Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.02.2009, 08:35

Ankaranın İsraille işbirliği hevesi

Cevher ıLHAN

Ankara’nın ısrail’le işbirliği hevesi




Kırılma devam ediyor. Başbakan’ın Davos’ta ısrail’in katliam ve kıyımına gösterdiği tepkiden eser kalmadı. “Erdoğan’ın çıkışı” garip bir biçimde Türkiye – ısrail ilişkilerinin daha da derinleştirilmesine aracı ediliyor.

Ankara–Telaviv arasında karşılıklı jestler sürüyor. ısrail Başbakanı Olmert’in bakanlarına “Türkiye’ye karşı dikkatli olmaları”nı salık vermesinin ardından Dışişleri Bakanı Livni, “Türkiye ile stratejik ilişkilerimiz vardır, bu devam etmeli” diye konuşuyor.

Buna mukabil Davos’tan sonra hafta başında toplanan Bakanlar Kurulunda “ısrail’le ilişkilerin daha da arttırılması” kararı çıkıyor. Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü Cemil Çiçek, “Erdoğan’ın çıkışı”nı “ısrail’le ilişkilere önem veriyoruz ve devam ettiriyoruz” diye değerlendiriyor.

Görünen o ki AKP hükûmeti, ısrail’le ilişkilerin ve işbirliğinin devamına ısrail’den ziyade kendini kaptırmış. Öylesine ki Dışişleri Bakanlığı, Başbakan’ın “tepkisi”nin arkasında durmak yerine, “Erdoğan’ın tepkisinin Peres’e değil, moderatöre olduğunu” ısrail’e bildiriyor. Güya bir “kriz havası” verdirmemek için ısrail Büyükelçisi Levy’nin Dışişleri’ne çağrılmasından bile vazgeçiliyor.

Kısacası “Davos’ta doğru konuşan Başbakan Türkiye’ye dönüşte çarkediyor” yorumları haklı çıkıyor. Her iki ülke de hızla viraj alıyor. Üstelik ilişkilerin daha da arttırılması için Ankara ve Telaviv’de hiçbir şey olmamış gibi “ısınma diyalogları” arttırılıyor.



ışGAL VE ZULÜM DEVAM EDıYOR

Belli ki ısrail, özellikle son altı yılda AKP iktidarı döneminde ekonomik işbirliğinden tarım, telekomünikasyon ve turizme, savunma sanayinden askerî anlaşma ve işbirliklerine kadar Türkiye ile olan ilişkilerini sürdürmek için her türlü politik atraksiyonun içinde. ısrail Cumhurbaşkanı Peres’in, ısrail radyosuna “Erdoğan’a saygım var, dostlar arasında her zaman tartışma olabilir, bu bir görüş alışverişidir, Türkiye ile kavga istemiyoruz” konuşması bunun ifâdesi. Keza ısrail’in Ankara Büyükelçisi’nin, “ıki ülke ilişkileri geçmişte de benzer sıkıntılar yaşadı. ılişkilerimizin belli bir süre içinde eski haline döneceğine eminim” demesi, bunun göstergesi…

Ne var ki ısrail’in bu atraksiyonları sadece sözde kalıyor. Türkiye’nin ricâlarını hiçe sayarak yarısına yakını çocuk ve kadınlardan oluşan bin üçyüz mâsum insanı katleden ısrail, işgal ve zulmüne devam ediyor.

ısrail’in güvenliği için Irak’a saldıran ve ısrail’e hizmeti “Tanrının kendisine bir vazife olarak verdiğine” inan Evanjelist Bush’a dahi giderayak haraket edip fırçalayan ısrail Başbakanı Olmert’in bir taraftan Türkiye ile ilişkileri devam ettirme kararı alırken diğer taraftan yine Gazze’den atıldığını iddia ettiği lakin isâbetsiz roketleri bahane göstererek, “Saldırılar sürerse tepkimiz çok sert ve orantısız olacaktır” demesinin anlamı bu. Yine ismi açıklanmayan “bir ısrailli yetkili”nin bu arada “Türkiye’nin arabuluculuk rolünü yitirdiğini, artık arabulucu olamayacağını” söylemesinin maksadı da bu…

Oysa Erdoğan’ın Davos’ta dile getirdiği hiçbir hususta ısrail geri adım atmış değil. Hâlâ Gazze şeridi’ne yönelik füze saldırılarını ve bombardımanı devam ettiriyor. Gün geçmiyor ki ısrail uçaklarından atılan füzelerle bir veya birkaç Filistinli öldürülmüş olmasın. Hâlâ Türkiye’den ve dünyada yıkılıp yakılan Gazze’ye gönderilen yardımları engelliyor. Hâlâ Gazze’yi ablukaya alan gıda, su, ilâç ve hertürlü zarurî maddenin geçişini yasaklayan amansız ambargo devam ediyor.

Gazze hâlâ ısrail’in kuşatmasında; bütün Filistin’in açıkhava hapishanesine çeviren utanç duvarının yapımı sürüyor. ısrail cezaevlerinde başta seçilmiş Filistin’in Meclis Başkanı olmak üzere milletvekilleri ve binlerce Filistinli sırf “Filistinli” oldukları için esir durumunda tutuklu, işkence görüyor.

Davos krizinden sonra Türkiye ile ilişkileri devam ettirmek isteyen ısrail’in “ateşkes”e uyarak saygılı davranması bir yana, ısrail her fırsatta ateşkesi bozup yeniden saldırabileceğini bütün dünyanın gözü önünde pervâsızca açık açık bildiriyor. Anlaşılan o ki ısrail Türkiye dahil kimseyi kale almıyor ve bütün dünyaya meydan okuyor.


NıÇıN BıR YAPTIRIMDA BULUNMUYOR?

Sormak lazım; ısrail’in işgal ve zulmünü, ambargo ve saldırılarını sürdürdüğü süreçte Davos’taki “çıkış”ın ardından AKP hükûmetinin büyük bir hevesle Türkiye’yi ısrail’e yaklaştırma çabasının gereği nedir?

Türkiye neyi elde etti ki Başbakan’ın bütün dünyanın gözü önünde açıkladığı ısrail’in zulmünü görmezden geliniyor. Sanki ısrail özür dileyip zulümden caymış, ambargoyu kaldırmış, Gazze’ye saldırıdan vazgeçmiş mi ki hahişkâr bir surette Dışişleri’nden ısrail’e “olumlu” mesajlar gönderiliyor. Kamuoyunda Başbakan’ın Davos çıkışından sonra ısrail’le son askerî ihâle ve işbirliklerinin iptalini, en azından askıya alınmasını beklenirken, Bakanlar Kurulundan ısrail’i “kınama kararı” dahi çıkmıyor; dahası ısrail’le ilişiklerin devam edeceği kararı çıkıyor…

Neticede ısrail hiçbir zulüm ve vahşetinden caymış değil, üstelik Başbakan’ın çok üzerinde durduğu “orantısız güç kullanımına” devam edeceğini, yani çocukların, evlerin, hastanelerin, okulların, camilerin üstüne fosforlu bombalar yağdıracağını fütûrsuzca açıklamakta. Ama siyasî iktidar Başbakan’ın haklı tepkisinin arkasında durmayarak daha baştan ısrail’le ilişkilerin önemli olduğunu ve devam edeceğini ilân etmekte.

Başbakan bile sözünün arkasında durmamakta; kimse ısrail’le ilişkileri askıya almaktan söz etmemekte. Yüzlerce Filistinli çocuğu katleden, fosfor bombalarını atan ısrail değilmiş gibi herkes “moderatör” te’viline sapmakta. Sahi Türkiye’yi ısrail’e mecbur eden nedir; neden Ankara yan çiziyor? AKP hükûmetinin ısrail’le koparamayacağı hangi bağı var ve niçin bir yaptırım kararı alamıyor?

Gerçekten merak konusu…
05.02.2009

E-Posta: cevher@yeniasya.com.tr

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir