Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.01.2009, 23:05

Gazze ve 57 İslâm ülkesi

Gazze ve 57 ıslâm ülkesi





ıslâm dünyası denince derin derin düşünür, bazen ürperir, bazen de gözyaşlarımı tutamam. ınsan bazen sevinçten ağlar, bazen de elemden, ıztıraptan, vefasızlıktan ağlar. Ben ıslâm dünyasına son üç kelimeyle bakar ve ağlarım. 2009 itibarıyla Asya, Afrika ağırlıklı haritada ve kara parçalarında 57 ıslâm ülkesi görülmektedir. Ne garip bir görünüm ki; bu muazzam genişlik içinde, bir nokta hâlinde olan ve 21 bin km²’lik toprağa ve takriben 6 milyon nüfusa sahip ısrail devleti ile baş edemiyor ve onun dümen suyundan çıkamıyorlar. Ayrıca ısrail, 150 civarında nükleer silâhı ile dünya ülkeleri arasında yer almaktadır.

Gazze veya Gazze şeridi diye anılan toprak parçası, ısrail’den dışlanan bir mahalle gibidir. 1948 Arap-Filistin Savaşı sırasında ısrail’den kaçan veya atılanlardır. Avamî lisanla dünyanın en büyük açık cezaevidir. 360 km²’lik alanında 1.4 milyon insan barındırır. Gazze şeridi hiçbir ülke tarafından bağımsız bir devlet veya devlet bölgesi olarak kabul edilmez. Dünyada ısrail’in bir parçası olarak kabul edilir ve ısrail-Filistin arasında bir anlaşmayla geleceği belirlenecek bir bölge olarak tanımlanır. ısrail ile 51 kilometre ve Mısır ile 11 kilometre uzunluğunda kara sınırı vardır. Akdeniz’de 40 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine sahiptir. Nüfus artışı % 4 seviyesindedir. Bölgede yaşayanların % 99’undan fazlası Filistinli Müslüman ve % 0.7’si Filistinli Hıristiyan’dır.

27 Aralıktaki hunhar katliâm öncesi iki nokta dikkatimi çekmiştir. Birincisi; ısrail başbakanı Olmert Ankara’ya geliyor, ülkesine döndükten dört gün sonra Gazze saldırısı başlıyor. ısrail başbakanı Olmert Ankara’ya gelmeden bir hafta önce kararlaştırıldığı ortaya çıkıyor.1 ıkincisi ise; Rahip Nathanel Kapner de Yahudilerin iki bayramına birden denk gelen Gazze saldırısını şöyle değerlendiriyor: “ısrail’in Gazze’deki sivil halka karşı olan canavarca saldırısı, 27 Aralık 2008’de Deccal Festivali Hanuka’da başladı” diyor.2


Biraz daha geriye gittiğimizde 1950’li yıllarda DP iktidarı döneminde, Hz. Bediüzzaman’ın Menderes hükümetine gösterdiği hedefler içinde de yer aldığı tarzda, merhum Adnan Menderes Bağdat Paktı’ndan önce Ortadoğu turlarına ve istişârelerine çıkar. ıran, Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan Pakt’a karşı şiddetli cephe aldılar. Bu durum karşısında Türkiye ve Irak, 24 şubat 1955’te Bağdat Paktı’nı imzaladı. Kısa bir müddet sonra da, 4 Nisan 1955’te ıngiltere, 23 Eylül 1955’te Pakistan ve 3 Kasım 1955’te de ıran Bağdat Paktı’na katıldılar ve böylelikle Bağdat Paktı “CENTO” adını aldı.

ıstikbali kurtaracak olan bu harekât karşısında, Rusya ve bazı gafil Arap liderler fitneyi başlattılar. “Bu Pakt, ısrail’e yardım” gibi iftiraya başladılar ve 21 Nisan 1956’da Mısır-Suudi Arabistan-Yemen savunma antlaşması imzalandı. Ortadoğu’da Bağdat Paktı’na mukabil bir blok ortaya çıktı, ittihadın düşmanı zındıka komiteleri de harekete geçti. 14 Temmuz 1958’de Irak’ta General Abdülkerim Kasım, bir darbe ile yönetimi ele geçirdi. Kral Seyyid Faysal başta olmak üzere iktidar üyelerini acımasızca öldürdü. 2 yıl sonra da Türkiye’de C. Gürsel başkanlığında 27 Mayıs 1960 askerî ihtilâlinde, başta merhum Adnan Menderes olmak üzere Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan gibi devlet adamları hunharca idam edildi ve ıslâm dünyası büyük bir kaosa girdi.

Takip ediyorum... O günden beri ıslâm dünyası bir türlü rayına oturmadı ve oturtmadılar. Süper güçlerin oyuncağı ve karargâhı haline gelen bu ülke toprakları, peygamberlerin irşad için geldiği ve mukaddes kitapların nâzil olduğu mekânlar. Başımı ellerimin arasına alarak, bizim hükümetlerin tutumunu, âlem-i ıslâmın 57 ülkesini hayretle izliyorum. Tek ümidim; Hz. Bediüzzaman’ın 100 yıl önce söylediği; “Musibet seyyiâtın neticesi, saadetin mukaddemesidir.” 3 ınşaallah diyoruz...


Dipnotlar:

1- Basın, Aralık-2008

2- Basın, Aralık-2008

3- B.S.Nursî, Tarihçe-i Hayat




haliluslu1951@hotmail.com

09.01.2009

E-Posta: haliluslu1951@mynet.com

2

10.01.2009, 18:16

sayende muhterem abim 57 islam devleti olduğunu öğrendik. bunlara kıbrıs dahil mi?

3

15.01.2009, 21:37

ıttihad-ı ıslâm nerede?

Halil USLU

ıttihad-ı ıslâm nerede?





Kim itiraz ediyor meşrû zeminlerde yürüyüşlere? Kim itiraz edecek izinli, tedbirli ve dürüst mitinglere? Kim itiraz edecek doğruları söylemeye? vs.vs. 27 Aralık 2008 tarihinde hain ısrail’in başlattığı hunhar Gazze katliâmı taş üstünde taş bırakmadı. ısrail, savaşlarda dahi kullanılması yasaklanan silâhları kullandı. Yanıklar, yangınlar, insan parçaları havalarda uçuştu. Dehşet mi dehşet... Irak işgalinin 5. yılını dolduran yaraları bitmeden, yeni bir yara bütün dehşetiyle ortaya çıktı.

Gelelim hakikata ve “Eğri oturup doğru konuşalım”... ıttihad-ı ıslâm nerede? 2009 itibarıyla 57 ıslâm ülkesi nerede? 57 ıslâm ülkesi olduğunu, ne ile ve hangi vasıfla siyasî ağırlığını koyacak ve koymuştur? Âlem-i ıslâm ve dünya devletlerinde Müslüman kardeşlerimiz haklı olarak caddelerde, meydanlarda ve yazılı-görsel basının bir kısmında feryatları dile getirirken, âlem-i ıslâm’ın devlet düzeyindeki beklenen sesi nerede? Bir tanesi büyük elçisini geri çekmedi.

ıslâm dünyasındaki liderlere baktım, siyasî beyanlardan ve kalıplaşmış ifadelerden başka ne diyorlar? ıslâm dünyasının bazı müderrislerine bakıyoruz, aynı mânâda konuşuyorlar. Yıllardır bu tarz beyanlarla ve ifadelerle bir yere varılmadı. Beklenen tek çıkış yolu, makalemin de ser levhası yaptığım “ıttihad-ı ıslâmdır”. Âyet bunu istiyor, hadis-i şerifler bunu istiyor. Çağın imamı, müceddidi ve geçmişteki büyük müctehidler bunu istiyor. Peki biz bunun neresindeyiz? Neresinde olmalıydık? Bunun hesabını hem de âcilen yapmakla mükellefiz.

Diplomaside, uluslar arası ilişkilerde en önemli silâh, kendi ülkesinin büyük elçilerini millet adına din ve vicdan adına protesto etmek için o hunhar devletten geri çekmektir ve her şekliyle ambargo koymaktır. Fikir bazından ticarete kadar... Ayrıca kendi parlamentolarında yani milletvekillerinin toplandığı meclislerinde topyekûn alınan her türlü ikaz, tembih ve tehdit kararlarıdır. Başta Türkiye olmak üzere baktım 57 ıslâm ülkesinin meclislerinden bir toplu karar çıkmadı. Bu ne hazin manzara.

ıslâm ülkelerinden yalnız Ortadoğu’daki komşu ıslâm ülke liderlerinin hanımları, ıstanbul’a Başbakanın muhtereme eşi tarafından dâvet edildiler. O toplantıda Başbakanın eşi, uzun yıllar Türkiye’nin aleyhinde Rusya ile işbirliği yapan ve vatandaşlıktan ihraç edilen Nazım Hiklmet’in şiirlerini okuyor ve hatta okurken ağlıyor.1 Hayret ettiğim ve üzüldüğüm nokta şudur: Bu gelen ıslâm ülkesi liderlerinin hanımları N. Hikmet’i tanımazlar. Onların her şeyden önce tanıdıkları Hz. Peygamberimizdir (asm) ve Kur’ân-ı Hakim’dir. Keşke hanımefendi, “ıttihad-ı ıslâmı” ön gören bir âyet ve bir hadis okusaydı. Çünkü Nazım Hikmet’in Gazzeye vereceği bir şeyi yoktur…

“Hiç ümidin yok mu?” suâllerimize, çağın Mevlânâ’sı Hz. Bediüzzaman 1911 yılında şam’da Emeviye Camii’nde verdiği hutbede diyor ki:

“…ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Araplar, en evvel bu sözlerle sizinle konuşuyorum. Çünkü, bizim ve bütün ıslâm taifelerinin üstadlarımız ve imamlarımız ve ıslâmiyetin mücahitleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler.

Onun için tembellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan kırk-elli sene sonra, Arap taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeye, esarette kalan hâkimiyet-i ıslâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arzın nısfında, belki ekserisinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i ılâhiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa, ınşaallah nesl-i âti görecek.”2

Bu muhteşem hutbede hem ikaz, hem tesbit, hem de çıkış yolu var. Acaba 57 ıslâm ülkesi bu işârâtın neresinde? Bir sultanımızın dediği gibi “Arif olan onlar bizi”…


Dipnotlar:

1- Basın, Ocak-2009

2- Hutbe-i şâmiye, s. 61

16.01.2009

E-Posta: haliluslu1951@mynet.com

4

17.01.2009, 06:06

Re: Gazze ve 57 ıslâm ülkesi

Alıntı sahibi ""Halil USLU""

Tek ümidim; Hz. Bediüzzaman’ın 100 yıl önce söylediği; “Musibet seyyiâtın neticesi, saadetin mukaddemesidir.” ınşaallah diyoruz...

ınşaallah!
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir