Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

15.02.2009, 11:09

Amerikalılar adına İslam ve Müslümanlardan özür diliyorum

“Amerikalılar adına ıslam ve Müslümanlardan özür diliyorum”


Bir önceki yazımı bitirirken dindar Hıristiyan bir gencin Risâle-i Nur dersine olan ilgisinden bahsetmiş ve dersimizde yaşadıklarımızı aktaracağımı belirtmiştim.

Bunları aktarmadan önce David’e neden dindar bir Hıristiyan diye hitap ettiğimi söylemeliyim.

Nurlardan istifade etme gayretinde olan bütün bahtiyarların malûmudur ki; “Dindar Hıristiyan” tâbiri Risâle-i Nur Külliyatının—dindar ruhaniler ve hakikî dindar ruhaniler de dahil olmak üzere—altı yerinde geçmektedir. “Hıristiyanın dindar ruhânileri” sözünün Yirminci Lem’a olan ıhlâs Risâlesinde de geçmesi çok dikkatimi çeken bir noktadır.

Benim için ölçü olabilecek bir gözlem oldu David’le tanışmamız… Dindar Hıristiyan kavramının içini doldurmak için şüphesiz ki böyle gözlemlere ihtiyaç duyuyorsunuz. Acaba bir Hıristiyan nasıl dindar olabilir veya neleri yaparsa dindar diye tarif edilir sorularının cevabı, aradığınıza karşılık gelmeyebilir.

Taassup ve buna benzer başka bir çok halin getirdiği dindarlık, “başka” veya “farklı” bir şeyle buluşmayı engelleyen önemli faktörlerden çünkü… Çok eskilere dayanan tortuların üzerine modern zamanların insafsız propagandaları da eklenince, dindar diye tarif edebileceğimiz Hıristiyanların bu yalan propagandalara büyük bir hevesle sarıldığını ve ıslâm hakkında saçmaladıklarını zaman zaman görebiliyoruz. Burada zikredeceğim şey benim şahsî bir ölçüm, fakat bu menfî durumu gözlemlediğim zaman tesbitimi şöyle yapıyorum: Bu bir Hıristiyan din görevlisi ama “dindar Hıristiyan” değil…

Medar-ı münakaşa noktaları muvakkaten görmezden gelmek olan ölçümüzün işletilebileceği bir meclis oluşmuşsa, işte orada taassubun ötesinde bir dindarlıktan bahsedilebilir. Hayata, Hayatı Veren’in koyduğu ölçülerle bakmaya çalışan ve bu mânâda eline geçen (akılları iknâ eden) her hakikate kıymet veren bir anlayış—muhatabımız Hıristiyan olduğunda—dindar bir Hıristiyandır denilebilir.

Bu düşünceler, başkasının dindarlığını sorgulama mânâsında değil de, kitabî bir kavramı hayatın içinde anlama çabası olarak değerlendirilebilir.

ışte David`i ‘dindar bir Hıristiyan’ olarak tavsif etmem, bu düşüncelerin sonucudur.

***

Yirmi Üçüncü Söz’ün Birinci Mebhasının Birinci Noktası’nı David okuyor, biz de takip ediyoruz.

ılk paragrafta, hakikatlerin bir formül gibi verilmesi ve devamında temsil ile beyan edilmesi, okuma ve anlama gayretini tahrik eder bir mahiyette… Esmâ-i ılâhî, San’at-ı Rabbânî, Sani-i Zülcelâl gibi kavramlar çok dikkat çekiyor ve üzerinde durulması isteniyor.

“ınsanların san’atları içinde, nasıl ki maddenin kıymeti ile san’atın kıymeti ayrıdır…” diye başlayan temsilin daha ilk başlarında David, temsilin sonunda ulaşılacak olan hakikati sezmiş olmalı ki hayretini bildiren kelimeler zikrediyor. “ışte insan, Cenâb-ı Hakk’ın böyle antika bir san’atıdır” cümlesi hakikati şimşek gibi parlatıyor, dikkati gelecek olan hakikatlerin üzerine topluyor.

ımanın bir intisap olması, küfrün bu intisâbı kesmesi hakikatleri üzerinde uzun uzun duruluyor. David ve arkadaşı T-Jay’ın inançsızlık felâketi konusunda söyleyecek çok şeylerinin olduğunu işitmek hakikaten ümidimizi kuvvetlendiriyor. ınsanoğlu olarak düşürüldüğümüz /düştüğümüz durumların “dindar Hıristiyan” gençler tarafından da teessüfle izlendiğini, çareler arandığını bir kere daha müşahede ediyoruz.

ınsaniyeti tefessüh ettiren binlerce şeylerin vicdan sahiplerini iyice daraltması ve çıkış yolu arayışının kuvvetlenmesi, ıslâmiyetteki günde beş vakit namaz, oruç, zekât gibi ibadetler ve alkol ve zina yasağı gibi yasakların “harika”larla takdir edilmesine yol açıyor.

Ramazan ayında beraber oruç tutma ve o hâli yaşama isteği “fıtrat dini ıslâm” hakikatini hatırlatıyor.

Birinci Nokta’nın son cümlesini de okuduktan sonra David, kapanış cümlesini zikrediyor: “Arkadaşlar ben, ıslâm ve siz Müslümanlardan bütün Amerikalılar adına özür diliyorum.”

Birbirimize tebessüm ederek bakıyoruz. Müşterisini her hâliyle memnun eden bu eserler, iftihar kaynağımız… Çünkü biz de bu eserler vesilesiyle bir kıymet ifade ediyoruz. Bu gerçekten böyle.

Çayları yudumlayıp, bir sonraki dersimizde görüşmek ümidiyle ayrılıyoruz.

SAıD HAFIZOğLU

15.02.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir