Tefekkür eden kalp...
[img:215:300]http://www.yeniasya.de/gencyaklasim/images/kapaklar/2008-07.jpg[/img]
Bazen aklımızdan her şey uçup gider. ıki kelimeyi bir araya getiremeyiz. Düşüncelerimiz dağılır, zihnimiz alt üst olur, bir anda binlerce şey geçer aklımızdan, fakat damıtıp bir fikre ulaştıramayız, bir cümlenin sınırlarına dâhil edemeyiz onu. Aslında hayat çoğu kez böyle yaşanır. ınsanın diğer karşılığı nisyandır ya, biz unutan varlıklarız. Bazen ne düşündüğümüzü de toparlayamayacak kadar hem de. Aklın hüşyar olabilmesi, her dem etrafına şuurlu gözlerle bakabilmesi ya da eşyaya her dem bu nazarla bakabilmek zor. Fakat insanın öyle demleri vardır ki, işte bütün perdeler aralanır o anlarda ve sanatkârın kâinattaki ince dokunuşlarını hisseder. Bu dokunuşlar karşısında, hazların en büyüğünü tadar dimağı. Aklı hayretlerde, gönlü huşuda, kalbi çılgın heyecanlarda, duyguları bin bir tatla mest olmuş ve nefsi sıbgatullahla boyanmış bir halde tepeden tırnağa ceset sınırlarının ötesinde bir aleme yolculukda bulur kendini.
Aslında insanın esas varlığı da budur. Allah'ın şeylerdeki dokunuşlarını görüp, hissedip, tadıp, hakkalyakin yaşayıp, ruhunun sonsuzluğuna ermektir.
Mesnevi-i Nuriye'de, Bediüzzaman, “Arkadaş, Nefsî tefekkürde tafsilatlı, afakî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin” der.
ınsana Allah'ın zatını düşünmek haram kılınmıştır. Zira Allah'ın zatını tahayyül etmek imkânsızdır. Fakat eşyadaki tecellilerini okuyarak, Onun varlığına giden yolları keşfetmek de insana verilmiş bir nimettir. ışte burada akıl varlıkları olan yaratıklar; insanlar ve cinler için, özellikle de insan için büyük bir vazife tevzi edilmiş, eşyanın mülkünden melekûtuna giden okumalar yapması farz kılınmıştır. Çünkü Allah'ın esmasının cilvelerini okuyabilecek bir cihazla mücehhezdir. Bu da onu sonsuzlaştıracak, dünya bağlarındayken dahi sonsuz âlemleri seyrettirecektir. Tıpkı Hazreti Ömer'in, “Kalbim Allah'ı gördü” dediği gibi.
ınsan içinde Rabbini bilip, nefsinde Onu okuyabilen bir varlık olarak yaratılmış, esmanın isimleri ve tecellilerdeki cilveleri ona gösterilmiş, fakat gizli bir perde altında o cilvelerin nuru gizlenmiştir. Bediüzzaman buna tenteneli bir perde der. Ta ki, bu perdenin altında insan varlığı açığa çıkabilecek bir boyut kazansın.
ınsanın aslında kâinattaki bunca incecik işlere bakıp hayret etmediğine hayret etmesi gerekir. Maddi ve manevi boyutlarıyla Kehkeşanlardan, küçücük mikroplara kadar her şeyin içindeki nizam ve insanın kendi varlığının içindeki derinlik elbette bir yaratıcının eseridir.
Hepimizin bu dünyada bir tek vazifesi var. Nefsimize takılı olan o sırrı çözebilmek ve cihazlarımızı aklın kumandasında inkişaf ettirip, kendimizi inşa edebilmek. Dönüşümüz mutlaka O'nadır. Kur'an'ın buyurduğu gibi, onca numunelere rağmen akledenlerden değil de, yüz çevirenlerden olmamak için bir saatlik tefekkürü, bin senelik ibadetten daha hayırlı kılan o sırrı çözmek gerek. Ve Bediüzzamanın “Tefekkür gafleti izale eder” dediği gibi gaflet zamanı olan şu yaz aylarından kurtulabilmenin sırrı da yine tefekküre sığınmaktan geçiyor.
Üç ayların ilki olan Recep ayına girdiğimiz bu ayda tefekkür dosyamızla sizlerin karşısındayız. Kapak dosyamızda Selim Gündüzalp, “Gafletten uzak ol, Allah'a yakın ol” diyerek, kalbimizin sahibine yakınlaştıracak yolları gösterirken; Süleyman Kösmene, “Feyiz mevsimi: Üç aylar” diyerek, üç ayların hikmetine vurgu yapıyor.
Yusuf Sönmez ise, “Musibetler de güzeldir!” diyerek, neredeyse başımıza musibet gelmesi için dua ettirecek bir yazıyla çıkıyor karşımıza.
Haber Yaklaşım'da; Genç Yaklaşım'a gelen ödülle başlıyor ilk haberimiz. Ve M. Kemal'i sevmemek suçu olur mu? Örtüden yola çıkarak son zamanlarda yaşanan bir olayın özeti sunuluyor.
Devrik Cümle, Murat Çetin'in bildiğimiz naif üslubuyla, “Beni tanıdığıma memnun oldun mu?” sorusuyla kendi dünyamızda bir sorgulamaya çıkartıyor bizleri.
Felsefi Yaklaşım'da, “Kâinatta tesadüfe yer yok” diyor Umut Yavuz.
Yazı tahtasında; “aykırı(ğı)” bizi yaşanan bir mucizenin eşliğinde nefsimizle yüzleştiriyor.
Bu ayki röportajımızda konuğumuz, ıstanbul Büyük şehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Nevzat Bayhan. Bayhan ile özelde üç aylar, genelde ise kültürü konuştuk.
Kültürel Yaklaşım, Vs…, Mizah, Bilmece, Muha1'in Teybi, ve Tarihi Yaklaşım yine ilgiyle okuyacağınız sayfa başlıklarımızdan bazıları.
Tefekkür yorgunu, ama inşa olmuş bir kalple hayatı yeniden okumanız temennisiyle…
http://www.yeniasya.de/gencyaklasim/index.php
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"