Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

06.01.2008, 23:29

Türkiye bilim adamlarına sahip çıkmıyor!

Yeni hedef bilim adamları

Bilim adamı; Bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse, bilim kadını, bilim insanı, bilgin, âlim. Türk Dil Kurumunun tanımı bu şekilde. Bilim insanı ve bilim kadını da bilim adamı ile aynı manâyı ifade ediyor. Feminist düşünceler ile davranmadan, kadını ve erkeği ile, bilimsel çalışmalarla uğraşan insanları kullanıla gelen tabir ile bilim adamı olarak adlandıracağım. Biz içerikten önce şekil ve kavramlar ile uğraşan bir millet olmaya başladığımız için önce bu açıklamayı yapma gereğini duydum. Burada da bir takım insanlar çıkıp “Aaaa… kadına bilim adamı demiş” diye gereksiz tartışmalara girip kendilerini yormasınlar.
Evet bilim adamlarımız çok zor yetişen, emek isteyen değerli insanlarımız. Elbette her insan değerlidir, ancak bu insanlar çalışmaları ile insanlığa hizmet etmeye çalışıyorlar. Tabii ki hayra çalışanlarını kastediyorum. Yoksa bilim kötü niyetlilerin elinde insanlığın yok oluşuna sebep olabilecek bir silaha da dönüşebilir. Nitekim laboratuarlarda üretilen virüsler ile, millet olarak ülkelerin ne duruma düştüklerini hep birlikte görüyoruz. Sars virüsü, kuş gribi, salgın hastalıklar ve hatta öldürücü keneler. Bunun yanında silah sanayiindeki acımasız buluşları da unutmamak gerekir. Belirli bir ırka yönelik ve sadece o ırkı etkileyecek biyolojik ve kimyasal silahlar, insanları eritip ortamdaki diğer cisimlere zarar vermeyen gazlar gibi. Biliminde iyi insanlarca geliştirilip kullanılması bütün insanlığın hayrına olacaktır.

Ülkemizde bilim adamı yetişmesi bir hayli zor. Dünyadaki ilk 500 üniversite arasına bile giremeyen, siyasetle uğraşıp bilime vakit ayıramayan, değerli çalışmaları olan öğretim görevlilerinin sırf ideolojik sebepler ile derecesini yükseltmeyen, terfiini yapmayan bir sisteme sahibiz. Bütün bu engelleri aşıp bir şeyler yapmaya çalışanları, teşviki bırakın takdir bile etmiyoruz. ıcatlarına, çalışmalarına yeterli ilgiyi göstermeyip hatta görmezden geliyoruz. şimdi daha da ileri gittik. Çalışmalarına sahip çıkmadığımız veya çıkamadığımız bilim adamlarımızın canlarına da sahip çıkamıyoruz. En olmayacak insanlara makam arabaları, korumalar, yardımcılar, lojmanlar verir iken bilim adamlarımızı kendi haline bırakıyoruz. Üniversiteden aldığı maaşı ile bir arabası yoksa otobüs ve minibüslerde yolculuk edip, evi yoksa kirada oturup faturalarını düşünerek bilim üretmeye çalışan bilim adamlarımız da var.


ASELSAN'da çalışan 3 mühendisimiz ardı ardına ölü bulundular ve intihar ettikleri söylendi. ıstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporunda ise intihar olmadığı görüşünü savunan uzmanlar vardı. TÜBıTAK’ın bir projesinde çalışan 3 uzman şüpheli bir trafik kazasında öldüler. Akabinde 6 fizikçimiz bir uçak kazasında hayatlarını kaybettiler. Söz konusu uçağın kara kutusunun arızalı olduğu söylendi. Ne yazık ki uçaklarımızın kara kutularını inceleme ve deşifre etme imkânımız yok. Bazı uçak kazalarının şüphelisi durumunda bulunan, bir takım güç sahibi ve dünyayı yönetme iddiasındaki ülkelerin eline en önemli delili veriyoruz ve kendi aleyhlerine sonuç çıkarmalarını bekliyoruz. En son vakâda ise yine bir bilim adamımız kayak yaparken kar maskeli birinin şiddetli çarpması sonucu hastanelik oldu. Önemli projeler üzerinde çalışan bu bilim adamlarımızın bir kısmının vefatından sonra üzerinde çalıştıkları projeler sekteye uğradı.
Bilim adamlarına yapılan saldırılar dünya üzerinde yürütülen güç mücadelesinin bir parçası haline geldi. Bir milleti yok etmek istiyorsanız, işe aydın kesimden başlayabilirsiniz. Toplumun tabiri caiz ise motor gücünü, lokomotifini oluşturan bu insanları yok ederseniz o millet olduğu yerde saymaya başlar. Irak işgalinde de işgal güçlerinin ve gizli servislerin var güçleri ile Iraklı bilim adamlarını katlettiklerini biliyoruz. Yüzlercesi öldürüldü ve işkence gördü. Kendi tarihimize baktığımızda da Çanakkale Savaşında aydınlarımızın, okuyan neslimizin büyük bir bölümünün vatanları uğruna canlarını feda ettiklerini görüyoruz. Çanakkale Savaşından sonra ilmi çalışmalarda ve sanatta duraklama dönemine girdiğimiz ve bir türlü kendimizi toparlayamadığımız da aşikâr.

Hedef haline gelen, önemli projelerde çalışan bilim adamlarımızı korumak ve onlara hak ettikleri değeri ve desteği vermek devletimize düşen önemli bir görevdir.



haber5

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir