Muhabbet Fedâileri

Bu halka ne oluyor anlamıyorum. Ne yaptılar böyle. Nasıl bir tuzak bu!

Bizim cemaatin hafta sonu derslerinin mezuniyet günü vardı. Tüm kızlar ve kızım bembeyaz kuğu gibi giyindi ve pembe başörtüsü taktı. Tüyleri diken diken eden bir manazara idi.

Dönüşte eşim bakkala uğruyor ve birileri laf atıyor "Bunlar bölücü, bağnaz"

Hadi yasakçıların işi bu. Ya halka ne oluyor?

ışte iş dönüp dolaşıp hükümete geliyor. Yaptıkları bu siyaset metodu halkı kutuplaştırdı. Daha önce de aynı havayı soluduğu kişiye bu sefer tarafgirlik dürbünü ile baktı. Her şeyi AKP gibi görüyorlar.

Madem dindar AKP'li

Bir olay anlatayım:

Bir düğüne gitmek için takım elbise giydim. Markete gittim. Marketçi arkadaş bizim cemaatten. Yanında evsahibisi vardı. Düğünde takı takma meselesi açıldı.
Dedim, takı takma sünnete dayanıyor. Evlenenlere yardım niyeti taşıyor. Artık bu devirde mesele hava atmaya dönüştü. Bir adam fakir birine on lira takıyor. Aynı adam zengine 50 lira takıyor.

Arkadaşın ev sahibi dedi, "Tabiki sen ne takarsan sana onu takarlar"

Dedim, "Abi biz zaten buna karşıyız"

Hışımla kalktı ne dedi inanamazsınız
"Siz AKP'liler hep aynısınız"

Donduk kaldık.

Siyaset insanı bu kadar kör edebilir mi?

Ben diyorum,

"Nurcular vazife başına. "

Muhabbetle

vazife başına demişsin..

o halde siyasetle bir ilgin olmadığını anlatırsan o adama..

adam senin risaleden anlattığını dinler..

yoksa dinlemez..

o halde siyasete tekme atma vakti..

değil mi cekacığım

Yunusum kardeş yine aynı şeyleri konuşmayalım.

Biz artık bu Müslümanlara dünya işlerinde Kur'ani metodu öğretme zamanının geldiğini söylüyoruz. Yoksa görüyorsun seninde yaptığın gibi siyasi ıslamin tuzağına düşüyorlar. Görüyorsun dindarlar nasıl bir hale düştü.

Bana siyasetle iştigal etmediğini söyleme. Ne yaparsan yap bir uçtan herkez siyasetle iştigal ediyor. Hiç olmasa gidip oy veriyor.

Nurcular siyaset yapsın çağrısı ile Nurcular siyasetin ve içtimai hayatın prensiplerini öğretsin çağrısı arasındaki farkı anlamıyorsan var yoluna git.


1)Dindarlara siyasetin dünya işi olduğunu öğretmeliyiz.
2)Siyasetin sanata baktığını ve işin ehlini seçmek gerektiğini öğretmeliyiz
3)Siyasette esas olanın ehvenüşer olduğunu öğretmeliyiz.

4)Siyasetten fayda beklememek gerektiğini öğretmeliyiz.

5)Siyasette söz değil işe bakmak gerektiğini öğretmeliyiz.

6)Din adına çıkan siyasi partilere teveccühün ne büyük cinayetlere kapı açtığını öğretmeliyiz.
7)Zaferin Allah'a ait olduğunu öğretmeliyiz.

8 ) Dünya işlerinde mesela siyasi mücadelede hakikat adına değil hak adına işlemek gerektiğini öğretmeliyiz.

Ve senin de bildiğin daha onlarca Kur'ani kaideyi öğretmeliyiz. Taki artık aynı delikten defalarca ısırılmasınlar.

Hala bunun anlamadıysan ve hala siyasetten bir fayda bekliyorsan sana diyecek sözüm yok.

Var bana ilişme.
vesselam

siyasetle uğraşmıyorum..

görüşümü belirtmek siyaset değildir.

şimdiki olaylar derinden oluyor..senaryoya bakma..

1908 meşrutiyet ilan edildi..100 sfyaniyetle geçikti.

şimdi deccaliyetin son devresindeyiz..şualarda var..vaziyeti muhafaza çalışıyor.

ama elinden birşey gelmiyor..istese istemeselerde meşrutiyet ilan edilecektir.

bekle göreceksin..

sonu geldi süfyaniyetin..millet yıkacak az kaldı..sabret..

Alıntı

Bu halka ne oluyor anlamıyorum. Ne yaptılar böyle. Nasıl bir tuzak bu!

Ne olduğunu diyeyim..
Aynen 28 şubat'ta yaşadıklarımızı yaşıyoruz
O dönem de siyasal islamın temsilcisi olan hükümet kanadından fincancı katırlarını ürküten beyanlar çatlakça sadır olmuştu..
Bunun faturasını, -sırf başörtülüyüm diye- gerek komşularımın gerek düğün sırasında eşimin ailesinin, daha sonra eşimin askerliği sırasında yaşadığı onca hakaret, aşağılama kelimenin tam manasıyla ettikleri eziyetlerle çok çok iyi bilen biriyim...
Hele yunusum gibi, hem bir siyasiye "bir tane" deyip, hem benim gibi o "bir tanelerin" yüzünden eziyet görenlere, en ufak bir faydası dokunmayanların, söz hakkı hiç olamaz..
Hem siyasetten Allah'a sığınıp, hem de "haydar Ağa" diyenler yüzünden, bu hale geldi bu memleket..
O biteceğini dediği deccalın son devresi de, bu "bi tane" denilen siyasiler sayesinde uzuyor..
Artık şu devekuşu pozisyonundan çıkın lütfen..
Bal gibi de siyaset yapıyorsunuz..
Hem de Asrın Bedisinin r.a. ikaz ettiği siyaseti..
O siyasetten Allah'a sığınanların kaçını görmüşüz, o "bir tane" dedikleri hükümetten, ne şahsi menfaatler edinmişler, seçimlerde hangi koltukları kapmışlar, hangi kadroları parsellemişler!
Umumun menfaati ve Alem-i ıslamın saadeti asla değil hedefleri..
Çünkü zalimler, onların bu tezad tavırlarından destek alarak, ömürlerini uzatıyorlar..
Ve bilhassa ikaz; (!) bu tavırlarında devam edip, Bediüzzaman'ı r.a. dinlelemekte ısrar ettiklerinin faturasını 17 Ağustos benzeri bir tokatla hem de bu kez güya dindar olanların sebep oluşuyla yiyebiliriz!
Ahlar arşa dayandı zira..
Ve birileri hala ""Bedel ödememe" havasında devam ediyor!

Ve sıkışınca "Kur'an cüzünü başına tutuyor"..
Bu densizlikte, benim gibi masumların canının yanmasına davetiye çıkarıyor..
Vebal çok büyük, hem de sandığınızdan çok çok büyük!
( Not: Bir başörtülü olarak, halkın içine çıkıp dolaşmaya korkuyorum..
Niye mi;
çünkü, ev kiralarının uçması yüzünden kirasını ödeyemeyenler, başörtülü görünce kötü kötü bakıyor..
Siftah etmeden kepenk kapatanlar başörtülü görünce, kötü kötü bakıyor..
ıflas edenler, bankalara borç batağında olupta bir türlü çıkamayanlar, kötü kötü bakıyor..
Oğlunu kızını geçim derdi yüzünden evlendiremeyenler, kötü kötü bakıyor..
Çocukları mezun olmuş, iş bulamayanlar, kötü kötü bakıyor..
Okuyan evladı olup, harcını yatıramayanlar, kötü kötü bakıyor..
Emekli maaşı, işçi maaşı, memur maaşı, kısa yorgan gibi ne omuzunu ne ayaklarını örtmeyenler, kötü kötü bakıyor..
Bu kadar kötü bakanlar arasında, hükümet zevatı, pahalı yüksek nalınlarla, dünyalık sefalarının envai çeşidini sergiliyor..
Hükümet zevatı da, 20 aç adamın huzurunda, kemal-i afiyetle çatlayana kadar keyf ediyorlar!
Sonra da, sanki benim gibi başörtülüler, onların doğuştan, mutlak sözcüsüymüş gibi, hakaretlere uğruyor!
Eziyetlere maruz kalıyor!

Hedef benim başımdaki "Başörtüsü tabi, "vurun kahpeye" demeleri de kolay oluyor..
Yoksa, kim ne bilsin "yunusum" u da gidip ona etsin o haketmediğim eziyetleri..

üstad kendisini muhasebeye çeker..

ne yaptımda bu başıma geldi der..konuşan yalnız hakikattır..makalesinde bunu açıkça söyler..çok yerde ben kaderin mahkumuyum der..

kader adalet eder...beşer zülmeder.

şıMDı BU TESETTÜR MESELESıNDE DE KADER ADALET EDıYOR..BEşER ZÜLMEDıYOR..

şıMDı BU TESETTÜR YÜZÜNDEN OKUMAYANLAR ..bir muhasebe yapmalı..

kadere ne fetva verdikki bunlar başımıza geldi.

haydi bu konuda fikri olan var mı?

bazen müsibet gelir masumlarda yanar..ayet var.

masumlar niye yanar..bir meyil,bir taraftarlık gösterirlerse..onlarda yanar diyor deprem risalesinde..

şimdi bayan kardeşler hatalar yapmışlar ki?kader böyle adalet etti.

ruhefza kardeş konuyu şahsileştirmemeni rica ederim..şahsıma oklarını göndereceğine deniz baykala ve onun gibi düşünenlere gönder..

yanlış anlaşılmamak için bunu güzel okuyalım?

Konuşan yalnız hakikattir
Risale-i Nur'da ispat edilmiştir ki, bazen zulüm içinde adalet tecellî eder. Yani, insan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme mâruz kalır, başına bir felâket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu sebep haksız olur. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vâkıa adaletin tecellîsine bir vesile olur. Kader-i ılâhî başka bir sebepten dolayı cezaya, mahkûmiyete istihkak kesb etmiş olan o kimseyi bu defa bir zâlim eliyle cezaya çarptırır, felâkete düşürür. Bu, adalet-i ılâhînin bir nevi tecellîsidir.
Ben şimdi düşünüyorum. Yirmi sekiz senedir vilâyet vilâyet, kasaba kasaba dolaştırılıyorum. Mahkemeden mahkemeye sürükleniyorum. Bana bu zâlimane işkenceleri yapanların bana atfettikleri suç nedir? Dini siyasete âlet yapmak mı? Fakat bunu niçin tahakkuk ettiremiyorlar? Çünkü hakikat-i halde böyle birşey yoktur.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3738&a=konuşan

Bu verdiğim yere tesettür yüzünden başı ağrıyan kardeşlerim kendilerine tatbik etsinler..

bakınız çok ferah bulacaksınız..

Rabbim kolaylaştıra..

Yirmi sekiz sene çektiğim ezâ ve cefalar ve mâruz kaldığım işkenceler ve katlandığım musibetler hep helâl olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ithamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hepsine hakkımı helâl ettim.

BUNADA DıKKAT ETMELı..

Benimle beraber çok talebelerim de türlü türlü musibetlere, ezâ ve cefâlara mâruz kaldılar, ağır imtihanlar geçirdiler. Benim gibi onlar da bütün haksızlıklara ve haksız hareket edenlere karşı bütün haklarını helâl etmelerini isterim. Çünkü onlar bilmeyerek kader-i ılâhînin sırlarına, derin tecellîlerine akıl erdiremeyerek bizim dâvâmıza, hakikat-i imaniyenin inkişafına hizmet ettiler. Bizim vazifemiz onlar için yalnız hidayet temennisinden ibarettir. Bize ezâ ve cefâ edenlere karşı hiçbir talebemin kalbinde zerre kadar intikam emeli beslememesini ve onlara mukabil Risale-i Nur'a sadakat ve sebatla çalışmalarını tavsiye ederim.

El insaf yahu..
Kader madem ki adalet etti..
O zaman Baykal'ın suçu ne..

Elimizle ettiklerimizin suçunu, devekuşu misali, Baykal gibilerin ve masum olan başörtülülerin üstüne atıp, sıyrılıp çıkalım o zaman..

Da, gene de mesuliyet ve de beddualara mani olamaz bu devekuşu bakış..

Anlaşılan yazılanları anlamıyorsun yahut anlamak istemiyorsunuz..

baykal; zalim ..şimdi anladın mı?

bu zalimi ,Allah niye sana musallat etti?senin hiç suçun yok mu?

el insaf yahu..el insaf ..

Benim niye suçum olsun, el insafda ondan diyorumyaa..
Allah'ın emrettiği hiçbir hususta en ufak taviz vermemişim, suçum niye olsun
Asıl siz yaptığınız yanlış tercihlerin üstünü, bu kader adaleti yorganıyla örtmeye çalışıyorsunuz..
Başka türlü vicdanı olan, bu zulme için için yanar..
Sizdeki mantık yüzünden, her gelen zalim adaletin kılıcı oldu ve zalim zulmüne dayanak buldu..
Acızık tersten bakın da görün neler ettiğinizi..
Gözyaşları sel olmuş akıyor..
O sel sizin tercihlerinizi de önüne katıp tüm müzahrafatı süpürecek inşaallah..

peki üstadın niye suçu var..kaderin adaletine bakıyor.

siz önce bu konuşan hakikattırı güzelce okuyunuz.

ve üstadın bakışıyla olaya bakınız..

benden söylemesi..

şunuda özellikle söyliyeyim..

13.lemada derki üstad kusurunu görmemek daha büyük kusurdur.

ıKıNCı NOKTA: şeytanın mühim bir desisesi, insana kusurunu itiraf ettirmemektir-tâ ki istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enâniyetini tahrik edip, tâ ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin, adeta taksirattan takdis etsin.

Evet, şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez. Görse de, yüz tevil ile tevil ettirir. sırrıyla, nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için, ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiâze etmez, şeytana maskara olur. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi bir peygamber-i âlîşan Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder. (Yusuf Sûresi: 12:53.)
dediği halde, nasıl nefse itimad edilebilir?

Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. ıstiğfar eden, istiâze eder. ıstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. ıtiraf etse, affa müstehak olur.


Lemalar | On Üçüncü Lem´a | 91

Risale-i Nur'u çok güzel yazıyorsun. Ben de sana Hadis-i şerif yazayım yunusum kardeşim;

Es'sebeb-i ke'l fail

Anlamı da ne biliyor musun?

Sebep olan yapan gibidir. Yani yapanla sebep olan aynıdır. Yani suçları ve hataları eşittir. Yani günahları eşittir.

Yani AKP denilen parti zımbırtısı CHP'nin Müslümanlara zulmetmesine sebep oluyorsa CHP ile aynıdır. Bunu anlamamak içinse 2 sebep var;

1- Ya partizansındır yani tarafgirlik ateşinde etrafındaki hakikatlere karşı körleşmişsindir,

2- Ya da aptalsındır.

Bence aptal değilsin kardeşim....

yazdıklarımda akp ile ilgili birşey yazmadım.

manayı harfiyle olayı yorumlamaya çalışıyorum.

siyasetle değil..

dikkat edersen olayın oluş sebebi kaderdir.

herşeyi Allah yaratır.kaderle.

kaderin adaleti vardır.

bu kader adaletine örnek verdik .risaleden.

risale ile olayın işleyişini anlatıyoruz.

çıkabiliyorsan esmayı hüsna ile okumaya bak.

hangi isimlerin azami manada şimdiki alemde teclli ettiğini anlamaya çalış.

tabiki yapabilirsen.

şayet yapabiliyorsanız yazınız istifade edelim..

manayı ismiyle yokum işin içinde.

Seni bilmesem bu forumdan, bu sözlerini yerdim. Koyu bir AKP sempatizanı olduğunu bu foruma sürekli giren bütün üyeler bilir.

Konu hakkında ise şunu ben devamlı söylerim;

Son 20 senedir; namaz unutuldu, haram para helal para ayrımı yapılmadı, ıslami kesimler bile banka koydu ve faizin adını kar payı olarak değiştirdiler, Kenan Evren gibi bir zalime kurtarıcı dediler, 82 anayasası gibi tamamen ıslam'a karşı bir anayasa kabul edildi, 2 kez Müslümanların Irak'ta ve 1 kez de Afganistan'da zulme uğratılmasına izin verildi ve daha niceleri...

Bugün ıslami kesimden bir çok kendini bilmez Adnan Menderes gibi ıslam kahramanından nefret ediyor...

Tüm bu cinayetlerin elbette bedeli olacak. Üstelik bu bedeli zalimlerin yanında elbette mazlumlar da ödeyecek. Zalimlerden olmamaya, zalimlere meyletmemeye dikkat etmek lazım. Yoksa Allah muhafaza...

Alıntı

20.12.07, 08:38
yunusum
Ehil Üye

yunusum - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

yunusum: Çevrimiçi
Üyelik tarihi: Nov 2006
Mesajlar: 5.008
:

Standart
kim ne derse dedin..Tayyip erdoğan bir tanedir...

Onun benzeri daha dünyaya gelmedi..

iman insanı insan eder, belki sultan eder..

ışte mesele budur kardeşim.

Bağıra bağıra haykırıyoruz. Risale-i Nur'un siyasete alet etmiyoruz. Risale-i Nur'un cüzlerinden olan siyasi ve içtimai hayata dair metod ve umdeleri talim edip Müslümanlara göstermeye çalışıyoruz.

Her ne hikmetse ne zaman bunu denesek birileri çıkıp engel oluyor ve ne hikmetse bu kişler hep bizden birileri oluyor.

ılginçtir ki bu kişiler bizi siyasetle iştigal etmekle suçlayıp, Risale-i nur'u siyasete alet etmekle itham ediyor.

Oysa en edna ve bayağı siyesetle onlar iştigal ediyor.

Yahu Risale-i nur bir bütündür. Risale-i Nur'da imani meseleler elbette birinci derecededir. Ama bir şeyin birinci derecede olması ikinci derecede olanı ihmal etmek anlamına gelmez.
...
Evet en edna siyasetle sizler uğraşıyorsunuz. Zaten bizim çabamız sizi bu siyasetten kurtarmak.

Bırakın artık Siyasal ıslam tarzı siyaseti, görüyorsunuz hep zarar verdi.

Hem madem ister istemez herkez ucundan bir yerden siyasetle mecburen haşirneşir oluyor. Hatta bize sürekli engel olanlar dahi iştigal ediyor. O zaman Risale-i nur'daki siyasi meselelerin süs olmadığını anlayın.

Bizimle beraber değilseniz bile bize engel olmayın. Bakın başörtülü kardeşlerimizn uğradığı zulme. Bu zulmün vebali siyaset metodlarını Kur'ani yapmayan herkeze aittir. En çokta o siyasi umdeleri Müslümanlara öğretmeye çalışanlara engel olanlara aittir.