Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

10.07.2007, 16:25

her kim bu tatlıdan üç lokma yerse...

Dindar, yaşlı ve sevimli bir dostu ziyarete gitmiştik. Ben, hüsn-i hat merakım dolayısıyla duvarlardaki eski-yazı levhalarını incelerken, bir levha özerinde ilgi çekici ve hoş bir ilâç târifnâmesine rastladım, ilâcın hazırlanışı şöyle:
TEVBE kökü, ıSTığFAR yaprağıyla karıştırılacak; GÖNÜL havanına konulup, TEVHıD (La ilahe illallah) tokmağı ile güzelce dövülecek; ıNSAF eleğinden geçirildikten sonra, GÖZYAşI ile hamur kıvamına getirilecek; şEVK ateşiyle pişirilecek; MUHABBET balı katıştırılıp, karıştırılacak.

Böylece hazırlanan ilâcın, KANAAT kaşığı ile sabah-akşam, gece-gündüz alınması gerektiği ve her türlü derûnî-mânevi rahatsızlığı iyileştirdiği belirtilmiş.

Bu ilâç târifnâmesi bize, 15. yüzyılda yaşayan Hatiboğlu Muhammed’in Ferahnâme’sinde gördüğümüz başka bir tarifnâmeyi hatırlattı.



Onun hikâyesi de şu:

Ebû Alî adlı bir kişi der ki :

“Basra şehrinde bir vali olduğunu söylediler; görmek ve ziyaret edip duasını almak niyetiyle Basra’ya gittim. Bazı kimselere yerini sordum:

‘-Az önce mezarlık tarafına çıktı.’ dediler.

Arkasından gittim. Beni görünce acele ile mezarlığın mescidine girdi, kapısını kapadı. Kulağımı kapıya dayadım. şöyle niyaz ediyordu:

‘ılâhî! Seni arzulayanlar halktan, şöhretten, gösterişten kaçtılar; sırf sana rağbet ettiler. Sana müştak olanlar halktan ayrı durmuşlar, tenhalarda seni zikretmişlerdir. Bana da senden başkası gerekmez.’

Ben, kendisine bir hizmette bulunmak, istiyordum; seslendim:

- Biraz tatlı getirsem yer misin? dedim;

- Sen bilirsin, dedi.

Döndüm hâlis şekerden makbul cins bir tatlı getirdim, önüne koydum.

- Ben böyle tatlı istemiyordum ki, dedi.

- Peki, senin istediğin nasıl bir tatlı? dedim.

ıçini çekerek şöyle cevap verdi:

- ıTAAT ve ıBADET hurmasını alır,

içinden KıBıRLıLıK çekirdeğini çıkarır,

KULLUK ve HıZMET unuyla karıştırırsın;

ayrıca BELÂ ve MıHNET yağına,

RIZA ve TESLıMıYET zağferânını katar,

TEVAZÛ ve MESKENET tenceresinde hepsini birlikte koyar,

üzerlerine SAFA balını dökersin.

Altına ışTıYAK ateşini yakar,

ıHTıYAT kepçesiyle ağır ağır karıştırıp pişirdikten sonra,

şÜKÜR tabağına koyarak önüme getirirsin..

ışte benim istediğim tatlı bu. Her kim bu tatlıdan üç lokma yese, göğsüne şifa, gönlüne nur olur, canına rahatlık gelir.!




şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

şahan

Orta Düzey

  • "şahan" bir erkek

Mesajlar: 300

Konum: izmir-tire

Meslek: üniversite öğrencisi(erzurum)

Hobiler: müzik(ney), tarih, fotoğrafcılık

  • Özel mesaj gönder

2

10.07.2007, 16:46

gerçekten çok güzel..

TEVBE kökü, ıSTığFAR yaprağıyla karıştırılacak; GÖNÜL havanına konulup, TEVHıD (La ilahe illallah) tokmağı ile güzelce dövülecek; ıNSAF eleğinden geçirildikten sonra, GÖZYAşI ile hamur kıvamına getirilecek; şEVK ateşiyle pişirilecek; MUHABBET balı katıştırılıp, karıştırılacak.
:!: :!:
Yum gözünü, kalbine heran yokluğa üfür!
'Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür'

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir