardan hiç bahsetmiyorsunuz.

Bunlardan bahsetmezseniz, milletin kalbinde taht kuramazsınız!
İMTİYAZLI olamazsınız! Bunlardan bahsedenlerin Millet nezdinde kazandığı
krediyi de miras yedi gibi bitirirsiniz.

Bu düşünce sahiplerinin, milletin çoğunluğunu teşkil ettiğini
unutmamalısınız.

ADNAN TANRIVERDİ Emekli Tuğgeneral




Gündemin nabzını
tutmak için tıklayın!
[url]www.sentezhaber.com
[/url]








19.03.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "Muhammed" (19.03.2010, 15:43)


Bu konuyu değerlendir