Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

22.10.2004, 22:53

Dikkat...Önemlidir okuyun...Gıda terörizmi

Alıntı sahibi ""ınternet Haber""



Sütsüz peynir, etsiz sucuktan sora balın da tadı kaçtı. Gıda korsanları şekerden yapılan balın içine naftalin ve bir parça mazot katarak piyasaya sürdü..

Sabah kahvaltılarında özellikle çocuklarımıza güçlensin diye yedirdiğimiz enerji kaynağı balın tadı iyice kaçtı. Bu doğa harikası bala da gıda korsanları el attı.

Evde giyisilerimizi güve yemesin diye kullandığımız naftalinin bal kovanlarında ne işi var? Teröristler naftalini arı kovanlarına yerleştiriyor ve petek süsü veriyor. Kazancına kazanç eklemek isteyen hilekarlar balın rengini daha koyu göstermek için dizel yağı bile katmaktan çekinmiyor.

Sahte üreticiler bal yapması için arıların önüne karpuz ve kavun kabukları koyuyor. Yetkililer uyarıyor bilmediğiniz markayı görünüşüne aldanıp bal diye satın almayın.

Balın tadını kaçıranlar bununla da kalsa iyi. Tereyağı, sıvayığı ve zeytin gibi ürünlere de hile karıştırarak sadece kazandığı parayı düşünüyorlar. Terayağına patates püresi katılıyor, ayçiçek yağı diye ucuz palmiye yağı satılıyor. Dahası zeytini daha siyah göstermesi için de paslanmış hurda demirler bile kullanılıyor.

Gıda teröristleri kahvaltıda yediğimiz zeytinin daha da siyah görünmesi için denemedikleri yöntem bırakmıyorlar, tekstilden ayakkabı boyasına kadar her türlü boyayla zeytine renk veriyorlar. ış bununla da kalsa iyi. Korsanlar, Demir-Çelik fabrikalarının artığı olan demirsülfür maddesini zeytin boyamada kullanıyor. Sağlık uzmanların arseniğin içinde kanserojen maddesini barındırdığına işaret ediyor.

Ve sıvı yağlar...

Ayçiçek, mısırözü ya da zeytinyağı yerine daha ucuz olan pamuk ve palmiye yağı yediriliyor tüketiciye... Aromatik maddelerin yaygınlaşması gıda korsanların işine geldiğini belirten gıda uzmanları, "Aromatik maddeyi istediğiniz ürüne katarak istediğiniz kokuyu elde edebiliyorsunuz" diye konuşuyor.

Kaynak: ATV

Ekdir;
habere yapılan bir yorum ınternetHaber'de

Alıntı sahibi ""Özgür Savaş""

ÇOK Daha KÖTÜSÜ Var
Balın parafinli ve Mazot katılmamış olanlarında daha da kötüsü var.. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GOD)olarak adlandırılan ürünlerden, genetiği "ne amaçla değiştirildiği belli olmayan!!!" mısırdan çok ucuz (sıvı glikoz)şeker elde edilmektedir. Bu sıvı arılara verildiğinde uzmanların bile anlayamıyacağı bir BAL elde edilmektedir.. (Bal bu üründen elde edilenlerden bir tanesi..Önümüz bayram, şeker,çikolata yemeye hazır olun.. Yada baklava, ya da cola..yada çocuk maması)
Ve malesef zararları bilinmesine karşılık "ne kadar zararlı" olduğu kestirilememektedir.. Bu ürünlerin ithalatı AB ülkelerine girişi yasak olmasına karşılık, Türkiye ye girişi serbesttir. Örneğin mısırı da çok sevimli "bakan"larımızdan birinin sevgili bir oğlu ithal etmektedir.. Bilgilerinize..

20:47 22/10/2004 Özgür Savaş



http://www.internethaber.com/mays/articl….php?aid=262030



Alıntı

Bakan'dan genetik yem itirafı
21 Ekim 2004 15:44
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, “Türkiye’ye bu ürünlerin girdiği, özellikle hayvan yemi olarak kullanıldığı hususunda bilgimiz vardır” dedi.

Bakan Güçlü, genetiği değiştirilmiş ürünlerin Türkiye’de üretim ve yetiştirilmesinin sadece araştırma amaçlı mümkün olabildiğini, bu ürünlerin üretimi konusunda bir serbestlik bulunmadığını belirtti.

AB’nin genetiği değiştirilmiş ürünler konusunda eski katılığından vazgeçtiğini, bu ürünleri ithal ettiğini ve kullandığını, ancak tüketicilerini bilgilendirdiğini kaydeden Güçlü, Türkiye’nin de AB’ye yakın bir tavır içinde bulunduğunu belirtti.

Tarım Bakanı ayrıca, “Ülkemizde gerek ilaç kalıntıları, gerek hormon, gerekse aflatoksin dediğimiz insan sağlığına zararlı olabilecek konularla ilgili olarak, ilgili kurumlar çalışmalarını sürdürmektedir” dedi.

Kaynak: www.ntvmsnbc.com
http://www.internethaber.com/mays/articl….php?aid=261821


Alıntı


Tavuk ayağından sucuk yaptılar
21 Ekim 2004 19:15
Gıda korsanların el atmadığı ürün kalmadı. Hayvan yemlerinden üretilen sütsüz peynirden sonra pazar yerlerinde satılan salam ve sucuk gibi birçok ürün şaibe altında.

Bayrampaşa semt pazarlarında çok ucuz fiyatlarla piyasaya sunulan sucuklarda etten başka herşey var. Ünlü sucuk markalarının kilosu 10-15 milyon lira ile satışa sunulurken gıda korsanların ürettiği sahte sucuk ve salamın kilosu 1 milyon liradan kapış kapış gidiyor.

Tüketici Derneği Başkanı Mehmet Barak, salam ve sucuk adı altında satışa sunulan ürünlerin tavukların kursak ve ayaklarından imal edildiğini belirtti. Et olma özelliği olmayan bu tür besin maddelerin kimyasal ve bitkisel karışımlarla et tadına yaklaştığını vurgulayan Barak, "Bu ürünler insan sağlığını tehdit ediyor" diye konuştu.

Bayrampaşa'da satışa sunulan sahte sucuk ve salamlarının önüne konulan tabelalar da dikkat çekiyor: Sucuk benzeri ürün...

Laborant Sedef Soysal, "sucuk benzeri ürünler"in et artıkları, sakatat, tavuk ayağı ve kursaklarından imal edildiğini belirtti. Sütsüz peynir, etsiz sucuktan sonra gıda teröristlerin yakında hangi ürünü piyasaya süreceği merak konusu...

Kaynak: ATV


http://www.internethaber.com/mays/articl….php?aid=261860

nurunözü1

Profesyonel

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

2

23.10.2004, 19:09

Tek kelime ile vahşet ya ben bunları nette okurken şok yaşadım sonra baktım sinirden gülüyorum.Ağlancak halimeize güler olduk.ınanın bunları fıkra gibi anlatır olduk rabbim yardımcımız olsun.bunlar yine hani bi derece dedirtecek başka şeylerde var türkiyedeki domuz üretimi ile ilgili.Abdulkadir said kardeşim maille yollamıştır çoğunuza rabbim korusun bizi bunlardan.ınşaallah bilmedende olsa ağzımızdan geçmemiştir.amin....
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

3

23.10.2004, 20:49

Allah razı olsun, hatırlatmışsın
o haberi de buraya ekleyeyim,

Alıntı

Türkiye'de Yetişen domuzlara ne oluyor?



Gaziosmanpaşa Hacımaşlı köyü domuz çiftliğinin suları ve katı atıkları 300 metre mesafedeki Sazlıdere Barajı’na akıyor. Baraj on milyon kişinin su ihtiyacını karşılıyor. Çiftlikte 5 bin domuz var. Türkiye’deki domuz çiftliklerinde yıllık 3 milyon ton civarında et üretiliyor. Bu rakam neredeyse kırmızı et üretiminin yarısı. Üretilen domuzlar otellere, yemek fabrikalarına ve marketlere “kıyma” şeklinde satılıyor.

Salam, sosis de piyasaya sürme yöntemlerinin en sık kullanılanı.Hıfzısıhha laboratuarlarında test edilen gıda ürünlerinin yüzde 56’sının “uygun olmadığı” belirlendi. Kanunlara göre denetim yapmak zorunda olan Tarım Bakanlığı’nın ıstanbul Avrupa yakasında sadece 14 elemanı var. Yaklaşık bir milyon kişiye bir görevli düşüyor.
Dergimizin 230. sayısında “Dikkat! Domuz yediriyorlar” başlığıyla bir kapak dosyası hazırlamış ve sanılandan kat be kat fazla miktarda domuz etinin değişik yollardan piyasaya sürüldüğünü, herhangi bir denetim yapılmadığını, insanların bilmeden domuz eti yediklerini, laboratuvar kayıtları ve ithal edilen domuz yağlarının gümrük belgeleri ile birlikte ortaya koyarak yetkilileri göreve davet etmiştik. Haftalarca süren takip sonunda varlığı inkar edilen çiftliklerin ve buralarda kaçak kesilen etlerin halka satışının belgelendiği haberin doğurduğu infial ile, ilgili kurumlar denetimleri sıklaştırmış ve “domuza geçit yok” açıklamasını yapmışlardı. Ancak aradan geçen zaman içerisinde çok şeyin değişmediği, hatta daha büyük miktarlarda domuz etinin piyasaya sürüldüğü ortaya çıktı. Öyle ki haberimizde kapı numarasına kadar verdiğimiz çiftlikleri gazeteciler buluyordu ama Tarım ıl Müdürlüğü, Sağlık ıl Müdürlüğü, Zabıta, Belediye ve diğer ilgili kurumlar bulamıyordu!
Ölü fareden bulaşan hastalık
STV’nin, ıstanbul’un içme suyuna karışan domuz atıklarını görüntülemesi ve ardından da ızmir’de patlak veren “domuzlu çiğköfte” hadisesi konuyu tekrar gündemimize soktu. Yaklaşık bir ay önce Nusret Usta’dan çiğköfte alarak yiyen çok sayıda kişi, 2 ya da 3 hafta sonra rahatsızlanarak hastanelere başvurdu. Türkiye böylece literatürden neredeyse kalkmış olan bir hastalıkla karşılaşmış oldu. şiddetli karın ağrısı, kabakulak hastalığına benzer şekilde kulak altlarının şişmesi, eklem yerlerinde ağrılar ve aşırı halsizlik şeklinde ortaya çıkan rahatsızlık için hastanelere başvuran vatandaşlara öncelikle kabakulak, romatizma, grip, hatta kanser teşhisi konuldu. Teşhise göre tedavi gören vatandaşların rahatsızlıklarının devam etmesi sonucu son olarak bazı hastalar Dokuz Eylül Üniversitesi Romatoloji Servisi’ne başvurdu. Burada yapılan tetkiklerde de bir sonuç alınamadı. Bu sırada hastaların kendi aralarında haberleşmesi ile belli bir tarihte adı geçen çiğköfteciden çiğköfte yiyenlerin aynı belirtilerle rahatsızlandığı öğrenildi. Bunun üzerine birkaç hastanın kan örnekleri ıtalya’da bulunan Trişin Merkezi’ne gönderildi. Bu merkezin yaptığı tetkikler sonucu hastaların kanında genelde yabani domuzların etinden geçen trişin (trichinella spiralis) parazitinin bulunduğu ortaya çıktı. Konu hakkında bilgisine danıştığımız Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ise hastalığın kaynağı ile ilgili olarak “Domuz her şeyi yiyebilen bir hayvan. Bu virüs ölü farelerden bulaşır. Domuz, ölü fare yemiş. O domuzun etinden yiyenler de bu hastalığa yakalandılar” dedi.
Neden domuz?
Peki ama dinen yasak olmasına, Türk yemek kültürüne aykırı bulunmasına rağmen neden domuz cazip bir konu? Çünkü domuz yetiştiriciliği kârlı bir iş. Domuz üretken bir hayvan. Cinslerine ve yaşına göre yılda bir, iki, bazen de üç kez ve her batında 15—20’ye kadar varan yavru dünyaya getirebiliyor. Bir domuz yılda iki kez doğum yapsa, her batından 10 yavru yaşasa, 20 sene yaşayan bir domuzun 400 yavrusu oluyor. Ve dahası yeni doğmuş bir domuz 4—5 ayda 100 kiloya kadar çıkabiliyor. Normal şartlarda evcil bir domuzun yüzde 30’u yağ olarak ayrılabilmekte iken bu rakam bazen yüzde 50’yi bulabiliyor. Yani 150 kg’lık bir domuzdan 75 kiloluk yağ elde edilebiliyor. Bu da dana ya da koyuna göre tercih edilmesinde önemli bir etken. Beslenmesi kolay, cam dışında her şeyi —leş dahil— yiyebiliyor. Durum böyle olunca birileri mutlaka bu sektöre girecekti ve girdi de. Tespitlerimize göre şu anda ıstanbul, Bursa, ızmir, Denizli, Aydın, Mersin ve Adana başta olmak üzere Türkiye genelinde 20 civarında domuz çiftliği halen faaliyette. ıstanbul’da ise Tarım ıl Müdürlüğü kayıtlarına göre sadece iki çiftlik var. Onlar da sadece resmi başvuru yaptıkları için biliniyor. Yoksa kimse ‘acaba kaç tane domuz çiftliği var?” diye bir araştırmaya girmiyor. Bunlardan birisi Maslak Besicilik Üretim Pazarlama A.ş. adına Ayazağa Cad. Hacıdere Sok. No. 26’da üretim yapıyor. Herhangi bir üretim ve kesim ruhsatı yok. Sahibi Haralambi Çerkezo. Ayazağa’daki imalathanenin herhangi bir tabelası yok, dışarıdan bakıldığında da ne iş yaptığı belli olmayan bir yer.
Yılda 100 bin domuz piyasaya sürülmüş
Domuzla ilgili tartışmaları alevlendiren çiftlik Gaziosmanpaşa Hacımaşlı köyünde. Fomar Gıda Üretim Pazarlama A.ş adına üretim yapan bu çiftlik Ermeni asıllı Fotino Gradyelin’e ait. 1990 yılında “on domuz beslemek için” ruhsat almış ancak çiftlikte 5 bin domuz bulunuyor. ıstanbul Sağlık ıl Müdür Yardımcısı Dr. M. Zeki Kaplan “Bu çiftliğin herhangi bir denetimi yapılmıyor. Üretim yapması, kesim yapması, bunları pazarlaması yasak. Ama burada 14 yıldır, yılda ortalama 100 bin domuz üretilmiş ve bu domuzların nerede, kime, nasıl satıldıkları hakkında maalesef bilgimiz yok. Görmezden gelinmiş” şeklinde konuyla ilgili çarpıcı bir açıklama yapıyor. Çiftliğin iki kez kapatıldığını söyleyen Kaplan, Türkiye’de sağlık konusunda denetim sorunu yaşandığına dikkati çekerek “Bu çiftlik ile ilgili ıSKı, Gaziosmanpaşa Belediyesi, Tarım ıl Müdürlüğü, Sağlık ıl Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi görevli. Ama hiç birinin tek başına kapatma yetkisi yok. Etiket kanununa muhalefetten işlem yapılabilir. Onun da cezası 1.5 milyon lira” diyerek tirajik durumu özetliyor.
Çiftlik burada, sorumlular kayıp!
Türkiye’nin değişik yerlerindeki çiftlikler şu anda mercek altında. Ancak Hacımaşlı köyündeki Fomar Çiftliği örneğinde olduğu gibi gıda kontrolü konusunda tam bir karmaşa yaşanıyor. Çünkü bir çiftliğin açılması ve denetlenmesi hususunda birden çok kurum sorumlu. Skandal ortaya çıktığı zaman ise herkes başka kurumu sorumlu tutuyor. “Mutlak Koruma Alanı” içerisinde yer alan çiftliği denetlemekten sorumlu kurumlardan olan ıSKı’nin Havza Koruma şube Müdürü Ali Çolak, çiftlikte kesilen hayvanların kanlarının ve atıklarının doğrudan Domuz Deresi aracılığı ile Sazlıdere Barajı’na karıştığını söyleyerek “Mutlaka kapatılmalı” diyor. Çolak, kurum olarak kapatma yetkilerinin olmadığını, ilgili kurumları defalarca uyardıklarını söylüyor. Çiftliğin bulunduğu bölgeden sorumlu Gaziosmanpaşa Belediyesi yetkilileri ise “Bizim haberimiz yok” diyor. Belediye konu ile ilgili başvurularımıza “Bizde herhangi bir talep yok. Kayıtlarımızda böyle bir çiftlik gözükmüyor” şeklinde cevap veriyor. Oysa çiftlik sahipleri 1990 yılında aldıklarını iddia ettikleri bir izni gösteriyorlar. ımalathane ve kesimhanelerden sorumlu olan Tarım Bakanlığı’nın yetkilileri ise “Bizim kayıtlarımıza göre ıstanbul’da domuz kesimhanesi yok” diyorlar. Tarım ıl Müdürü Ahmet Kavak “ıstanbul’da ruhsatlı domuz kesim imalathanesi yok, hiçbir kurumun da domuz kesme yetkisi yok” diyor. Ruhsat yok ancak fiilen kesimler devam ediyor. Ruhsatsız yerleri denetleyecek ekipler de yok. 1995 yılından bu yana gıda denetimleri yerel yönetimlerden alınarak Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Kesimhane denetleme yetkisi ise Tarım Bakanlığı’nda. Fakat 10 milyon insanın yaşadığı ıstanbul’un Avrupa Yakası’nda ilgili bakanlığın sadece 14 elemanı var. Yani her görevliye yaklaşık 1 milyon kişi düşüyor. ımalathaneleri çevre açısından denetlemekle yükümlü Çevre Sağlık ıl Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol şubesi Müdürü ırfan Yılmaz ise bürokrasiden şikayetçi. Hiçbir kurumun tek başına kapatma yetkisi yok diyen Yılmaz, “Etler, lisansı olmayan mezbahalarda kesiliyor ve kayıt dışı olarak satılıyor. ıtiraf etmek gerekirse nerede ne kadar satıldığını bilmiyoruz. Etler başka etlerle karıştırılıp piyasaya sürülüyor ve maalesef bizim bu aşamada bu etlerin ne eti olduğunu tespit etme şansımız yok” diye konuşuyor. Fomar Çiftliği ile ilgili tüm kurumlar sorumluluğu başka kurumların üzerine atıyor fakat ortada çok çarpıcı gerçekler var. Sadece bu çiftlikte 5 bin domuz var. Her domuz yılda iki kez doğurabiliyor. Doğan her domuz bir yılda doğurma çağına geliyor ve yılda iki kez ve her batında 15—20 tane doğurabiliyor. Her domuz da ortalama 80—100 kiloya ulaştığı zaman kesiliyor. Kaba bir hesapla sadece bu çiftlikten yılda yaklaşık 1 milyon ton et çıkıyor. Bu etlerin hangi kanalla, nerelere satıldığı meçhul. Diğer çiftlikler de göz önüne alındığında Türkiye’de yaklaşık 3 milyon ton domuz etinin piyasaya değişik yollarla sürüldüğü ortaya çıkıyor. Türkiye’deki toplam kırmızı et tüketiminin de 6 milyon ton olduğu göz önüne alınırsa tablonun vahameti daha da netleşiyor. Kilosu 1 ile 3.5 milyon lira arasında satılan bu domuz etlerinin ağırlıklı olarak kıyma, sucuk, salam ve sosis olarak satıldığı dile getiriliyor. Çiftlik çalışanlarından ısmail Türk’ün verdiği bilgiye göre kesilen etler toplu olarak büyük otellere, yemek fabrikalarına kıyma ve sosis gibi ürünler olarak satılıyor.
Bu ve benzeri çiftliklerden resmi olarak iki firma domuz satın alıyor: Çerkezo ve şütte. Çerkezo, aldıkları domuzları Çerkezo Salam Sosisleri olarak piyasaya sürerken, Ayazağa’daki şütte firması da salam, sosis ve jambonlarını markasıyla satıyor. Ancak bilinen bu firmalar ürünleri çeşitli zamanlarda farklı isimlerde piyasaya sürüyor. Daha önce şütte olarak piyasaya sürülen domuz mamulleri son dönemde Piggy adıyla satılıyor. Bu firmalar özellikle büyük alışveriş merkezlerinde ayrı bir stand açıyorlar. Ancak küçük şarküterilerde karışık olarak duruyor ve birçok tüketici farkına varmadan domuz ürünlerini satın alabiliyor. Domuz hammaddeli salam ve sosislerin kesiminin yapılıp piyasa sürüldüğü bir başka yer de Dolapdere’deki ıdeal Salam Sosis imalathanesi. Katmerli Sokak 8 numaradaki imalathanede domuz kesimi yapılıyor ve reyonlarda dana eti olarak satışa sunuluyor.
Test sonuçları: yüzde 60’ı “standart dışı”
Domuzların kesimi ve satışı kayıt dışı yapıldığı için ne kadar etin piyasaya sürüldüğünü, dolayısıyla hangi mamulde nelerin olduğunu bilemiyoruz. Bu noktada piyasaya sürülmüş etlerin denetimi önem arz ediyor. Fakat denetim konusunda olduğu gibi testler konusunda da skandallar var. Piyasaya sürülen mamullerin rutin kontrollerini Tarım Bakanlığı, Sağlık ıl Müdürlüğü ve Hıfzısıhha laboratuarı yapmakla sorumlu. Tarım Bakanlığı ve Sağlık ıl Müdürlüğü’nün elemanları ve teknik imkanları yeterli değil. Belediyeye ait Hıfzısıhha ise daha donanımlı ama o laboratuar da üç yıldır tadilatta olduğu için yüzde on kapasiteyle çalışıyor. Halk sağlığı gibi bir konuda neden ‘ödenek yokluğu’ bahanesi üretilir sorusunun cevabı da domuz çiftliğinde kimin sorumlu olduğu sorusu gibi ortada kalıyor. Hıfzısıhha Müdürü Muhsin Öztürk Türkiye’de denetimlerin 1995 yılından bu yana tam bir karmaşa şeklinde olduğunu söyleyerek “Denetimde yetki ve sorumluluk karmaşası yaşanıyor. Sinekler bile aslında söz konusu çiftliğin kapatılması için yeterli ancak hiçbir kurum elini taşın altına sokmuyor. Bizim testlerimizde numunelerin yüzde 60’ı bozuk çıktı. Türkiye’deki gıda ithalatının yüzde 83’ü ıstanbul’da yapılıyor. Ama biz kanunen sadece gelen numuneleri test edebiliyoruz” diyor. Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü yetkilileri ise test edilen kıyma ve etlerde sığır etine at ve domuz eti karıştırıldığını, sucuk numunelerindeyse sığır eti yanında domuz eti de bulunduğunu açıkladı.
Sonuç: Domuz konusunda herkes topu başkasına atıyor. Bu noktada tüketicinin yapması gereken şeyi Çevre Sağlık ıl Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol şubesi Müdürü ırfan Yılmaz özetliyor; “Açıktan et ürünü almasınlar, bilmedikleri markaları tercih etmesinler ve mutlaka pişirerek yesinler. Mesela kilosu bir milyona et, salam, sosis almasınlar. Piyasadaki etleri denetlemek mümkün olmuyor.” Kısacası ne yediğinize dikkat edin.


ıSTANBUL VETERıNER HEKıMLER ODASI BAşKANI PROF.DR. TAHSıN YEşıLDERE
KESıLEN ETLERıN YÜZDE 70’ı ıMHA EDıLME
Türkiye’de tam bir gıda terörü yaşanıyor. En büyük sorun da devletin sorumsuzluğundan kaynaklanıyor. Denetim mekanizması hiç işlemiyor. Rant için insanımızın sağlığı feda ediliyor. 7–8 yıldır denetim yapılmıyor. Yasalar yetkinin kimde olduğu konusunda netlik taşımıyor. Denetim yerel yönetimlerden alınıp Sağlık Bakanlığı’na verildi. Bakanlığın yeterli personeli yok, olanlar da eğitimli değil. Halk sağlığı bölümleri hayvan hastalığı konularında bilgi sahibi değil. Çiftliklerden son tüketiciye kadar her aşamada veteriner hekimlerin denetimi şart. Oysa ıstanbul’daki et kesiminin yüzde 60’ı kontrolsüz. Ruhsatlı mezbaha oranı sadece yüzde 30. Yani kesilen etlerin yüzde 70’i imha edilmeli. Türkiye’de semt pazarları ile ilgili herhangi bir denetim yok. Denetimlerimiz sonunda içinde hiç et çıkmayan sucuklara bile rastlıyoruz ki bunların arasında çöpe atılması gereken parçalar bile var.

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

4

15.11.2004, 11:27

YAPMABE BUNE BICIM VAHSET, yaw bu gercekten dogruysa
AKP nin cani cehenneme. birdaha türkiyeye gidince heryerden et yemiycem.Allah belanizi versin
Foruma 2 ayrı isim altında üye olup, iki ayrı isim altında mesaj yazdığı için üyeliği iptal edilmiştir.
Bakınız: Forum Kuralları, madde 4.2.14

(Webmaster)

nurunözü1

Profesyonel

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

5

17.11.2004, 16:45

Selamun aleyküm
Tarik bin Ziyad kardeş sabırediniz :!: :!: :!:
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

6

27.11.2004, 07:05

nurunözü neye sabredecegim Kiyametemi?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir