Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

04.02.2010, 08:41

kesintisiz bir darbe düzenini yaşıyoruz

KESİNTİSİZ BİR DARBE DÜZENİNİ YAŞIYORUZ



Darbecilerin sadece Meclisi değil, polis, MİT, yargı, medya,
üniversite, ekonomi, sivil bürokrasi ve hayatın diğer tüm alanlarını da
sindirdiğini vurgulayan Ulusal Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı
Sedat Laçiner, “Yasal ve kurumsal yapı darbelerin ürünü. Fark etmesek
de, bilinçsizce içselleştirmiş olsak da kesintisiz bir darbe düzenini
yaşıyoruz” dedi.

DAHA AĞIR BİR DARBE ÖZLEMİNDE OLANLAR

Laçiner, “Asker kışlasına dönmüş değil, aksine siyasetin ve
hayatın tam üzerinde oturuyor. Balyoz, Kafes, Sarıkız gibi planlar
olmayan bir darbeyi yapma planları değildir. Bu çabalar Türkiye'deki
darbe düzeninin derecesinden memnun olmayanların daha ağır bir darbe
özlemlerinin yansımasıdır” şeklinde konuştu.

‘Asker hiçbir zaman kışlaya dönmedi’

Ulusal Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat
Laçiner,”Türkiye’deki yasal ve kurumsal yapı darbelerin ürünüdür ve
bunlar yerli yerinde durduğu sürece fiili darbe devam edecektir. Fark
etmesek de, bilinçsizce içselleştirmiş olsak da kesintisiz bir darbe
düzenini yaşıyor” dedi. Türkiye’de askerin siyasete müdahalesinde
uluslararası şartlardan çok Türkiye’ye özgü dinamiklerin etkili
olduğuna dikkat çeken Laçiner, elbette ‘soğuk savaş, Amerikan
müdahalesi’ gibi kolaylaştırıcı dış unsurlarında bulunduğunu belirtti.

Laçiner, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesi gibi suçları
salt dış nedenlere yükleyerek bu işin sorumluluğundan kolay kolay
kaçılamayacağını ifade etti.

Türkiye’deki darbe planlarını değerlendiren Laçiner, çarpıcı ifadeler kullandı.

Laçiner, Türkiye’de darbecilerin sadece Meclis’i sindirmekle
kalmadığını polis, MİT, yargı, medya, üniversite, ekonomi, sivil
bürokrasi ve hayatın diğer tüm alanlarını da sindirdiğini belirtti.
Halka ve siyasete sürekli olarak “40 satır mı, 40 katır mı” seçiminin
dayatıldığını dile getiren Laçiner, “Her darbe sonrasında anayasa ve
yasalar değiştirilmiş, yasaların çeşitli yerlerine darbeleri
meşrulaştırıcı ve kalıcı hale getiren maddeler serpiştirilmiş, ayrıca
yeni kurumlar ihdas edilmiştir. Artık darbecileri yargılamak mümkün
olmadığı gibi, onları ve fikirlerini savunacak kural ve kurumlar da
vardır. Bundan sonra darbe yapmak değil, darbelere karşı çıkmak vatana
ihanet ve rejime karşı çıkmaktır. Böylece darbeler kurumsallaşmış,
meşrulaştırılmıştır. Bunun için kanıt aramaya gerek yok, elimizdeki
anayasa, yasalarımızın pek çoğu, Anayasa Mahkemesi gibi pek çok kurum
27 Mayıs ve 12 Eylül’ün ürünüdür. ‘Emasya’, ‘Batı Çalışma Grubu’ gibi
pek çok düzenleme de 28 Şubat’tan yadigârdır. Bu tablo içinde darbeler
döneminin bittiğini söylemek mümkün değildir”diye konuştu.

DARBECİLİK BİR GELENEK OLARAK SÜRÜYOR

Darbecİlİğİn adet olduğunu dile getiren Laçiner, eski bir Türk
geleneği olduğunu belirterek “Bu ülkede devlet başkanlarını kendi
askerleri eliyle devirmek, onlara hakaret etmek ve hatta onları
eziyetler içinde öldürmek adettendir.” dedi. Osmanlı’dan kalan bu
mirasın Cumhuriyet’le ortadan kalkmadığını dile getiren Laçiner şöyle
dedi: “Nitekim bunu başaramayan Menderes Hükümeti bunun bedelini çok
ağır bir şekilde ödemiştir ve Başbakan ile iki bakanı hakaretler
edilerek, tıpkı Osmanlı padişahları gibi katledilmişlerdir. Bundan
sonra da gelenek hiç bozulmadan bugüne kadar devam etmiştir. 12 Mart
1971’de muhtıra ile hükümet değiştirilmiştir, 12 Eylül’de ordu, ülkenin
üzerinden tank paletleriyle geçmiştir. 28 Şubat (1997) ise post-modern
darbe olarak tarihe geçmiştir. Bu tabloya bakıldığında Türkiye’de
askeri darbeler döneminin bittiğini düşünemeyiz."

http://www.yeniasya.com.tr/2010/02/04/guncel/h2.htm




"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir