Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

21.07.2008, 19:55

Mistik ve Popülist (Ahmedinecad)

Mustafa ÖZCAN

‘Mistik ve populist’





Galiba hem Amerikalılar hem de ıranlılar dostlarını düşmanlarını şaşırdılar. Ya da yeni konseptte kartlarını yeniden karıyor ve dost ve düşman saflarını yeniden belirliyorlar. Zaten ısrail, ıngiltere ve buna mumasil bazı ülkeler hariç ABD’nin dost ve düşmanları 10 yılda bir yeniden taayyün ediyor. ABD’nin daimi dostlarının yanında konjonktürel düşmanları var. Bunu ilk söyleyenlerden birisi bir ıngiliz devlet adamıdır. Sonra Wilson Churchill’e de mal edilmiştir: “ıngiltere’nin daimi dostları ve düşmanları yoktur. Daimi çıkarları vardır...”

şimdi galiba 30 yıl sonra ABD ile ıran arasında kartlar yeniden karılıyor. Buna göre, düşman tasnifi yeniden değişmiş oluyor. Zaten AFP ‘Rice confirms shift in US policy’ başlıklı haberinde bunun ipuçlarını veriyor. Bu beklenmedik ve mukaddimesiz yakınlaşma ile alakalı olarak bir gazetecinin hayretengiz sualine karşı Condoleezza Rice şu tespiti yapıyor: “The United States doesn’t have any permanent enemies’ yani ABD’nin ebedi düşmanları yoktur. Ebedi yani körü körüne düşmanlık aslında insan fıtratının kaldırabileceği bir hamule değildir. Düşmanlık geçici, dostluk ise kalıcı statüdür. ıslâmın uluslararası ilişkiler kuramı da Vehbe Zuheyli’ye göre bu anlayışa göre müessestir. Ona göre, Hudeybiye’de Mekkelilerle 10 yıllığına yapılan mütarake, mütarekenin tavanını belirlemiyor. Pekala o konjonktürel bir mutabakattı ve barış veya mütarekenin ucu açık olabilir. Yani müebbet düşmanlık yoktur müebbet barış ise mümkün olmasa bile matluptur. ışin teorik kısmı böyle. Bununla birlikte, barış ve mütareke kandırmaca veya taktik ve manipülatif olmayacaktır. Aksi taktirde, zararı faydasından büyük olur. Nitekim, Birinci Dünya Savaşı sonrası yapılan dengesiz barış ıkinci Dünya Savaşı’nın zeminini hazırlamıştır. şiddet şiddeti doğuracağı gibi aldatıcı ve mağdur edici barış da geleceğin savaşlarını hazırlar.

***

ABD’nin bu son derece pragmatik yaklaşımına ıran da ondan geri kalmaz bir şekilde mukabele etmiştir. Hatta şaşırtıcı bir şekilde kendisine göre klasikleşmiş dost ve düşman tanımlamasını altüst etmiştir. Cenevre’de ıran geri adım atmamasına rağmen Nejad her müzakerenin ileriye atılmış bir adım olduğunu söyleyerek iyimserliğini korumuştur. ısrail’i haritadan sileceklerine dair sonu gelmeyen konuşmalar yapan Ahmedinejad bu meselede de pragmatik yönünü göstermiştir.

Düşmanın her zaman olduğunu söyleyen Nejad, buna mukabil kendilerinin günbegün ileriye gittiklerini savunmuştur. Asıl problemli yaklaşım ise yardımcısının yaklaşımıdır. ıran Cumhurbaşkanı Yardımcısı ısfendiyar Rahim Meşai, Nejad’dan bir gün önceki konuşmasında şaşırtıcı bir biçimde ısrail’i dost olarak tanımlamıştır. Meşai, “yenilik ve gelişim” adlı konferansta yaptığı konuşmada, insanlar arasına sınırlar koyan bir mantığın, geleceğin dünyasında yeri olmadığını ileri sürmektedir. Bir düşüncenin zorla kabul ettirilme döneminin geride kaldığını savunan Meşai sözlerini şöyle sürdürmüştür: “Dünyanın kulağı, en güzel mesajları almak için bugün her zamankinden daha açık...” Meşai, “akıl ve mantığın hakim olacağı bir gelecekte ırk ve ülkenin anlam ifade etmeyeceğini” de söylemiştir. ıran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, dünyada kimse ile savaşlarının olmadığını, 8 yıllık savaşta da sadece savunma yaptıklarını, hatta bir gün bile savaşmadıklarını ifade etmiştir. Bu acem mübalağası karşısında insanın ister istemez nutku tutuluyor ve sormadan edemiyor: Öyleyse savaş niye 8 yıl sürdü?

Hatırlanacağı gibi, Saddam ilk yıllardan itibaren ıran’ı yenemeyeceğini anlayınca barış istemeye başlamıştı. ıran ise Saddam’ın kellesini ve rejim değişikliğini istediği için barış sağlanamamıştı. Meşai, kulaklarımızın hiç alışık olmadığı şu cümleleri sarfetti: “ıran bugün, ABD ve ısrail halkıyla dosttur. Dünyada hiçbir millet düşmanımız değil, bu bir iftihardır. Elbette düşmanımız var ve ıran halkına karşı en namertçe düşmanlıklarda bulunuyorlar.” Meşai, Amerikalıları dünyadaki en iyi halklardan biri olarak gördüklerini de sözlerine ekliyor. Burada problemli bir yaklaşım olduğu aşikar. Düne kadar ısrail düşmandı ve haritadan silinmesinden bahsediliyordu ve bugün ne oldu da birden ısrail halkı düşman kategorisinden çıktı dost kategorisine girdi. ısrail halkı Siyonizmi mi terketti de bu vasfı kazandı? Ya da tepedeki şimon Peres ve Ehud Olmert gibi bir kaç kişiyi geriye ayırırsak ısrail halkının geri kalanı masum sınıfına mı giriyor? Halbuki biz biliyoruz ki, Karadavi gibi alimler pürsilahlı yerleşimcilerin bile harbi sınıfına girdiklerini savunuyorlar. Dolayısıyla burada problem bir değil belki iki veya daha çok. Birincisi, ıranlı yöneticilerin keyfine göre ABD’nin ve ısrail’in sıfatının bir gün bir gecede değişime uğramasıdır. ıkinci olarak, ısrail hakkındaki şer’i tanımın da sulanması ve bulanıklaşmasıdır. Dolayısıyla ıran’la barıştığı oranda ısrail ve ABD meşruiyet kesbediyor. Bu durumda, meşruiyet veya edem-i meşruiyetinin Filistin topraklarını işgaliyle bir alakası yok.

***

ısfendiyar Rahim Meşai’nin konuşması bize Hatemi’nin yardımcısı Abtahi’nin geçmişteki konuşmalarını hatırlattı. Harfi harfine şöyle söylemişti: “Biz olmasaydık ABD, Irak ve Afganistan’ı işgalde zorlanırdı...” Yani ABD’nin işgali önündeki pürüzleri temizlediklerini ve ayıkladıklarını söylemişti. ıran’ın bu maharet ve manevrasına şapka çıkartmak gerekir. Her babayiğit bu kadar yağdan kıl çeker gibi yapamaz. Bir batılı yayın organı Ahmedinejad için şu sıfatı kullanmıştı: “Mistik ve populist...”

Galiba mistik tarafı düşmanlığını ve populizmi de pazarlıkçı tarafını gösteriyor olmalı. 1 Mart tezkeresi sırasında Bush, Babacan ve beraberindeki heyete ‘Teksas’ta sizin gibi yapanlara at taciri denir’ demişti. Galiba ıranlı yetkililer de birinci sınıf halı tüccarları.


21.07.2008

E-Posta: mustafaozcan@yeniasya.com.tr



Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

2

03.08.2008, 12:56

Çok güzel bir tespit gene. Yorumsuz... Tahattur ettiğin için Allah razi olsun abi.
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir