Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

15.02.2010, 13:15

Akp İktidarının kamuoyuna açıklama borcu var

AKP İKTİDARININ KAMUOYUNA AÇIKLAMA BORCU VAR



22 Temmuz 2007 seçimiyle oluşan ve önce Cumhurbaşkanını seçen
Meclisin, ikinci adım olarak AB kriterlerine uygun sivil ve demokratik
bir anayasayı gündeme getirmesi ve iktidar partisinin anayasa
hukukçularına hazırlattığı taslak üzerinden sonuca varılması
beklenirken, bu sürecin niçin bir anda kesintiye uğradığı ve yeni
anayasa çalışmalarının neden askıya alındığı konusunda, özellikle son
günlerde yine kısmî anayasa değişikliklerinden söz etmeye başlayan
AKP'nin ve hükümetinin kamuoyuna ikna edici ve tatminkâr bir açıklama
yapması gerekiyor.

PARÇALI VE KISMî DEĞİŞİKLİKLER SORUNU

ÇÖZMEZ

Hukukçular, anayasada yapılacak parçalı ve kısmî değişikliklerin
çözüm olmayacağı görüşünde. Doç. Dr. Vahap Coşkun genetik kodunda
devletçi bir zihniyetin yattığı anayasanın şu veya bu maddelerinde
değişiklik yapılarak toplumcu hale getirilmesinin imkânsız olduğunu
söylerken, İstanbul Barosu eski Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman “Bu
anayasa ile otoriter, despot, yüceliği tanımlanmış bir devlet içine
tıkılmışız. O tıkıldığımız yerde hareket alanımız sınırlandırılmış. Tek
tek maddeleri değiştirmekle bir sonuca ulaşamayız” şeklinde konuştu.

Sivil anayasa niye rafa kalktı?

BarIş ve Demokrasi Partisi Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, bir
yıl hazırlık yapıldıktan sonra hükümetin anayasa raporunu rafa
kaldırdığını savundu. Kaplan, “Burada çok ciddî bir konu var. Niye bu
çalışma durdu. AK Parti neden tümden bir anayasa reformunu rafa
kaldırdı? Bunun cevabını kamuoyuna vermesi lâzım” diye konuştu. Adana
Barış Meclisi’nce Seyhan Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Demokratik
Türkiye İçin Nasıl Bir Anayasa” konulu konferansta konuşan Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun,
anayasalarla kişilerin hak ve özgürlüklerinin garanti altına alındığını
ifade etti. Devletlerde anayasaların varlığının bireyleri diktatörlerin
hışımından korumayabileceğine değinen Coşkun, daha da kötüsü anayasanın
kendisinin bir diktatörlük haline gelebileceğini vurguladı.
Anayasaların bir dizi sosyal ve kültürel desteklerle beklenen amaçlara
hizmet edebileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, yasanın
değişen siyasî gelişmelere uyum kabiliyetinin önemine dikkat çekti. Bu
perspektifte bakıldığında 1982 Anayasası’nın Alevî, Sünnî, Türk, Kürt,
gayrimüslim, genç ve kadınlardan hiçbir kesimin ihtiyaçlarına karşılık
vermediğini hatırlatan Coşkun, şöyle devam etti: “Bu anayasa cuntanın
topluma giydirdiği deli gömleğidir. Türkiye bu deli gömleğini üzerinde
sıyırmak için çeşitli dönemlerde değişiklikler yapmış. Ama halen deli
gömleği özünü muhafaza etmektedir. Kısmî değişiklikler yaparak yasadaki
bu sorunlardı çözmek mümkün değildir. Bu düzenlemelerden hiçbiri
anayasa sinen bu zihniyeti silmeyecektir.” Egemenlik hak ve hukukun
anayasanın en temel itici gücü olduğunu bildiren Coşkun, “Anayasalar
halkın demokratikleşme taleplerini öne çıkarır. Siyasî iktidarın
yetkilerini sınarlar. 1982 anayasasın ruhu tüm bu değerlerin
karşısındadır. Çünkü genetik kodunda devletçi bir zihniyet yatmaktadır.
O nedenle şu ve bu maddelerinde bir değişiklik devletçi bir anayasayı
toplumcu hale getirmek imkânsızdır.” şeklinde konuştu. Anayasada
yapılacak bir değişikliğin diğer bütün maddelerini de etkileyeceğini
aktaran Coşkun, parçalar halindeki bir çözümün problemi
gideremeyeceğini belirtti. Darbe anayasalarının hiçbir şartta meşruiyet
taşıyamayacağını ifade eden Coşkun, “Hiçbir darbe iyi olmadığı gibi
getirdikleri anayasa da meşru değildir. Toplumun kendi dinamiklerinden
kaynaklanmamıştır. 1982 tam bir garabettir. Hem anayasa hem Kenan
Evren’in cumhurbaşkanlığı oylanmıştır. Vatandaşın tercih etme şansı
kalmamıştır. İçeriğindeki hükümler millet iradesine dayanmıyor. Toptan
bir karşı çıkışla ancak bu anayasadan kurtulabiliriz” açıklamasını
yaptı.

DÜŞÜNCEYİ YASAKLIYOR

Eskİ İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman ise 1982
Anayasa’nın düşünceyi yasakladığını söyledi. Millî Güvenlik Kurulu’nun
(MGK) işleyişi bakımından devlet politikasını belirlediğine işaret eden
Sayman, “Siyasi iktidarın, bakanlar kurulunun politikası olur. Bunu bir
parti yapar. Ama MGK bir devlet politikası oluşturmuş ve orda 5 komutan
var. Evet, seçimler yapılacak. Fakat bu iktidar asla devlet
politikasının dışına çıkmayacak. Siyasî parti ve MGK üyeleri farklı
düşüncelerde olduğu zaman çatışma meydana geliyor”dedi. Anayasa ve
Yargıtay’ın işlevinin “hukuk sisteminin bekçileri” belirlendiğini
anlatan Sayman, çoğu yargıcın kendisini sistemi korumak ve kollamak
misyonuyla hükümlü gördüğünü belirtti. Sayman, Anayasa’nın bunu
öngördüğünü kaydetti. Sayman, şunları söyledi: “Otoriter, despot,
yüceliği tanımlanmış bir devlet içine tıkılmışız. O tıkıldığımız yerde
hareket alanımız sınırlandırılmış. Tek tek maddeleri değiştirmekle bir
sonuca ulaşamayız.” Barış ve Demokrasi Partisi Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan ise bir yıl hazırlık yapıldıktan sonra hükümetin anayasa
raporunu rafa kaldırdığını savundu. Kaplan, “Burada çok ciddî bir konu
var. Niye bu çalışma durdu. AK Parti neden tümden bir anayasa reformunu
rafa kaldırdı? Bunun cevabını kamuoyuna vermesi lâzım. Neden şimdi
kısmî bir reformla, üstelik açılımın içine sığdırarak yapmak istiyor”
diye konuştu. Paneli yöneten Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şube
Başkanı Faruk Ulaş da Türkiye’de anayasaların hep olağanüstü şartlarda
yapıldığını hatırlattı. 12 Eylül darbesini yapanlardan hesap
sorulmasını isteyen Ulaş, başbakanın AB ülkeleri için söylediği
“Gözünüz kör müydü?” sözüne değinip, “Sayın başbakan 7 yıldır
iktidardasınız. Gözünüz kör müydü de 15. maddeyi kaldırmadınız”
değerlendirmesini yaptı. Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Dr. Metin
Bakkalcı’nın da sunum yaptığı programa dinleyici olarak sivil toplum
kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.



Gündemin nabzını tutmak için

tıklayın!
[url]www.sentezhaber.com
[/url]






15.02.2010











"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir