Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.08.2006, 21:03

Allah'dan gelecek yardımın kulların liyakatıyla paralel olac

DUA
Dua insanın yaratıcısına ihtiyaç duyduğunu gösteren ve kula yerini hatırlatan bir taleptir. ınsan yaratıcısını, Hakk olarak kabul etmiş olmalıdır ki, ondan yardım talep etsin. Öyleyse kulluğun ve Rabb olmanın iki ayrı yeri vardır. Dua kula Allah'ın bir mahlûku olduğunu hatırlatan ve Allah'ın ise Rabb olduğunu, tek ilâh olduğunu hatırlatan ve idrak ettiren esasları muhtevidir. Kısaca dua, kulun Rabbine müracaatıdır, münacaatıdır, yönelmesidir.

7/ ARAF-55: Üd'û rabbeküm tedarru'an ve hufyeh, innehü lâ yuhıbbülmu'tediyn.
Rabbimize gönülden ve gizlice yalvarın, muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez.
7/ ARAF-56: Ve lâ tüfsidû fiyl'ardı ba'de ıslâhıhâ ved'ûhü havfen ve tama'â, inne rahmetallahi kariybün minelmuhsiniyn.
ıslah olduktan sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Allah'a korkarak ve umutla yalvarın. şüphesiz ki Allah'ın rahmeti muhsinlere yakındır.
40/ MÜ'MıN-60: Ve kaâle rabbükümüd'ûniy estecib leküm, innelleziyne yestekbirûne an ıbâdetiy seyedhulûne cehenneme dâhıriyn.
Rabbimiz der ki; "Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Muhakkak ki bana kullluk etmek hususunda kibirlenenler alçalmış olarak cehenneme girerler."
2/ BAKARA-186: Ve izâ se'eleke ıbâdi anni feinni karibü. Ücibü da'veteddâ'ı izâ de'âni, felyestecibüli velyü'minü bi le'allehüm yerşüdün.
Ve kullarım, sana benden sorduğu zaman, Ben muhakkak ki (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlarda benim (davetime) icabet etsinler ve bana îmân etsinler. Böylece irşada ulaşsınlar (irşad olsunlar).

Görülüyor ki, Rabbimizden yardım istememiz, Rabbimizin kesin emridir. Yardımsız irşada ulaşmak mümkün değildir. Çünkü, âyet-i kerîmenin birinci kısmında, O'ndan dua ile yardım istememizi, bizden talep ediyor. Fakat Allah'dan gelecek yardımın kulların liyakatıyla paralel olacağını âyet-i kerîmenin sonunda açıklıyor. Bu yardımın dünya ni'metleri olmadığını Allah'ın katında ulvi ni'metlerine sahip olmak için Rabbimizden yardım istemenin efdal olduğunu, âyet-i kerîmenin sonunda Rabbimiz irşad kelimesiyle işaret ediyor.
ırşad hedefinin tahakkuku için ise; Rabbine kavuşmayı dileyen kimse, önce Allah'ın resûlüne onun vasıtasıyla da daha sonra Rabbine kavuşacaktır.
Burada da görülüyor ki dua, Allah'a yaklaşmanın, yakın olabilmenin bir vasıtasını teşkil ediyor.


GÜNAHLAR ıÇıN TÖVBE
ınsan nefs sahibidir. Günaha ve seyyiata bu sebeple meyyaldir. Bu itibarla günah işleyecektir. ışte günahlarından temizlenebilmesi ancak tövbe ile mümkündür.
Başlangıçta sadece günahlarımızın affı için tövbe ederiz. Bu seviyede zikir yoktur. Bu birinci tip tövbedir. ınsan istediği her an idrak ettiği hatası için Allah'ın affını diler.


ıkinci tövbe bir merasimle gerçekleşir. Arşı tutan melekler, devrin imamının ruhu, mürşit önünde sadece mürşidin sözleri tekrar edilerek yapılır (Nebe 38). Bu tövbe, Allah'a ulaşmak için yapılan tövbedir. Ve günahlarımız sevaba dönüşür.

4/ NıSA-64 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ liyutâ'a bi'iznillâh, ve lev ennehüm iz zalemû enfüsehüm câûke festagferullahe vestagfere lehümürresûlü levecedullahe tevvâben rahiymâ.
Biz Resûllerimizi ancak Allah'ın izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar nefslerine zulmettikleri zaman eğer sana gelselerdi ve Allah'tan mağfiret dileselerdi Resûl de onlar için mağfiret dileseydi Allah'ı tövbeleri (her iki tarafın mağfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardı.
40/ MÜ'MıN-7: Elleziyne yahmilûnel'arşe ve men havlehü yüsebbihûne bihamdi rabbihim ve yü'minûne bih, ve yestagfirûne lilleziyne âmenû, rabbenâ ve si'te külle şey'in rahmeten ve ilmen fagfir lilleziyne tâbû vettebe'û sebiyleke vekıhim azâbelcahiym.
Arşı tutan melekler ve oradaki kişi (arşta bulunan zamanın halifesinin ruhu) Rablerini hamd ile tespih ederler (zikrederler) ve ona îmân ederler ve âmenû olanlar için Allah'tan mağfiret (onların günahlarını sevaba çevirmesini) dilerler. "Rabbimiz" derler, "Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. Kim tövbe eder de (Mürşidin önünde tövbe eder de) senin yoluna (Sırat-ı Müstakiym'e, sana ulaştıran yola) tâbî olursa o taktirde onlara mağfiret eyle (onların günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru. "

Bu tövbeden sonra kişi amilüssalihata başlar. Mümin olur ve Sırat-ı Müstakiym üzerine çıkar.

78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
ışte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbi olunduğu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi kendisini Rabbine ulaştıran (yolu, Sırat-ı Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.
25/ FURKAN-70: ıllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahıymâ.
Ama (mürşidin önünde) tövbe eden ve (mürşidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazıldığı için) mü'min olan ve (aynı sebeple) nefsi ıslâh edici ameller işleyen kişinin Allah günahlarını sevaba çevirir. Ve Allah günahları sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.
25/ FURKAN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan feinnehü yetûbü ilallahi metâbâ.
Kim tövbe eder ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) işlerse muhakkak ki o Allah'a tövbeleri kabul edilmiş olarak ulaşır.

Burada artık Allah'a hidayet edici zikir başlamıştır. Bu noktada başlayan zikir her geçen gün artacak ve bir gün daimî zikre ulaşacaktır. Daimî zikrin bizi ulaştıracağı, külli zikir ve tesbihle yeni ve son bir tövbeye ulaşırız. Bu tövbe "Nasuh" tövbesidir.


TÖVBE-ı NASUH
Görülüyor ki Allah'a doğru yola çıkmamıza imkan veren tövbe de, hidâyet zikri bulunuyor. Ve 24 saat boyunca zikreder hale geldiğimiz zaman yeni bir tövbeye ulaşıyoruz. Bu tövbe ile ıhlâs makamından Salâh makamına geçilir.

66/ TAHRıM-8: Yâ eyyühelleziyne âmenû tûbû ilallahi tevbeten nasûhâ, asâ rabbüküm en yükeffire anküm seyyiâtiküm ve yüdhıleküm cennâtin tecriy min tahtihel'enhâr, yevme lâ yuhziyllahünnebiyye velleziyne âmenû ma'ah, nûrühüm yes'â beyne eydiyhim ve bieymânihim yekuûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfirlenâ, inneke alâ külli şey'in kadiyr.
Ey âmenû olanlar! Allah'a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki Allah sizin günahlarınızı örtsün ve sizi altından nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, Nebîleri ve Onlarla birlikte âmenû olanları utandırmayacaktır. (o gün) Onlar nurları önlerinde ve sağlarında olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptıkları gün) "Rabbimiz nurumuzu tamamla bizleri bağışla, muhakkak ki sen herşeye kaadirsin." derler.

Bu tövbe Allah'ın huzurunda yapılır. Bu tövbeden geri dönüş yoktur. Allah bütün günahları örtmesi sebebiyle kabir azabını kaldırır.

2

16.08.2006, 02:56

Kabul

RABBıM duasi kabul olmayanlardan nasip eylemesin bizleri

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir