Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

13.08.2009, 16:55

Said Nursî'den niye söz edilmiyor?



Hükümetin “Kardeşlik ve huzur projesi” adını koyduğu “açılım”da Yunus Emre, Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Fuzulî, Ahmed Hânî, Neşet Ertaş ve Şivan Perver'den söz edilirken, yaşanan sorunlara en gerçekçi teşhisleri koyup en köklü ve kalıcı çözümleri göstermiş olan Bediüzzaman Said Nursî'nin hiç telâffuz edilmemesi yadırganıyor ve eleştiriliyor.
ZAMANINDA ONA KULAK VERİLSEYDİ
Bediüzzaman'ın yüz yıl önce dile getirdiği ve geçen zaman içinde isabeti defalarca doğrulanıp teyid edilen fikirlerin bugün de geçerliliğini ve güncelliğini koruduğuna dikkat çekilirken, yaşanan acılarda, vaktiyle ona kulak verilmemesinin çok büyük payı olduğu hatırlatılarak, aynı tavrın şimdi de sürdürülmesi halinde yine sağlıklı ve kalıcı bir çözüme ulaşılamayacağı vurgulanıyor.
Türk-Kürt kardeşliğini teminde İslâm Üniversitesi
Altmış beş sene evvel bir vali bana bir gazete okudu. Bir dinsiz müstemlekât nâzırı Kur’ân’ı elinde tutup konferans vermiş. Demiş ki: “Bu İslâmların elinde kaldıkça, biz onlara hakikî hâkim olamayız, tahakkümümüz altında tutamayız. Ya Kur’ân’ı sukut ettirmeliyiz veyahut Müslümanları ondan soğutmalıyız.”
İşte bu iki fikirle, dehşetli ifsat komitesi bu biçare fedakâr, mâsum, hamiyetkâr millete zarar vermeye çalışmışlar. Ben de, altmış beş sene evvel bu cereyana karşı, Kur’ân-ı Hakîm’den istimdat eyledim. Hakikate karşı kısa bir yol ve bir de pek büyük bir “Dârülfünun-u İslâmiye” tasavvuru ile, altmış beş senedir, âhiretimizi kurtarmak ve onun bir faydası olarak hayat-ı dünyevîyemizi de istibdad-ı mutlaktan ve dalâletin helâketinden kurtarmaya ve akvam-ı İslâmiyenin mâbeynindeki uhuvvetini inkişaf ettirmeye iki vesileyi bulduk.
Birinci vesilesi: Risâle-i Nur’dur ki, uhuvvet-i imaniyenin inkişafına kuvvet-i iman ile hizmet ettiğine kat’î delil, emsalsiz bir mazlumiyet ve âcizlik hâletinde telif edilmesi ve şimdi âlem-i İslâmın ekseri yerlerinde ve Avrupa ve Amerika’ya da tesirini göstermesi ve ihtilâlcilere ve dinsiz felsefeye ve otuz seneden beri dehşetli bir surette maddiyun ve tabiiyun gibi dinsizlik fikrine karşı galebe çalması ve hiçbir mahkeme ve ehl-i vukuf dahi onları cerh edememesidir. İnşaallah bir zaman da, sizin gibi uhuvvet-i İslâmiyenin anahtarını bulan zatlar, bu mu'cize-i Kur’âniyenin cilvesini âlem-i İslâma işittireceksiniz.
İkinci vesilesi: Altmış beş sene evvel Câmiü’l-Ezhere gitmek istiyordum. Âlem-i İslâmın medresesidir diye, ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kısmet olmadı. Cenâb-ı Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki:
Câmiü’l-Ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm üniversitesi Asya’da lâzımdır. Tâ ki İslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfî ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile “Mü’minler kardeştirler” (Hucurât Sûresi, 49:10.) Kur’ân’ın bir kanun-u esasîsinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikiyle tam musalâha etsin. Ve Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye, vilâyât-ı şarkiyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında, Medresetü’z-Zehra mânâsında, Câmiü’l-Ezher üslûbunda bir darülfünun, hem mektep, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beş senedir Risâle-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım.
Emirdağ Lâhikası, s. 437, (yeni tanzim, s. 841)
Bediuzzaman Said Nursi
13.08.2009

2

13.08.2009, 17:05

Siyasal İslamcıların hiç bir zaman Bediüzzamanı dinlemek gibi bir dertleri olmadı ki.
Olamazda zaten..
Bediüzzamanı dinleseydiler eğer iktidara hiç bir zaman gelmeye çalışmaz ve beceriksizce yıllardır işgal ettikleri mevkileri o makamlara layık ve ehil olan Demokratlara bırakırlardı..Ama onlarda nerde o feraset ve basiret...
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

3

13.08.2009, 17:07

Olur mu abla, namazsız adamlara mı bırakacaklar memleketi...

4

13.08.2009, 17:18

Olur mu abla, namazsız adamlara mı bırakacaklar memleketi...
Namaz kılıp milletin feleğini şaşırtan adamları başımda görmektense, Üstadımın dediği gibi işinin ehli haço ve berham gibi adamları tercih ederim her zaman..
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

5

13.08.2009, 17:24

Ama millet öyle düşünmüyo demek ki?

6

13.08.2009, 17:32

Ama millet öyle düşünmüyo demek ki?
Nev-i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir ki, hakîkate nüfûz etsin ve hakîkati hakîkat tanıyıp kabul etsin.
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

7

13.08.2009, 17:34

E o zaman hep yanlış adamlar mı yönetecek bizi?

8

13.08.2009, 17:40

E o zaman hep yanlış adamlar mı yönetecek bizi?
Mertebece birbirine yakın olanlar birbirinin makamlarını taklit edebilirler, muvakkaten insanları iğfal ederler; fakat daimi iğfal edemezler.
Çünkü, ehl-i dikkat nazarında, alâ külli hal, etvar ve ahvâli içindeki tasannuatlar ve tekellüfatlar sahtekârlığını gösterecek, hilesi devam etmeyecek.
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

9

13.08.2009, 17:41

Sonuç?

10

13.08.2009, 17:46

Sonuçmu inşaallah bilinçli demokratlar artarsa sonuç iyi olcak

11

13.08.2009, 17:50

Sonuç?
İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer'iyeye vesile olacaklar.
Rahmet-i İlahiyeden Ümitvarız...



Not:Gizliliğinizin bir mucib-i hikmetimi var genç kardeş..
:)
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

12

13.08.2009, 17:51

Göz önünde olmama imkanım varsa her zaman bu imkanı kullanıyorum ablacım...

13

17.08.2009, 08:36

Said Nursi'den niye söz edilmiyor ?

''Kürt Açılımı'' adı altında yürütülen bir projede Said Nursi olmayacaksa , Allah aşkına kim olacak. O bölgede yetişmiş , o bölge için çırpınmış , bir ömür boyu o yöre insanının dertleriyle dertlenmiş , bu konuda eserler te'lif eylemiş , kıyamet asrının söz sahibi bir alimin sözü dinlenmiyecekse ; bu hükümetin çabası boşunadır. Yaşar kemal'den bahsedeceksin Bediüzzaman'dan bahsetmiyeceksin....Bilmem hangi yazardan , çizerden bahsedeceksin Bediüzzamandan bahsetmiyeceksin..Hatta Bitlis'te konuşacaksın Bediüzzaman'ı es geçeceksin. Bediüzzaman'ın ismini ağzına almak yürek ister yürek..! Bunlarmı merkez sağ.??? Bunlar mı demokrat..??? Heyhaaaat...

Sekiz yıllık süre içerisinde hangisinin ağzından bi kere olsun Bediüzzaman kelimesini işittik.? Beğenmedikleri, yerden yere vurdukları demokratlar baştayken , her vesileyle Bediüzzaman'ın ismi en yetkili ağızlardan zikredilirdi.

BEDİÜZZAMAN'IN DOĞUYLA İLGİLİ PROJELERİNE KULAK TIKAYANLAR , HAVANDA SU DÖĞÜYORLAR...! ALLAH BUNLARA BASİRET VERSİN.

14

17.08.2009, 09:22

Amin abicim, Allah razı olsun.

Bu konuyu değerlendir