Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

07.02.2009, 11:31

AKP´nin İsrail ric´ati

Cevher ıLHAN

AKP’nin ısrail ric’ati…





Türkiye - ısrail ilişkileri Meclis’in de önünde. Siyasî iktidar “izin” verirse, Başbakan’ın cevaplaması istemiyle Meclis’e sunulan yazılı soru önergesinde Türkiye ile ısrail arasındaki sözleşmeler sorgulanacak…

Başbakan’ın, “Davos’ta insanlık suçu işlediğini belirttiği, Gazze’de çoğu çocuk ve kadın bindörtyüz sivili katleden ısrail yönetimiyle yapılan savunma, silâh ve istihbarat alanlarında bir dizi işbirliği, anlaşma ve ihâle ele alınacak…

Özellikle son 10 yılda “Silâhlı Kuvvetlerin modernizasyonu” için ısrail’le yaklaşık iki milyar dolarlık işbirliğine gidildiği ve özellikle son altı yılda sözkonusu “stratejik işbirliği”nin daha da derinleştirilerek devam ettiği, yerli ve ısrail’li kaynaklarca belirtiliyor.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 170 tankının modernizasyonu, insansız hava aracı sistemi, F-4 uçaklarıyla ilgili sözleşmeler, bunlardan bazıları. Hâlen yürürlükteki diğer projeler kapsamında ısrail`e ve yüklenici firmalara yüzmilyonlarca dolar ödeme yapıldığı ve en son Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın havuzlu çıkarma gemisi alımı hakkındaki ısrail firmasının teklifi incelenecek…

Zira ısrail, şimdiye kadar 632 milyon dolar bedelle 54 adet F-4’ü modernize etmiş; 687.5 milyon dolar bedelle M-60 tank modernizasyonu projesi lile 36 milyon dolara Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yüksek irtifa keşif podu (LOROP) ihalesini “kazanmış.” Ayrıca 183 milyon dolara üç sistem ınsansız Hava Aracı Heron ihâlesinin ısrailli IAI firmasına verilmiş. Bunun yanında ısrail’den 15 milyon dolara Aerostar adlı taktik insansız hava araçları alınmış. Bunun yanı sıra Türkiye’nin millî taarruz helikopteri ATAK projesinde kullanılacak füze sistemlerini de ısrail sağlayacakmış. (Barkın şık, Milliyet. 5.2.2009)


ıSRAıL’LE ıLışKıLER

SORGULANMALI…

Bundandır ki Başbakan Erdoğan ve ısrail Başbakanı Olmert karşılıklı olarak, “ciddî ilişkiler”den bahsediyor. ısrail Dışişleri Bakanı Livni ile Başbakan Yardımcısı Çiçek, Türkiye ile ısrail’in stratejik ilişkiler ve işbirliği içinde olduğunu ve bunların her halûkârda devam etmesi gerektiğini vurguluyorlar…

Yine bundandır ki Ankara ve Telaviv’den, “iki ülkenin askerî sahadaki işbirliği sağlam temellere dayanıyor” yorumu yapılıyor. Özellikle ısrail’in Türkiye’den vazgeçemeyeceği ifâde ediliyor. Uzmanlar, Türkiye ile ısrail’in bu yönüyle “savunma sanayii ve askerî işbirliği”nde bir nev'î “tek ülke” haline getirildiklerinin üzerinde duruyorlar. ıki ülkenin “stratejik işbirliği”nin bir birinden habersiz herhangi bir adım atmayacağı anlamına geldiğine dikkat çekiyorlar.

Bu bakımdan 27 Aralık’taki son Gazze saldırısı öncesi Ankara’ya 24 saatlik kısa bir “veda ziyareti”nde bulunan Olmert’in bizzat Erdoğan’ın ikrarıyla altı saatlik görüşmede Gazze saldırısını haber verip vermediği sorusu zihinleri kurcalıyor. Olmert’in “stratejik işbirliği” içinde olduğu Türkiye Başbakanı’na “haber vermemesi” skandalının sebebi soruşturuluyor…

Bütün bunların ötesinde, Resmî rakamlarla son Gazze saldırısında 460 çocuğu katleden ısrail Cumhurbaşkanı Peres’in, “Biz çocukları çok severiz, onlara gaz, elektrik, su verdik” deyip göz göre göre Erdoğan’ı “yalanlaması”na hâlâ doğru dürüst bir cevap verilemiyor. Peres’in Erdoğan’a onca saygısızlığına rağmen Başbakan’ın sadece panelde verdiği birkaç cümlelik haklı cevabıyla kalması, daha krizin ilk saatinden başlanarak ısrarla bir tek Washington Post yazarı Harputlu Ermeni asıllı Yahudi gazeteci moderatörün suçlanması garâbeti yaşanıyor.

Kamuoyu Erdoğan’ın çıkışını alkışlarken ve siyasî iktidarı destekleyen medyada ve seçim meydanlarında “Davos Fatihi” olarak karşılanırken Bakanlar Kurulu toplantısının ardından “Sayın Başbakan’ın tepkisi Sayın Peres’e değil, moderatöre idi” açıklaması yapılıyor. Hükûmetin ısrail’le işbirliğini sorgulamaması, ilişkileri aksatacak en ufak bir diplomatik tepkiye ve yaptırıma yanaşmaması kırılganlığı nazarlardan kaçmıyor…


SıYASÎ RıC’ATıN

NE FAYDASI OLDU?

Bütün bunların ortasında, Başbakan’ın neden Türkiye’nin ısrail Büyükelçisini geri çağırmadığı, en azından “istişâreler”de bulunmak üzere saldırıların bitimine kadar da olsa geri çekmediği, niçin bu sürede Gazze’yi bombalayan ısrailli pilotların Konya’daki eğitimine ara verilmediği soruları soruluyor…

Gerçekten Meclis’teki soru önergesinde de sorulduğu gibi, AKP hükûmeti neden hep topu taca atmakta; niçin “Türk ordusunun modernizasyonu kapsamında önemli tedârik ülkelerinin başında gelen” ısrail’le stratejik önem taşıyan hiçbir anlaşmayı görüşmeyi dahi gündeme getirmemekte?

GAP’ı ve KOP’u içine alan, sulamadan hayvancılığa, tohumculuktan tarıma, telekomünikasyondan enerjiye, turizmden pazarlamaya varan geniş ekonomik mutâbakat zabıtları bir yana; AKP hükûmeti, daha gerçekleşmemiş silâh alımı sözleşmelerinin feshini dahi kabul etmiyor.

Yeni silâh ve savunma sanayii ihâlelerinde ısrail’in “ihâle kapsamı dışında bırakılması” çağrılarına kulak asmıyor. Toplumdan yükselen bu tür taleplere karşı Başbakan, “Bekâra karı boşamak kolaydır” türü, ısrail’in “vazgeçilmez olduğu” intibâını veren tepkilerde bulunuyor.

Böylece Davos’tan dönen Başbakan, Davos’ta Peres’e söylediklerini de bir anlamda geri alıyor. Sâdece seçmenin nezdinde seçim propagandalarında kullanılacak “Peres’e çıkışı”ndaki haklı söylemlerle kalıyor…

Ve tam da ısrail’in gönlünün kazanıldığının iddia edildiği süreçte, “kepazelik” tanımıyla “Davos’taki çıkış”ın üzerine atlayan, Başbakan’ın yakasına “cesâret ödülü” takan Amerikan Yahudi Komitesinin AJC) başını çektiği Amerika’daki Yahudi lobisi, Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) ile birlikte “tehdidi hissettirme” taktiğiyle yeniden “Ermeni soykırımını tanıma” şantajında bulunuyor…

Neticede Başbakan’ın ve AKP hükûmetinin Başbakan’ın sözünün arkasında durmaması, belki de en çok korkulan konuda da bir fayda vermiyor…

Sahi son örnekte olduğu gibi siyasetçiler ric’at edip geri adım atacakları sözleri neden sarf ederler?..

07.02.2009

E-Posta: cevher@yeniasya.com.tr

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir