Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.01.2010, 13:18

Balyozcu Çetin Doğan Paşa'nın dış bağlantıları

Müslüman - Türk DÜŞMANI GENERALİN BAĞLANTILARI...



23 Ocak 2010 Cumartesi 19:12








Meseleye irtica veya darbe olarak bakılırsa, planın arkasındaki gerçek ve Çetin Doğan’ın bağlantıları görünmez olacaktır.

Doğan’ın 1. Ordu komutanı olduğu zaman TSK’nın başında Hilmi Özkök vardı.

Bu darbe toplantısının yapıldığı mekanda 29 general, 133 subay bulunuyordu.

Ne kuvvet komutanıydı ne de G. Kurmay ikinci başkanıydı - ki, bu görevlerde olsa dahi 160’ın üzerinde TSK mensubunu toplayacak güce muktedir değildi.

Plan’ın adı Balyoz; ancak bu planın içerisinde üst rütbe de ismi geçenler sadece Örnek, Fırtına ve tanıdık birkaç isim...

Örnek, Fırtına ve Eruygur ekibi ise Sarıkız ve Ayışığını ortaklaşa planlıyordu.

Planın bam teli; Çetin Doğan ile Şener Eruygur’un farklı yapıların içerisinde olması ve farklı planlar ortaya konulması.

Çevik Bir, Çetin Doğan (araları fazla iyi olmasa da) aynı takımın oyuncuları. Çetin Doğan ayrıca Karadayı’yı kullanan isimlerin başında geliyor.

Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz’da aynı kadronun mensupları.

İbrahim Fırtına, Özden Örnek ise orta da, kim nereye çekerse oraya gidecek türden...Alevi yapılanmasının içerisinde değiller. Eruygur ve Tolon gibi Avrasyacı da değiller.

Çetin Doğan ise İslam düşmanı ve Alevi yapılanmanın mihmandarlığını yapan bir görevli.

Hem de öyle bir düşmanlık var ki, provakasyon için bombalanacak bir sürü yer varken o, hem Fatih’i hem de Beyazıt’ı bombalayacak. Oysa Sultanahmet ve Ayasofya daha kalabalık. Eminönü yenicamii desen kaos için biçilmiş kaftan.

Ama o FATİH ve BEYAZIT’I istiyor.

Acaba neden?

*

Doğan’ın hayatını incelediğiniz ve onu tanıyanlardan dinlediğiniz zaman sünni müslümanlara ve Türklere karşı müthiş bir kin ve nefret beslediğini görüyorsunuz.

İsterseniz MİT raporundaki ses kayıtlarını bir kez daha okuyalım;

-Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın,

- Hanımlarınız dekolte giysin diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin,

- Alevilik bu ülkede bir gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek,

- Fisunoğlu, bana korgeneral iken, ’ben karımı oynata zıplata bu noktaya geldim’ demişti. Bizim için de ölçü bu olmalıdır"

- Deşifre olmuş Aleviler... Sevgi desinler insanlık desinler ama ülke için oynadığımızı belli etmesinler.

- Alevi dışında hiç kimse ateist olsa bile güvenilmeyecek...

- Hal hatır soranlara, "Allah’ a şükür" densin. Bizi dinci sansınlar...

- PKK’ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin, "sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da Sünniler ölsün"

‘’ Alevi olmayan birlik komutanlarını, yoksa laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiye zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık bularak kullanın.’’

‘’Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız, Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırları zorlayın, çünkü bu konu insan zaafının başında gelir.”

“Arkadaşlar çok çalışsın bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, Biz Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız” diyor....

Çetin Doğan, Tansu Çiller için de o dönem şu ifadeleri kullanıyor; Türkiye’nin idaresi ordunun kontrolünde değil, darbe yapmayacağını yemin eden bir ordunun etkisi ne kadar olabilir, Tansu ÇİLLER şu anda dini söylemleriyle rol yapıyor da olabilir, ciddi de olabilir çünkü geberesi kadın Sünni.

Emekli olan ve Türklüğünden şüphe ettiğim bu şahsın inanılmaz bir sünni karşıtı ve Türklüğe karşıda olumsuz yaptırımlar yapmasının ardından ki gerçek acaba ne olaki?

Bu sorunun cevabını vermeden önce, isterseniz birde Türkçeye ve Türk ırkına yaptığı ihanetlerden bahsedelim.

Çetin Doğan, Ahmet Necdet Sezer tarafından Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığına atandıktan sonra, okulun başına gider gitmez çok ilginç değişiklikler yapmaya başlıyor.

İşte onlardan birkaçı;

-Üniversiteye öğrenci yetiştirmek üzere çeşitli Türk ülkelerinde açılan ve Türkiye türkçesi ile eğitim yapılan 54 lise tek kalemde kapatılıyor. Buralarda okuyan 5 bin öğrenci ise boşlukta bırakılıyor.

-Kazak yetkililere sorulmadan üniversitenin bütün bölümlerinden -Kazakistanın isteği ile okutulan- İslam dini derslerini kaldırıyor.

- Türkiye’den giden bütün Türk akademisyenleri geri gönderiyor. Sebebini de ’Kazakistan nüfusunun yüzde 30’u Rus kökenlilerden oluşuyor. Bu durumlara kızabilirler.’ diyor...

-Üniversitenin işbirliği ile Kırgızistan’ın "Oş Devlet Üniversitesi"; "Kırgız Devlet Üniversitesi" ve Rusya Federasyonu’na bağlı "Dağıstan Devlet Üniversitesi" nezdinde açılan "Türk Dili ve Edebiyatı" bölümleri kapatılıyor.

-Üniversitede Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapımını üstlendiği caminin yapımını durduruyor. Gerekçe olarak da, "Üniversitede ve kışlada cami olmaz!.." diyor.

Doğan’ın kirli çamaşırlarını buraya yazarak bitirmek mümkün değil.

Bu planın diğerlerinden ayıran en önemli özellik ise, İslam düşmanlığı ve mezhepsel yapılanma değil, Çetin Doğan’ın ilginç bağlantıları ve arkasındaki güç.

1.Ordu komutanı olarak karşısına 162 generali alarak ülkeyi ele geçirme planı hazırlayacak bir konumu bulunmayan Doğan 2003 yılında kimlerden emir aldı?

Asıl sorulması gereken soru budur?

Şu küçük ayrıntıyı da atlamayalım; o toplantıya katılan subaylardan bazıları da, içerisinde kurmay subaylar, askeri öğrenciler ve sivil unsurları barındıran ’karargâh evleri’ toplantılarına katılan Alb. C.K.’nın koordinesindeki albaylar Y.K, T K, S K ve F K ile Binbaşı B. gibi isimlerde yer alıyor.

Gördüğünüz gibi subay olarak başlayıp generalliğe kadar yükselen, devleti ele geçirmek için yeri geldiğinizde eşinizi bile satın diyecek kadar gözünü hırs bürüyen bir yapının 3.adamından bahsediyoruz.

Çetin Doğan gibi isimler bu tür yapılanmalarda üstten emir almadıkça böyle kanlı bir plan hazırlayamaz, 162 kadar askeri toplayamaz.

Asıl soruya gelince, bazı şeyler puslanmaya başlasa da derin yapıyı az-çok bilenler şifreyi çözeceklerdir.

Doğan, üstten yani Hilmi ÖZKÖK’ten bu emri almadığına göre kimden aldı?

Kendi kendine karar vermesi mümkün değilken bu kanlı eylemleri kimlerle ve kim için yapacaktı?

Açığa çıkarılması gereken hususlardan biri Çuvalcı paşa Köksal Karabay ile Çetin Doğan arasında bağlantının sınırlarının hangi boyutta olduğu.

Öncedende belirttiğimiz üzere Çuvalcı Korgeneral Köksal Karabay aynı zamanda Dick Cheney’in şirketinin , Koç grubunun ve Yahudi işadamlarının da desteklediği Silopi’de kurulan ’’Emekli Ajanlar Şirketi’nin’’ ortağı.

Yukarıda ne diyor du Çetin Doğan; ’’ Biz Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız...”

Adama sorarlar neden zorundasın diye...Ama biz sormayalım, cevaplandıralım.

Türkiye’de İslam dışı aleviliği kim istiyor?

Hemen aklınıza Almancı aleviler ile onları kullanan Alman istihbaratı BND’nin geldiği muhakkak.

Peki PKK’nın bitmesini kimler istemiyor?

Almanya-İsrail ve Küresel Tapınıkçılar...

İslam düşmanlığı ile beraber Yunanistanla savaşmamız hangi ülkenin işine gelir?

Almanya (BND)-İsrail (MOSSAD) ve Ergenekon’daki küresel yapı.

Çetin Doğan bu planı tek başına yapamayacağına göre kimlerle bu işi başaracaktı?

Bence bu soruya Çetin Doğan; 2002-2003 ve 2004 yılları arasında İstanbul ve Ankara’da masanın etrafında oturan kişilerden birkaçı ile yaptığı toplantıları açıklayarak başlayabilir.

Belki 2008’in Ağustos’un dan itibaren başladığı harp oyunu turlarından da bahseder. Ya da BÇG’nin başkanlığını yaptığı dönemde Ergenekon’un masasında oturanları ve ona emir verenlerin isimlerini de vererek paçayı kurtarabilir.Eğer birilerini feda etmezse ve savcılık bu belgelerin üzerine giderse, bu dava ne Ayışığına benzer ne de Yakamoza ne de Eldivene.

Çünkü bu kez belgeler sağlam yerden ve sağlam kişilerden ve orjinal olarak sunuldu.

Ne dersiniz belki de Çetin Doğan’a birileri ihanet etti. Ya da ’adamı’ sandığı kişi milli derin yapının adamı çıktı...

*

Son bir not;

Ne diyordu DOĞAN; ’’ Deşifre olmuş Aleviler... Sevgi desinler insanlık desinler ama ülke için oynadığımızı belli etmesinler.’’

Bundan sonra Doğan’ı ona göre seyredin...



http://www.aktifhaber.com/author_article_detail.php?id=6032

Bu konuyu değerlendir