Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

muhammedzorlu

Moderatör

  • "muhammedzorlu" bir erkek
  • Konuyu başlatan "muhammedzorlu"

Mesajlar: 1,122

Konum: The Collection of Risale-i Nur

Meslek: The Collection of Risale-i Nur

Hobiler: The Collection of Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

1

27.06.2007, 10:11

Bediüzzaman Said Nursi 'ye mektup!

Bediüzzaman Said Nursi 'ye mektup!

Ey aziz Üstadım. Bu kalbi duygular ile sana gönderdiğim ikinci mektubum. Her
Mart ayı gelince bir hüzün çöreklenir hislerime. Bir hicranı yaşar duygularım.
Kalbimin aklımın ve bütün hissiyatımın derinliklerine kadar yayılır. Önce şiddetli
bir hüzün kaplar içimi. Sonra sevinçler ve müjdelerle dolan ruhum adeta
yıldızlarla dolaşır. Ah keşke diyorum? Senin yaşadığın yıllarda olsa idim. Nur
köyünde senin çocukluk arkadaşın, olsa idim. Medreselerde çocukluk arkadaşın,
yollarda yoldaşın, el ele gönül gönüle. Harb-i Umumî'de askerin olsaydım.
Kastamonu'daki esaretinde beraber olsa idim. Nikola Nikolaviç'e söylediğin
sözlere ben de ortak olsa idim. Firarında yoldaşın,
ıstanbul'daki Darü'l-Hikmet'teki vazifende sana muavin olurdum. Ankara'da en
dehşetli kumandana karşı ikazlarında da yanında olmak isterdim. Biraderzaden
Abdurrahman seni Ankara'da yalnız bıraktığında Van'a giden trende yanında ben
olmak isterdim. Molla Hamid'e arkadaş olmak bana bir şerefti. Sürgüne
gönderildiğin zaman kelepçelerin ikimize birden takılmasını isterdim. ılk nefiy
yerin olan Burdur'da, Barla'da, Isparta'da, Çamdağında, çınar ağacında beraber
olmak isterdim seninle. Eskişehir Mahkemesinde, Eskişehir zindanlarında, Denizli
Hapishanesinde, Afyon Mahkemesinde ben de olmak isterdim. Kanımızı
mürekkep, derimizi kâğıt yapardık. Kastamonu da, Karadağ'da, Emirdağ'da,
ıstanbul'da beraber bulunurduk.

Bu bir hasretti ne olur çok görme. Senin yetiştirdiğin Tahirler, Zübeyrler,
Feyziler, Aliler, Osmanlar, ıbrahimler, Ceylanlar, Bayramlar, Sungurlar,
Abdullahlar, Atıflar, Mehmetler, Süleymanlar bize örnek oldular. Onlar senin
Kur'ân yoluna hayatlarını ve herşeylerini koydular. Tıpkı iki cihan serverinin
etrafında dönen sahabiler gibi idiler. Fakat kısmet değilmiş ne diyelim. Ama senin
vediana sarıldık. ``Mevtim hayatımdan ziyade dine hizmet edecek, ölümüm
başınıza bomba olup patlayacak" müjdenize sahip çıktık. O günlerde birkaç
merkezde yapılan Nur hizmeti şimdi binlerce merkezde yapılıyor. şu satırların her
kelimesinin sana ulaştığından hiç kuşkum yoktur. Çünkü ``boş dağlar hali
sahralar onun ibadı ile dolu" olduğuna göre sen bizi biliyorsun. Bizi tanıyorsun.
Sen aramızdan ayrıldıktan sonra sıra dağlar gibi hücumlara ma'ruz kaldık.
Mahkemeler, zindanlar, mevkufiyetler. Nice yiğitler bu dâvâya omuz verdiler.
Kimi candan geçti, kimi canandan. Kimi bir büyük inkişafın yanında büyük fedailer
yetiştirdi. şimdi Sözler'ini dünya okuyor.

``Said yoktur, Said'in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan hakikat-ı
Kur'âniyedir." Müjdeni yaşar hale geldik. Ve her Mart ayının yirmi üçünde bu
duygularla uyanır hissiyatım. Kâh hüzün, kâh sevincinde akşama kadar âlemim
canlanır.

Adeta sadâkat yemini ederim. Metanetten ayrılmayacağıma, onu başıma taç
edeceğimi anlarım.Sana binler minnetle, selâmlar ederim. Üstadım.



Yazan :Raşit YÜCEL
Bismillahirrahmânirrahîm

" Dedim:''Çok yalnızım.”
Dedi: “Ben sana çok yakınım
.”


Bakara: 186 Ayeti Kerime

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir