Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

23.11.2009, 08:43

En dehşetli vahşetlere şu medeniyet fetva veriyor + RESMî İDEOLOJİ, DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL

RESMî İDEOLOJİ, DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL



Doç. Dr. Bilal Sambur: “Devletin tek parti ideolojisini resmî
ideoloji olarak benimsemesi ve dinî hayatın devlet tekelinde olması,
sahici anlamda din özgürlüğünü imkânsız kılıyor. Türkiye'deki laiklikle
devletin değil, toplumun laikleştirilmesi isteniyor. Resmî laiklik
anlayışı, dini ötekileştirme üstüne kendisini temellendiriyor. Devlet,
toplum mühendisi olma arzusundan vazgeçmeli.”

DEVLET, KURBAN DERİSİNİ GASP EDEMEZ

“Kılık-kıyafet yasağı, çoğunluğun yaşadığı en büyük hak
mahrumiyetidir. Kurban etinin nasıl dağıtılacağına ve derisinin nasıl
kullanılacağına karar verme yetkisi, sadece kurban sahibine aittir.
Devletin bir kurum adına derileri toplaması din özgürlüğü ihlâli olduğu
gibi, aynı zamanda mülkiyet hakkının gasbı anlamına gelir.”

H. Hüseyin Kemal’in röportajını okumak için tıklayın.




http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/23/guncel/h1.htm
23.11.2009
*****************************************************************************************************

Âyet-i Kerime Meâli


Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?
Sizden kim bunu yaparsa, onun cezası dünya hayatında bir rezilliktir.
Kıyamet gününde de onlar azabın en şiddetlisine sürülürler.

Bakara Sûresi: 85





23.11.2009










En dehşetli vahşetlere şu medeniyet fetva veriyor

“Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi,
6:164) İşte siyaset-i şahsiye, cemaatiye, milliyeye dair en âdil bir
düstur-u Kur’ânî.

“Gerçekten insan çok zâlim, çok câhildir.” (Ahzâb Sûresi,
33:72.) İşte mâhiyet-i insaniyede dehşetli kabiliyet-i zulüm. Sırrı
şudur:

Beşerde, hayvanın aksine olarak, kuvâ ve müyul fıtraten tahdit edilmemiş. Meyl-i zulüm, hubb-u nefis dehşetli meydan alıyor.

Evet, ene ve enaniyetin eşkâl-i habîsesi olan hodgâmlık,
hodbinlik, hodendişlik, gurur ve inat o meyle inzimam etse, öyle
ekberü’l-kebâiri icad eder ki, daha beşer ona isim bulmamış. Cehennemin
lüzumuna delil olduğu gibi, cezası da yalnız Cehennem olabilir.

Evvelâ: Şahıs itibarıyla, bir şahıs çok evsafa câmîdir. Onların
içinde bir sıfat, adâveti celb etse, birinci âyetteki kanun-u İlâhî
iktiza eder ki, adavet o sıfata inhisar etsin, mecma-i evsâf-ı masume
olan şahsına yalnız acısın ve tecavüz etmesin.

Halbuki o zalûm-u cehûl, tabiat-ı zâlimaneyle, bir câni sıfat
için, o evsaf-ı mâsumenin hakkına da tecavüz edip, mevsufa da husumet,
hattâ onda da iktifa etmiyor; akrabasına da, hattâ meslektaşına da
zulmünü teşmil eder. Birşeyin müteaddit esbabı olduğundan; olabilir, o
câni sıfat da kalbin fesadından değil, belki hariç bir sebebin
neticesidir. O halde sıfat caniye değil, kâfire de olsa, o zat câni
olamaz.

Cemaat itibarıyla görüyoruz ki, bir şahs-ı muhteris, bir
intikamla veya muntakim bir muhalefetle, arzuyu tazammun eden bir
fikirle demiş ki, “İslâm parçalanacak veyahut hilâfet mahvolacak.” Sırf
o meş’um sözünü doğru göstermek, gururiyetini, enaniyetini, tatmin
etmek için, İslâmın perişaniyetini—el’iyazübillah—uhuvvet-i İslâmiyenin
boğulmasını arzu eder. Hasmın zulm-ü kâfiranesini, hayale gelemez
cerbezeli tevillerle adalet suretinde göstermek ister.

Medeniyet-i hazıra itibarıyla görüyoruz ki, şu medeniyet-i
meş’ume öyle gaddar bir düstur-u zulüm beşerin eline vermiş ki, bütün
mehasin-i medeniyeti sıfıra indiriyor. Melâike-i kiramın, “Yeryüzünde
fesat çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksın?” (Bakara Sûresi,
2:30.) (âyetin)’deki endişelerinin sırrını gösteriyor.

İşte, bir köyde bir hain bulunsa, o köyü mâsumeleriyle imhâ
etmek veya bir cemaatte bir âsi bulunsa, o cemaati çoluk çocuğuyla ifnâ
etmek veya Ayasofya gibi milyarlara değer mukaddes bir binaya, kanun-u
zâlimanesine serfurû etmeyen birisi tahassun etse, o binayı harap etmek
gibi, en dehşetli vahşetlere şu medeniyet fetva veriyor.

Acaba, bir adam, kardeşinin günahıyla hak nazarında mes’ul
olmadığı halde, nasıl oluyor ki, bir karyenin veya bir cemaatin
binlerle mâsumları, hiçbir zaman fena tabiatlı ihtilâlciden hâli
kalmayan bir şehirde veya bir mahallede bulunan bir serkeş adamın
isyanıyla, hiç münasebet olmadığı halde, o mâsumlar mes’ul, belki ifnâ
ediliyor?

Sünûhat, s. 39-42, (yeni tanzim, s. 94-101)

http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/23/lahika/default.htm

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

2

26.11.2009, 16:24

Kemalizm, İslam'ı bu ülkeden silmek için kuruldu. Dinden elini çekmez!

Bu konuyu değerlendir