Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

12.06.2004, 06:21

İslam'ı sevdiriyoruz derken yapılanlar

Ali Eren

"“ıslâm’ı sevdiriyoruz” diyerek yapılanlar"

şimdi hayatta olmayan sözüm ona bir şeyh, eski Hıristiyan, yeni Müslüman müridleri hakkında, “ıslâm’dan soğumasınlar diye onlardan namaz ibadetini kaldırıverdim” demişti.

Zamanımızdaki bazı arkadaşların söz ve tavırları bana bunu hatırlatıyor. Bu arkadaşlarım diyorlar ki, “Yahu kardeşim, bize müsaade edin de şu Yahudi ve Hıristiyanlara ıslâm’ı biraz sevdirelim.”

Bunların ıslâm’ı sevdirmeleri de şeyhin yaptığına benziyor. şöyle diyerek sevdiriyorlar:

- Cennete sadece biz Müslümanlar girmeyeceğiz ki! Siz Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gireceksiniz.

“Sırat’tan işte bu şekilde sağ-salim geçeceksiniz” diyerek, Hıristiyan ve Yahudileri sembolik Sırat Köprüsü’nden geçiriyorlar. “Hayrola! Kim yaptı, nasıl oldu?” diyorsunuzdur. Arz edeyim...

13 Mayıs 2004 tarihinde Mardin’de, Dinlerarası Diyalog havarilerinin organizesiyle “Dinler ve Barış/Kültürlerarası Diyalog Platformu” yapıldı ya, bu işler işte orada oldu. Sembolik bir köprü kurup, “Bu sembolik Sırat Köprüsü’dür” dediler; üç dinin mensuplarını bu köprüden geçirdiler. şimdiye kadar sadece konuşuyorlardı, bu sefer tatbikatını yaptılar.

Yapılanlar, ABD’nin “dünyadaki tek devlet, tek millet, tek DıN” hedefine aynen uyuyor. Bu toplantıları yapanların sanki ABD’de bir akıl hocaları var da, o oradan ne talimat gönderirse, burada onlar yapılıyor gibi.

Toplantıya davet edilenler öyle tesir altında bırakılıyor ki, onlar da -farkında olur olmaz- akıntıya kürek çekiyorlar. Meselâ; bağımsız Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez, ABD’nin “tek din” idealine tıpatıp uygun düşen şu cümleyi kullanıyor: “Dillerin, dinlerin birleştiği bu toplantı...” Bağımsız milletvekili konuşur da, bakanın susması olur mu? ıçişleri Bakanı Aksu da konuştu, dedi ki: “Müslümanlık, Hıristiyanlık, Yahudilik aynı ortak inançlara sahip...”

Her iki parlamentere, “Madem dinler birleşmiş, madem üç dinin inançları da aynı... Size Hıristiyan veya Yahudi diyebilir miyiz?” denilse, kabul etmeyecekleri kesin. Peki, bu sözler ne?

Ama böyle bir soruya lüzum kalmadı. ıkisinin de yanlışını ne acı ki Patrik Bartholomeos düzeltti: “Bize şirin görünmek için bu kadar uğraşmanıza lüzum yok” dercesine, “Aramızda ilâhiyat farklılıkları mevcuttur” dedi.

Bununla kalsa iyi. Daha acısı oldu. Fener Rum Patriği, biz Müslümanların kabul etmemiz mümkün olmayan kendi inancını ortaya koyarken bizi de ona ortak etti ve şöyle dedi: “Bizler tanrının sadık evlâtları...” Hâşâ, biz tanrı evlâtları değiliz ve bu söz bizim inancımıza sığmaz.

Bunu kuzu kuzu dinleyen diyalogcular, ıslâmiyet’i işte bu konuşmaları yaptırarak sevdiriyorlar.

Toplantıda, çan sesiyle karışık ezan okutturulması üzerine, Mardin Valisi Temel Korkmaz, şöyle diyor: “Ezan sesinin çan sesini saygıyla selâmladığı...” Bu kabul edilemez söz de, 1400 senelik ıslâm tarihinde, Müslümanlar tarafından benzeri hiç söylenmemiş bir sözdür.

En büyük gafı da ıstanbul Müftüsü Sayın Mustafa Çağrıcı yaptı; pişmiş aşa su kattı. Be hocam, diyalogda hiç “Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed...” denilir mi? Bilmiyor musunuz, ıslâm adına konuşulduğu söylendiği halde, o dinin peygamberi olan Hz. Muhammed ismi asla anılmaz ve hep devre dışı bırakılır. Yahudi ve Hıristiyanları da iman dairesine almak için, sadece Hz. ıbrahim denilip geçilir hocam; anlamalısınız... (Kimin ve kimlerin buna ‘hayır’ demeye mecali varsa buyursun. Kendi söz ve hareketlerini delil getirmek üzere buradayım ve hazırım.)

Değerli okuyucular, hatta öyle şeyler yapılıyor ki, Hz. Peygamber’i devre dışı bırakmak şöyle dursun, Müslüman görünüşlü bazı kimseler Peygamberimiz’e iftira bile ediyorlar, iftira!!!

“Bunu hangi kitaptan alıp yazdınız, bunu niçin bastınız?” diye sorduğumuz zaman da, “ilerde görüşelim” deyip köşe bucak kaçıyorlar. Fazla kaçamayacaklar. Hayatta olduğumuz müddetçe, onları deşifre edecek ve Peygamberimiz’e iftira etmenin hesabını kalemimizle soracağız.

Sırada, Mardin toplantısının ıstanbul’da devam eden iki günlük uzantısı var. Biz onu yazana kadar sizler şu kitabı okuyadurun: “Kur’an’da Ehli Kitap.” Prof. Veli Ulutürk’ün yazdığı bu 120 sahifelik değerli kitabı isteme yeri: ınsan Yayınları, (0212) 642 74 84 ve 507 10 93/ıstanbul

e-mail:alieren_vakit@mynet.com
Ali Eren
alieren@vakit.com.tr

Sultan

Stajyer

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

2

12.06.2004, 22:04

ya sagol arkadasim

bu yazi benim arsivim de yokmus. Cok sagol
Sevgi Çiçekleri

3

13.06.2004, 00:49

Ben bu Mardin deki olayı kısmen biliyordum ama temsili sırat köprüsüne falan dikkat etmedim,tamamını izlemedim.Okuyunca çok şaşırdım, aşırıya kaçmış adamlar...


Ali Eren de güzel yazılar yazıyor,
Allah razı olsun,

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir