Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

16.11.2009, 08:56

Hukuk Adına ibretle Seyrediyoruz

HUKUK ADINA İBRETLE SEYREDİYORUZ



Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, ''irtica
belgesi”nde ıslak imzası bulunduğu öne sürülen Dursun Çiçek'in serbest
bırakılmasına, ''Delillerin yok edilme gayretine, tanıklar üzerinde
baskı yapılmasına, isnad edilen suçun mahiyetine rağmen, mahkemenin
verdiği tutuklama kararının ikinci kez ivedilikle kaldırılmasını hukuk
adına ibretle seyrediyoruz ve gelecek nesillere şikâyet ediyoruz'' diye
tepki gösterdi.

YARGI ÜZERİNDEKİ ASKER GÖLGESİ

Çiçek'in serbest bırakılmasını protesto etmek için düzenlenen
eylemde konuşan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya da tahliye kararı ile
yargı üzerindeki asker gölgesinin tescillendiğini ifade etti. Kaya
“Sorunun temelinde, merkezinde Genelkurmay’ın olduğu militarist
yapılanma var. Bu yapılanma ile hesaplaşmadan ne hukuk, ne temel hak ve
özgürlükler teminat altına alınabilir” dedi.

Çiçek serbest, hukuk tutuklu!

Özgür-Der ve Mazlumder, Albay Çiçek’in skandal bir kararla
serbest bırakılmasını protesto amacıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi
önünde bir protesto eylemi yaptı. Darbe belgesinin orijinalin ele
geçirilmiş olması dahi yargı kurumları tarafından suçun sübutuna
yeterli görülmemiş oldu. Darbe örgütlenmesinin mensubu Albay Çiçek’in
ikametinin belli olması ve zanlının memuriyeti bahane edilerek
salıverilmesini protesto eden Özgür-Der ve Mazlumder üyeleri
“Genelkurmay Yargıdan Elini Çek!” ve “Cuntaya Hayır, Darbeciler
Yargılansın!” pankartı açtılar.

Protesto eyleminde ilk sözü alan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya,
Albay Çiçek’e ilişkin serbest bırakma kararı ile yargı üzerindeki asker
gölgesinin tescillendiğini ifade etti. Kaya, halka ve siyasete karşı
örgütlenmiş bir cunta yapılanmasına mensup olanların hangi durumda
tutuklu kalması gerektiğine dair yargının sürekli darbeciler lehine
esnediğine dikkat çekti. İlk tutukluluk haline belgenin orijinali yok
denilerek itiraz edildiğini hatırlatan Kaya, ikinci tutukluluk haline
ise sabit ikameti var denilerek itiraz edildiğini ve bu itirazların
Çiçek’in serbest kalması için yeterli sayılmasına dikkat çekti. Kaya,
“Sorunun temelinde merkezinde Genelkurmay’ın olduğu militarist
yapılanma var. Bu yapılanma ile hesaplaşmadan ne hukuk ne temel hak ve
özgürlükler teminat altına alınabilir” diye konuştu.

SARIYAŞAR: TSK, MİLLÎ SAVUNMA

BAKANLIĞINA BAĞLANMALI

Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar ise “Başbakan
gecikmeksizin Org. İlker Başbuğ’u ve darbe örgütlenmesine karışan bütün
subayları görevden almalıdır. TSK, Millî Savunma Bakanlığı’na
bağlanmalı ve iç güvenlikten tamamen el çektirilmelidir. Namlusunu
halka çevirmiş bir ordu hiçbir gerekçe ile meşrû görülemez.” dedi.

İLKAV BAŞKANI MEHMET PAMAK: CUNTACILAR GÖREVDEN ALINMALI

İLKAV Genel Başkanı Mehmet Pamak ise özetle şunları ifade etti:
“Sorunun merkezi olarak Türkiye’de darbeci zihniyetleri yetiştiren
eğitim anlayışı ve yasal düzenlemeler var. Bu darbe fideliği kesinlikle
tasfiye edilmelidir. Ordu yeniden yapılandırılmalı, iç güvenlikten
tamamen çekilmeli, cunta yapılanmasına karışan tüm subaylara derhal
görevden el çektirilmelidir. Askerî bürokrasinin halka tahakküm etme
yolları tamamen kapatılmalı ki adalet, güvenlik ve huzur temin
edilebilsin. Ordu mensupları rehabilitasyona tabi tutularak darbeci
saplantılarından kurtarılmalıdır.” Protesto eylemine katılan topluluk
tarafından “Genelkurmay Yargıdan Elini Çek”, “Ergenekon Çetesi
Dağıtılsın Militarizm Bataklığı Kurutulsun” sloganları atıldı.




http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/16/guncel/h2.htm









"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

16.11.2009, 08:59


Hadis-i Şerif Meâli

Kim bir din kardeşini tövbe ettiği bir günahtan dolayı ayıplarsa, aynısını işlemedikçe ölmez.

Câmiü's-Sağîr, No: 8869





16.11.2009










Askerin siyasete müdahalesi, müthiş zararları netice vermiştir

Asâkire Hitap

(Dinî Ceride, numara 110, 30 Nisan 1909)

Ey asâkir-i muvahhidîn! Fahr-i Âlemin (aleyhissalâtü vesselâm)
fermanını size tebliğ ediyorum ki, şeriat dairesinde ulülemre itaat
farzdır. Ulülemriniz ve üstadlarınız, zabitlerinizdir. Askerlik ocağı
cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Çarkların biri intizam ve
itaatte serkeşlik etmekle, bütün fabrika hercümerc olur.

Sizin o muntazam ve kuvvetli fabrika-i askeriyeniz, otuz milyon
Osmanlı ve üç yüz milyon nüfus-u İslâmiyenin nokta-i istinadı ve
mâden-i istimdadıdır.

Sizin iki müthiş istibdadı kansız ve def’aten öldürmeniz
harikulâde olduğundan ve şeriat-ı garrânın iki mu'cize-i garrâsını
izhar ettiğinizden, zaifü’l-akide olanlara hamiyet-i İslâmiyenin
kuvvetini ve şeriatın kudsiyetini iki bürhan ile izhar eylediniz. Bu
iki inkılâbın pahasına binler şehit verseydik, ucuz sayacaktık. Lâkin
itaatinizden binde bir cüz’ü feda olunsa, bize pek çok pahalı düşer.
Zira itaatinizin tenakusu, ukde-i hayatiye veya hararet-i gariziyenin
tenakusu gibi, mevti intâc eder.

Tarih-i âlem serâpâ şehadet ediyor ki, asker neferatının
siyasete müdahaleleri devletçe ve milletçe müthiş zararları intaç
etmiştir. Elbette hamiyet-i İslâmiyeniz böyle sizi uhdenizde olan
hayat-ı İslâmiyeye zarar verecek noktalardan men edecektir. Siyaset
düşünenler, sizin kuvve-i müfekkireniz hükmünde olan zabitleriniz ve
ulülemirlerinizdir.

Bazen zarar zannettiğiniz şey, siyaseten büyük zararı def
ettiği için ayn-ı maslahat olduğundan, zabitleriniz tecrübeleri
hasebiyle görüyor ve size emir veriyor. Sizde de tereddüt câiz
değildir. Ef’âl-i hususiye-i nâmeşrua, san’attaki meharet ve hazakate
münafi değildir ve san’atı menfur etmez. Nasıl ki bir tabib-i hâzık ve
bir mühendis-i mâhirin nâmeşrû harekâtı için, onların tıp ve
hendeselerinden mani-i istifade olamaz. Kezalik, fenn-i harpte
tecrübeli ve o san’atta mahir ve hamiyet-i İslâmiye ile
münevverü’l-fikir zabitlerinizin bazılarının cüz’î nâmeşrû harekâtı
için itaatinize halel vermeyiniz. Zira fenn-i harp mühim bir san’attır.
Hem de sizin kıyamınız, şeriat-ı garrâ, yed-i beyzâ-i Mûsâ gibi, sâir
sebeb-i tefrika ve teşettüt-ü efkâr olan cemiyetleri bel’ etti.
Sahirleri de secdeye mecbur eyledi. Harekâtınız bu inkılâbda ilâç
gibiydi ki, fazla olsa zehre münkalib olur. Ve hayat-ı İslâmiyeyi fena
bir hastalığa hedef eder. Hem de himmetinizle bizdeki istibdat şimdilik
mahvoldu. Lâkin, terakkiler için Avrupa’nın istibdâd-ı mânevisi
altındayız. Nihayet derecede ihtiyat ve itidal lâzımdır.

Yaşasın şeriat-ı garrâ! Yaşasın askerler!

Hutbe-i Şamiye, s. 114

LÜGATÇE:

asâkir-i muvahhidîn: Allah’ın birliğine inanmış askerler.
Fahr-i Âlemin: Âlemlerin övüncü, âlemlerin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m.).
ulülemr: İdare edenler.
cesîm: İri, büyük.
hercümerc: Karmakarışık olma.
fabrika-i askeriye: Asker fabrikası.
nüfus-u İslâmiye: Müslüman nüfus.
nokta-i istinad: Dayanak noktası.
mâden-i istimdad: Yardım kaynağı.
şeriat-ı garrâ: Parlak şeriat.
mu'cize-i garrâ: Parlak mu'cize.
zaifü’l-akide: İnanç zayıflığı.
hamiyet-i İslâmiye: İslâmı koruma, Müslümanlara sahip çıkma ve müdafaa etme gayreti.
bürhan: Delil.
tenakus: Eksilme, noksanlaşma.
ukde-i hayatiye: Hayat düğümü.
hararet-i gariziye: Duyguların kuvvetli olması hali, ateşlilik.
mevt: Ölüm.
intaç: Netice verme.
uhde: Bir işi üzerine alma, söz verme.
kuvve-i müfekkire: Düşünme duygusu.
zabit: Subay, askerî kumanda eden rütbeli asker.
ayn-ı maslahat: Faydanın ta kendisi.
ef’âl-i hususiye-i nâmeşrua: Meşrû olmayan hususî fiiller.
hazakat: Üstatlık, ustalık.
münafi: Zıt, ters, aykırı.
menfur: Nefret edilen.
tabib-i hâzık: İşinin uzmanı olan, maharetli doktor.
mani-i istifade: İstifadeye engel.
münevverü’l-fikir: Aydın fikirli.
yed-i beyzâ-i Mûsâ: Hz. Mûsâ’nın beyaz ve parlak eli.
sebeb-i tefrika: Ayrılık sebebi.
teşettüt-ü efkâr: Fikir dağınıklığı, fikir ayrılığı.
bel’: Ortadan kaldırma.
sahir: Sihir yapan.
münkalib: İnkilâb etmiş, dönüşmüş.





16.11.2009


http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/16/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir