Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.09.2007, 17:28

İstiğfarın Ehemmiyeti

ımâm-ı Rabbani hazretlerinin, faideli ilimler hazinesi MEKTÛBÂT kitabındaki hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günâhı için istiğfar ederse Allahü teâlâ, o günahı elbette afv eder.)

(Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunanlara müjde­ler olsun.)

Birçok mu'teber kitaplardan derlenen Seâdet-i Ebediyye kitabında, Ehl-i sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cum'a günü sabah namazından önce, aşağıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının afvedileceği hadis-i şerifle bildiril­mektedir. Düâ şudur:

(Estağfirullahel'azîm ellezi la ilahe illâ hüvel hayyel kay-yûme ve etûbü ileyh).

(Sıkıntısı olan kimse çok istiğfar okusun!)

şir'atiil ıslam'da buyuruluyor ki:

Her işte ve bütün hallerde istiğfara devam etmelidir. Ha-dis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Her hastalığın bir ilâcı vardır. Günahların ilâcı da istiğfar­dır.)

(Sabah ve akşam günde iki defa istiğfar etmeyen kimse, nefsine zulm etmiş olur.)

(Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz.)

(ıstiğfar eden kimse, günde yetmiş kerre aynı günahı işlese de ısrar etmiş sayılmaz.)

(ıstiğfarı kendisine lâzım bilen kimseyi, Allahü teâlâ darlık­tan kurtarır, üzüntüsünü giderir, ummadığı yerden onu rızıklandırır.)

(Hazret-i Huzeyfe (radıyallahü anh), çoluk çocuğunu idare­de çok üzülürdü. Halini Peygamber aleyhisselâma arz edince. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:

(Ey Huzeyfe nerdesin? Neden istiğfar etmiyorsun. Ben günde yüz kerre istiğfar ederim. Ümmetimin seçilmişleri, iyi bir şeyle karşılaştıklarında sevinirler, kötülükle karşılaştıklarında hemen istiğfar ederler.)

Hasan-i Basrî hazretlerine birisi kıtlıktan şikâyet etti. Başka birisi fakirlikten, diğer birisi de çocuğunun olmadığından şikâyette bulundu. Hepsine de istiğfar etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda suâl ettiler. Onlara da istiğfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nisa Sûresi onuncu âyet-i kerimesini okudu. Bu âyet-i kerimede istiğfar edenlerin çeşitli ni'metlere kavuşacağı, rızklarının arta­cağı, evlât sahibi olacağı, Cenâb-ı Hakkın kendilerine yardım edeceği buyurulmaktadır.

Eshâb-ı Kiramdan bir zat, çocuğu olmayan birisine istiğ­fara devam etmesini söyledi. O kimse günde yedi yüz kerre istiğfar ederdi. Nihayet bu şahsın on çocuğu oldu.
Allah Yar ve Yardımcımız olsun...

2

08.09.2007, 17:51

Allah Razı olsun kardeşim.

Gerçekten öyle. Allah'ın Rahmeti gazabını kuşatmış. Bol bol tevbe istiğfar etmek lazım.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

08.09.2007, 18:02

Amin.. Allah cümlemizden razı olsun..
Allah Yar ve Yardımcımız olsun...

4

08.09.2007, 19:16

ıslam alimleri tarafından, kütüb-i sitte, yani altı kitap olarak adlandırılan, Hz.Peygamber a.s.m.'nin sözlerinin derlendiği hadis kitaplarının üçünde şu hadis rivayet edilir:

926 - Hâris ıbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah ıbnu Mes'ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" ıbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.

Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. ışte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. "

Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."

Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500).

5

08.09.2007, 20:16

Re: ıstiğfarın Ehemmiyeti

Alıntı sahibi ""ayse55""

Nisa Sûresi onuncu âyet-i kerimesini okudu. Bu âyet-i kerimede istiğfar edenlerin çeşitli ni'metlere kavuşacağı, rızklarının arta­cağı, evlât sahibi olacağı, Cenâb-ı Hakkın kendilerine yardım edeceği buyurulmaktadır.


Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır <nisa-10>

anlamadım şimdi bu ayet-i kerime yukarıdakini mi anlatıyor... :oops:
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

6

08.09.2007, 20:44

Bir karışıklık var demek ki ortada.

7

08.09.2007, 21:34

merak ettim şimdi :roll:
Kuran-ı Kerim'in tefsirlerinde bazen değişikler oluyor yazara göre.acaba ondan mı?
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

8

08.09.2007, 21:46

Tercümede veya aktarmada bir hata olabilir. Ayet numaraları, sureleri bellidir, ayetin genel anlamıyla meâli de bellidir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir