Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

18.08.2007, 16:30

Beş Cümle

Birgün Allah Resûlü (a.s.m.), “Sana beş bin koyun mu vereyim, yoksa din ve dünyana yarayacak beş cümle mi öğreteyim?” diye sormuştu Hz. Ali’ye.

Bu soru, “Ben istesem şu dağlar ve taşlar arkamda altın ve gümüş olarak gelir” buyuran Allah Resûlüne aitti. Onun için beş bin koyun mesele miydi? Hem, ganimetlerin beşte biri Resûl-i Ekrem’indi. (a.s.m.). Hz. Ali bu soruya şu cevabı verdi: “Ey Allah’ın Resûlü! Gerçi beş bin koyun iyi bir servet, ama sen yine de bana beş cümleyi öğret.”

Hz. Ali beş bin koyunu tepmiş, din ve dünyasına yarayacak beş cümleyi tercih etmişti. O beş cümle harika bir duâydı ve şu mealdeydi: “Allah’ım, günahlarımı bağışla. Ahlâkımı güzelleştir. Kazancımı helâlinden ve hayırlısından ver. ıhsan ettiğin rızıklara karşı beni kanaatkâr eyle. Ve beni hak yoldan saptırma” (Kenzü’l-Ummal, 1:305.)

Gerçekten bu beş cümle, beş hakikat, değil beş bin koyun, beş yüz bin koyundan daha değerli zengin bir hazinenin, inanan bir insan için günahların bağışlanması, ahlâkın güzelleşmesi, helâl ve hayırlı kazançlar, kanaatkârlık ve hak yolda sebat etmek kadar önemli başka ne olabilir? Bu her bir altından, elmastan daha değerli hakikatler gerçekten baha biçilmez bir hazinedir.

Fani, gelip geçici değil hiç eskimeyen, her zaman önem, değer ve ağırlığını koruyan bu hazineyi muhafaza etmek ne kadar mühimdi.

Nazarların fani dünyaya yöneldiği bir zamanda ebedî olana, onun için gerekli olan esaslara yönelmek, bunlara ağırlık vermek aklın gereği değil de nedir?

Günahların bağışlanması manevî temizliği ifade ediyor. Bu temizliğin hemen akabinde güzel ahlâkla donanma yer alıyor. Helâl dairede yaşamak ve her şeyin hayırlısını istemek, kanaatkâr olmak, hak yolda sebat etmek, sapmamak ise güzel ahlâkın birer parçası.

Bu güzel hasletlere sahip geçici değil, kalıcı ve maddî servetlerle kıyas edilemeyecek derecede bir servete kavuşmuş oluyor.

Demek Hz. Ali ahirette işe yarayacak hususları öne almak suretiyle ne kadar akıllıca hareket etmiş.


şaban DÖğEN/Yeni Asya
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

2

18.08.2007, 17:09

Çok güzel bir yazı. Gazeteden okumuştum.

Dini içerikli yazılara koysan daha iyi olmaz mıydı?

Neyse!

Bu duayı ezber etmek lazım.

“Allah’ım, günahlarımı bağışla. Ahlâkımı güzelleştir. Kazancımı helâlinden ve hayırlısından ver. ıhsan ettiğin rızıklara karşı beni kanaatkâr eyle. Ve beni hak yoldan saptırma”


Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

18.08.2007, 17:17

dini icerikler kismina eklememende bir sebep vardi...

umarim yetkililer tasirlar... :oops:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

4

18.08.2007, 17:21

:mrgreen:

Kızdın mı? :lol:
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

18.08.2007, 17:25

ne kizicam ya, özledim diyorum, aglatcan simdi beni inan aman devam abim,

:cry:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

6

18.08.2007, 23:19

çok anlamlı ders alacağımız bi yazı..Allah razı olsun...
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

7

18.08.2007, 23:33

ecmain canim insallah.. :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir