Süleyman KÖSMENE
Makbul duâlar için
Urfa’dan bir okuyucumuz: “Cuma günü duâların kabul edildiği bir saat varmış. Bu doğru mu? Bu saat ne zamandır?”
Her zaman, herşeyi vesîle kılarak Rabb’imize duâ ve ibâdete devam etmeli, hiçbir zaman duâ halini kesmemeliyiz. Çünkü hiçbir saat ve hiçbir vakit bizim kul olarak Rabb’imize dönüşümüz için elverişsiz ve kapalı değildir. Hayatımızın her ayrıntısından da, lüzumsuz zannettiğimiz her saat diliminden ve zaman parçacıklarından da sorumluyuz. Öyleyse her zaman parçacığını Rabb’imize sığınmamız için eşsiz bir fırsat bilmeliyiz.
Fakat bazı saatlerde ve vakitlerde sırf kullarının lehine Cenâb-ı Hakk’ın, rahmetiyle muâmelede daha fazla lütufkâr olduğu şeklinde sahîh rivâyetler vardır. Meselâ, Cuma günü içinde duâların daha fazla kabûle yaklaştırıldığı bir saatin bulunduğunu Hazret-i Peygamber (asm) haber vermektedir. Bir hadîslerinde: “Onda bir saat vardır ki, hiçbir Müslüman kul namazda bulunup ve o saate rast getirip Allah’tan bir şey istemez ki, Allah Azze ve Celle ona isteğini bahşetmesin!” buyurmuştur ve bu saatin kısa olduğunu göstermek için mübârek elini baş parmağının orta ve diğer parmağının içine basarak işâret lütfetmiştir.1
Ebû Bürde b. Ebû Mûsâ el-Eş’ârî (ra) der ki: Cuma günü duâların kabul olunduğu saatle ilgili babamın şöyle söylediğini işittim: “Resûlullah (asm) demiştir ki: ‘Bu saat imamın minbere oturduğu zaman ile namazın edâ edildiği vakit arasındadır.”2 Başka bir rivâyette, Peygamber Efendimiz (asm) bu saat için: “Cuma namazı kılınmaya başlanmasından itibâren, namazdan çıkıncaya kadar” buyurmuştur.
Fakat bu saatin çok da mâlum olmayan ve meçhul kalan bir saat olduğu yolunda da rivâyetler vardır. Meselâ yine Ebû Hüreyre (ra) demiştir ki: “Bu saatin hangi saat olduğunu Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’den (asm) sorduk. Bize: ‘Bu saati ben biliyordum. Lâkin sonradan Leyle-i Kadir bana unutturulduğu gibi, bu da bana unutturuldu!’ buyurdu.”3
Anlaşılıyor ki, Cenâb-ı Hak, bu saatin net olarak belirlenmemesini ve meçhul bırakılmasını istemiştir. Cuma namazı saatinde olduğu yolundaki rivâyetler, mü’mine bir ip ucu verebilir belki ama, Cuma gününün diğer saatlerini gözden ve rağbetten düşürmemek Allah’ın rahmetinin ve şefkatinin şümûlüne daha muvâfıktır.
Cuma’daki saat-i icâbede yapılan duânın makbûle daha yakın olduğu yolundaki rivâyeti Üstad Bedîüzzaman Hazretleri de tasdik eder4; bu saatin meçhul kalmasını ve gizli bırakılmasını ise, sâir saatleri ve dakîkaları kıymetten düşürmemek ve her saate aynı derecede ehemmiyet verilmesini sağlamak hikmetine bağlar. Saîd Nursî Hazretleri; insanlarda velînin, Cuma gününde duâların kabul edildiği saatin, Ramazan’da Leyle-i Kadir’in, Esmâ-i Hüsnâ içinde ısm-i Azam’ın, ömürde ecelin meçhul kalmasını aynı hikmete bağlı, yani sâir fertlerine de kıymet ve ehemmiyet verilmesini temin gâyesine mâtuf olduğunu beyan eder. Çünkü yirmi sene süren, fakat ölüm saati bilinmeyen bir ömür, ölüm saati bilinen bin senelik bir ömre göre daha tercihe şâyândır!5
Dünya hayatının kısalığına ve bize takdim edilen hayat dakîkalarının sayılı olduğuna dikkat edecek olursak, kul olarak Rabb’imize sığınmak ve duâ etmek için zaman tercihi yapacak kadar, meselâ bir takım vakitleri diğerlerinden ayıklayacak ve belli saatlerin dışındaki zamanlara rağbet etmeyecek ve değer vermeyecek kadar lüks ve fazladan bir zamana sahip olmadığımız anlaşılmış olur. Hayatımızın bütününden ve ömür saatlerimizin tamamından mes’ûlüz. Öyleyse tüm zamanları Allah’a yaklaşmak için en bulunmaz zamanlar bilmenin, kulluğumuz için daha hayırlı netîcelere kapı açabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
DUÂ
Allah’ım! Duâlarımızı, niyazlarımızı kabule karîn eyle! Bize katında makbul kulluk nasip eyle! Bizi hakkı hak bilip hakka ittibâ eden, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan içtinap eden kullarından eyle! Bize hakkı bâtıl, bâtılı hak gösterme! Bize hakta sebat ver, sadakat ver, istikâmet ver, isâbet ver, samimiyet ver, ihlâs ver, istikrar ver!
Âmin… Âmin… Âmin…
Dipnotlar:
1- Buhârî, 3/507. 2- R. Sâlihîn, 1154. 3- Tecrit Terc. 106. 4- Mektûbât, s. 270; Sözler, s. 662. 5- Mektûbât, s. 460; Sünûhât, s. 19.
07.04.2005