Rasim YÜKSEL: “Bir internet sitesinde bir Rus bilim adamının deprem araştırması yapmak amacıyla yerin 14400 metre altına bir aygıt indirdiklerini yazıyor. Depremle ilgili sesleri kaydetmek için çalışma yaparken insan seslerini duymuşlar ve kaydetmişler. Siteden sesleri bizler de dinledik. Kafamıza takıldı, acaba kabirle ilgili azap çeken insanların sesleri olabilir mi? Allah’tan insanlar ibret alsın diye böyle bir durum olabilir mi?”
şanlıurfa’dan Ziraat Yüksek Müh. Mithat VURAL: “Rus Jeoloji araştırma ekibi bilim adamlarının Sibirya’da yerin 14.4 km derinliğinde kaydettikleri çığlık atan insan sesleri ile ilgili haberin Türkçe’sini (www.mutefekkir.com) adresinde işitilen seslerle birlikte yayınlamışlar. Araştırma ekibinden Dr. Azzacov’un anlattıkları şeyler ilginç. Haberi ve sesleri oradan okuyup yorumlar mısınız? Böyle bir şey olabilir mi?”
Evet; aşağıda, yerin altında bir şeylerin olduğu kesin. Dışarıdan göründüğü gibi yerin içinin hiç de sakin olmadığı muhakkak! Bu haberi bahsettiğiniz siteden okudum ve sesleri işittim. ısteyen herkes de bir ınternet Cafe’den bu adreslere girebilir, haberin detayını okuyabilir ve sesleri işitebilir. Yoğun sesler bir montaj işine benzemiyor. Fakat seslerin gerçekten berzahtan yankılanmış sesler olup olmadığı konusunda bir şey söyleme imkânım yok. Herkes gibi ben de, olur mu böyle şey, diyorum. Fizikî olarak berzahtan ses kaydetmenin mümkün olmayacağını biliyorum.
Fakat biliyorum ki, her şey fizikten ibâret değil. Fizik ötesi hakîkatler fizik âlemi sarmış durumda. Âlem-i berzah denilen bir âlem var; ölenlerin ruhlarının bulunduğu âlem ve bizimle çok yakın alâkalı. ınsan öldüğü zaman berzâh âlemine gidiyor. Ve ameline göre burada hesap gününe kadar kısmî bir mükâfât veya cezâ görüyor. Meselâ Firavunun kavmi için Kur’ân, “Onlar kıyamete kadar sabah akşam o ateşe sokulurlar”1 buyurmuştur. Buna inanıyoruz. Firavun kavmi gibi Peygamberi reddeden kaç kavim var kim bilir?
Âlem-i misal denilen bir başka âlem daha var; yaşanan tüm olayların oluk oluk içine aktığı bir âlem. Bizimle çok alâkalı. Tüm geçmiş zamanlar ve yaşanmış olaylar da bu âlemin içinde.
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri dünya çekirdeğinin, berzah âlemi ile misâl âleminde bir büyük ağaç gibi dal budak saldığını ve kâinâta omuz omuza vuracak bir büyüklüğe ulaştığını kaydediyor.2 Bu âlemleri beş duyumuzla algılamasak da, var olduklarını ve berzah âleminin yaşayan ruhlarla, misâl âleminin de en ince detayına kadar ses ve görüntü kayıtlarıyla birlikte yaşanan olaylarla dolu olduğunu biliyoruz.
Berzah âleminden ses işitmek imkân dışı değildir, yeni değildir ve aslında itimatsızlık konusu etmeye değer bir şey de değildir. Peygamberler ve evliyâlar berzah âlemi ile zaman zaman temas kurmuşlardır. Nitekim Üstad Bedîüzzaman Hazretleri de ruhların bizlerle iletişimi bulunabileceğini, bu kapının kapalı olmadığını bildiriyor.3 Peygamber Efendimiz (asm) âlem-i berzahtan çok sesler işitir, çok manzaralar görür ve bunları ashabına aktarırdı. Meselâ bir defasında ashabıyla birlikte çok derinlerden bir gürültü işitti. Buyurdu ki: “Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanan ve bu dakikada Cehennemin dibine ulaşan bir taşın gürültüsüdür.” Az sonra yetmiş yaşında bulunan bir münâfığın ölüm haberi geldi.4 Peygamber Efendimiz (asm) ümmetini ölüm ötesi konusunda uyarır; “Ben sizin görmediğinizi görüyorum. Siz benim bildiğimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız! Yataklarınız üzerinde kadınlarınızla eğlenip tad alamazdınız! Yüksek sesle Allah’a yalvararak yollara dökülür, dağlara çıkardınız!” buyururdu.5
Peygamber Efendimiz (asm) bir başka hadisinde berzah âleminden şöyle bir haber bildirdi: “Cenâze tabuta konulduğu ve erkekler onu boyunları üzerine yüklendikleri zaman, şayet hayatında iyi bir kimse idiyse: “Beni yerime çabuk ulaştırın!” der. Eğer iyi bir kimse değilse, “Eyvah! Helâk oldum! Nereye götürüyorsunuz?” diye feryad eder. Ölünün bu feryadını insanlardan başka her şey işitir. Eğer insan işitmiş olsaydı, düşer bayılırdı!”6
Diğer yandan Üstad Bedîüzzaman’a göre yerin merkezi küçük Cehennemden (Cehennem-i suğrâ) ibârettir! Yüzey ile arasında altı bin küsûr kilometrelik bir mesafe bulunan yerin merkezinde iki yüz bin derecelik bir ateş vardır ve bu ateş dünya ateşinin iki yüz katıdır. Bu ateş berzah âlemine göçmüş bir kısım insanlar ve cinler için büyük Cehenneme ait bazı vazifeleri vekâleten yapıyor. ıleride yer küre nasıl üzerinde yaşayanları haşir meydanına boşaltacak ise, karnında bulunan küçük Cehennemi de Allah’ın emriyle büyük Cehenneme teslim edecektir.7
Netice olarak, ses kaydının sıhhati inkâr edilebilir belki! Fakat edilse ne olacak? Olay böyledir! Berzah âleminde küçük Cehennem, hesap gününden sonra büyük Cehennem bir vâkıadır! Bedîüzzaman Hazretleri bundan dolayı insanlığı şöyle uyarmıştır: “Nev-i beşerin en büyük meselesi Cehennemden kurtulmaktır!”8
Fakat hiç şüphe edilmesin ki, Allah’ın azabından korkup Allah’ın rahmetine sığınanlara müjde vardır. Cenâb-ı Allah müjde ediyor ki: “Rabb’inin azabından korkan kimseye iki Cennet vardır!”9
DUÂ
Ey rahmeti sonsuz Rabbim! Ey keremi bol Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey lütfu sonsuz! Ey övgüye tek lâyık Rabbim! Ey her işi hikmetli Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey şefkati sonsuz! Ey tek şeref Sahibi Rabbim! Ey tek tasarruf Sahibi Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey acıması sonsuz! Ey tertemiz Rabbim! Ey esenlik veren Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey bağışlaması sonsuz! Ey tek güven veren Rabbim! Ey tek koruyan Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey esirgemesi sonsuz! Ey izzet sahibi Rabbim! Ey kudret sahibi Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey merhameti sonsuz! Ey tek büyük Rabbim! Ey her şeyi yaratan Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey affı sonsuz! Ey başlangıcı olmayan Rabbim! Ey sonu olmayan Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey sevgisi sonsuz! Ey varlığında şüphe olmayan Rabbim! Ey her şeyin iç yüzünü elinde tutan Rabbim! Bizi Cehennemden kurtar! Bizi affet ey ilgisi sonsuz!
Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Dipnotlar:
1- Mü’min Sûresi: 46,
2- Lem’alar, s. 70,
3- Mektûbât, s. 13; Sözler, s. 478,
4- Müslim, Cennet, 31; şuâlar, s. 498,
5-Rıyâzu’s-Sâlihîn, s. 309,
6- Rıyâzu’s-Sâlihîn, s. 335,
7- Mektûbât, s. 15,
8- Asâ-yı Mûsâ, s. 45,
9- Rahmân Sûresi: 46.
Kaynak: www.fikih.info