Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""yunusum""
millet yarın kimi iktidara getirir bilinmez.
Alıntı sahibi ""ruhefza""
Sadakte..
Başörtüsü serbestisini sanki lütufmuş gibi görerek, birilerine boyun büktüğümüz sürece çözülmez..
Olmazsa olmaz haklar için hak dilenilmez..
Hele bu hakkın iadesinde yapılacak en zararlı şey olan referandum yoluna hiç girilmez..
Allah'ın kat'i emri olan, medeni dünyada da hak ve özgürlük çerçevesinde zaten serbestçe kullanılan bir hakkın, ricası olamaz!
Serbest olsun mu olmasın mı gibi pazarlık yollarına giren çıkamaz!
Ve zaten müslüman olan bir milletin ikiye bölünmesi gibi bir fesada asla kapı açılmamalı..
Siyasi tarafgirlik, Allah'ın emrini cephe almış olur ki, Allah korusun, bu dine yapılabilecek en büyük zarardır!!
haline getiriyor...Alıntı sahibi ""ruhefza""
Serbest olsun mu olmasın mı gibi pazarlık yollarına
Alıntı
Sünnet ve ınayet
Anayasa mahkemesinin başörtüsü kararı ıslam alemini üzüntüye gark etti. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Yani meleküt ciheti. Arş-ı azamdan gelen karar zulmetmez. Başka hatalardan dolayı adalet ediyor. Iyilikler kötülüklere galip gelmediği sürece bu böyle gider. Allah Hakimdir, Hakemdir.
Çalıştığım tekstil ve mutfak malzemeleri satan mağazaya gelen örtülü müşterilerin ekseri, almak istedikleri eşya hediyelikse diyorlar ki; "Hediye götüreceğim, en ucuzu hangisiyse onu ver." Kendilerine gelince; "Bu daha gösterişli, bunu alalım" , "Bu renk şimdi herkeste var, başka renk yok mu." şimdi söz Peygamber Efendimizin: "Bir kimse kendisi için istediğini başkası için istemedikçe tam iman etmiş sayılmaz." Fıtrat müslüman, akıl ve fikir ıslamiyet`ten uzaklaşmiş. ıslamiyet, nefsini böyle bir zihniyete teslim edip zelil olmaz. Ona, onu yüceltecek bir topluluk lazım. "ıslamiyet hariçte temessül etse, bir köşesi tekke, bir köşesi zaviye, bir köşesi mektep, salonu mecmaülküll".
Başörtüsünün siyaset aracılığıya serbest olmasını isteyenler acaba kendi nefisleri için mi, yoksa ıslamiyet`in nefsi için mi istiyorlar? Alınan karar bu sorunun cevabını veriyor. ıslamiyet'in nefsi için isteme olgunluğunu, sünnete harfiyen ittiba edenler gösterebilir. Demiyor ki: "Ne güzel attın" diyor ki: "Attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı." Ayetlerin birbirine bakar gözü olduğundan şunu anlamamız mümkün: "Ey Allah´ı sevdiğini iddia edenler! Peygambere uyun ki, sizi de hususi inayetim altına alayım."
Madalyonun bu yüzü, yani mülk ciheti, siyaset aleminde genelde olduğu gibi, fesat şebekelerinin galibiyetiyle sonuclanan bir maç. AKP´nin jübilesini yaptığı bu maçta din aleyhtarları ıslam alemine bir gol daha attı. Bunun çok önceden planlanmış olduğu ve bu anı bekledikleri, AKP dizisini baştan izlediğimiz zaman ortaya çıkıyor. Allandırma-ballandırma sonra yuvarlandırma politikası. Yükseklik mesafesi arttıkça, düşenin ölme ihtimali yükselir. Hedef, önce yasağı kaldırıp Müslümanları ümitlendirmek, sonra tekrar yasaklayıp hayal kırıklığına uğratmak, cesaretlerini kırmak, ümitsizliğe düşürmek, en sonunda siyasetten beklentisi olanlara ve siyasetten dolayı dininden korkan örümcek ağı gibi zayıf imanlı olanlara "siz de bu işi beceremediyseniz, hercibad abad" dedirtmek. Aklı keskin olan kazanır. Tahrip kolay olduğundan, fesat komitelerinin müthiş bir zekaya sahip olmalarına gerek yok. Tamir zor olduğu için, müslümanların üstün zeka sahibi olmaları gerekiyor. Yusuf aleyhisselamın kardeşini bir hile ile alması gibi. Bu da sünnete ittiba ile, bize verilen cihazları Allah´a teslim etmekle olur.
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, siyaseti ıslamiyet'e hizmetkar ettiği dönemde dinsizlerin bütün planlarını akim bıraktı. Allah´ın, siyaset yoluyla ıslamiyeti inkişaf ettirmeyeceğini kendisi de bildiği için, o alandaki vazifesi bitince Yeni Said dönemine girdi. Hayatı boyunca sünnete harfiyen ittiba etti, hususi inayete mazhar oldu ve nümune-i iktida oldu. Hiç kimse Hz. Muhammed (s.a.v.) olamaz, Bediüzzaman olamaz. Fakat onlar gibi yaşayabiliriz. Eğer zaman dehşetliyse, savletli bid´alar ve dalaletler içerisinde yaşıyorsak, omuzumuza bir vazife yüklenmişse, bizler de az ve zayıf isek ve ıslamiyet burda inkişaf edecekse, sünnete uymaktan başka çare yok. Nefisperestlerin ve bataklığa girmiş, çıkmak isteyenlerin problemi olalım. Olalım ki problem aynasında inayet tecelli etsin, "O gün Saidler vardır" ayetine dahil olalım...
Ömer Faruk Yaprak - EuroNur / Viyana
Kaynak: http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/DU…-ve-inayet.html
Alıntı sahibi ""Seyda""
bana göre yapılması gereken şu: susmak. artık açığı kapalısı türban konusuna girmemeli. ha evet başı kapalı kardeşlerimiz için bu haktır. haklarını aramalılar. ama şimdi değil. bana göre ilerde elde edecekleri daha fazla haklar için şimdilik sabır gerek. biraz taviz daha doğrusu fedakarlık gerek. demeyin biz yeterince fedakarlık yaptık. bana göre biz din için, hak hukuk için fedakarlığın F sini bile yapmadık. yapsaydık çoktan meyvesini alırdık.