Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.02.2007, 17:50

Nefsi Sıfırlama Sanatı

şunu iyi bilmek lazım gelir ki, Cenâb-ı Hak, Ahlâk-ı Muhammedî modelini mü'min'lerin nefislerini ıslah etmek şartıyla kulluğunu bilecek şekilde yaratmıştır. Çünkü; "Âmener-Resûlü"de bildirdiği gibi, kullarına hiçbir zaman kaldıramayacakları yükü yüklememiştir. O halde kaldırılanamayan şey nefs’in ağırlığıdır.

Ahlâk-ı Muhammedî’nin çok önemli bir unsuru da, nefs’i sıfırlamasıdır. Bunun için Fahr-i Kâinat Efendimiz, "Ben yokluğumla övünürüm" buyurmuştur. Buradaki yokluk, nefs’in yokluğudur.

Nefs’i sıfır çizgisine çektiğimiz zaman verâmıza, ferâsetimize, imanımıza gölge düşürme kâbiliyeti kalmadığı için, doğrudan doğruya vicdânın penceresinden Allah’ın tüm arzularını, rızalarını aynen seyrederiz. Tüm harekâtımız, tüm uygulamamız, her türlü davranışımız tamamen ilâhi sahneye yönelik olur. Bu Efendimiz'in Sanatıdır.

Bundan dolayıdır ki, bütün mânâ bilimlerinin, tasavvufun, tarikatların amacı, evvelâ nefsi sıfırlayarak ona bir takım faziletleri öğretmek yolundan geçer…

Bu konu biraz tartışmalıdır. Bir taraftan yavaş yavaş faziletleri öğrensinler, sonra nefs’lerini ıslah etsinler görüşü olduğu gibi, evvelâ nefs’lerini sıfırlayıp, ondan sonra faziletleri öğrensinler görüşü de vardır. Ama çoğunluk her ikisini bir arada yürütmektedir.

Yani bir taraftan verâyı, takvayı, ferâseti, vicdanı mümkün olduğu kadar bu çizgilerine yaklaşık biçimde gayretle yakînine alırken, bir taraftan da bunlara engel olarak daha iyi seyredeceği nefs’i hâkimiyetine alır, yani nefs’i sıfırlar. Nefsin sıfırlanmasının görünür belirtisi dünya ilgisinin o kişide bir etki yapmamasıdır. Yani dünya ilgilerinden bir kul olarak yiyecektir, içecektir, yuva kuracaktır ve mesleğini icra edecektir. Bunlar dünyaya temayül değildir. Bilâkis, Cenâb-ı Hakk’in verdiği kader vazifesini yerine getirmek açısından bir kulluk görevidir.

Ama, bağlılık, nefs’e ait bir gaflettir ki, işte o gittikçe ağırlaşan, nefsin üzerine yük olan bir felâkettir. Bizim nefs’i sıfırlarken gözleyeceğimiz şey, dünyada sağlımızda, etrafımızdaki insanlarda, aile yuvamızda, sanatımızda, mesleğimizde, velhasıl her konuda herhangi bir değişiklik karşısında hiçbir şey olmamış gibi olabilmektir. Yani bir mü’mine sıfırlanmış nefsi içerisinde, "Dükkanın yandı" veya "Evin yıkıldı" diye haber verdiğiniz zaman hiçbir şey olmamış gibi davranır. Nefs’in sıfırlanma sanatı budur.

Fahr-i Kâinat Efendimiz, bu bakımdan dünya ile ilgisinde o kadar çok sıfırlama yapmıştır ki, saymakla bitmez… Efendimiz, Hz. Hatice Annemizin kendisine bütün servetini teslim etmek ve ıslâmiyet'in önüne sermekten doğan büyük bir maddî potansiyele sahipti. Onların hepsini aç, fakir mü’minlere paylaştırdı, ama Medine’ye hicret ettiği zaman, Hz Fâtıma Annemizi evlendirirken bir kap yemek yapacak parası yoktu.

Fakat ne servetini dağıtırken, ne de olmadığı zaman Efendimizde bir teessür yoktu. ışte bu, nefsi sıfırlama sanatının müthiş bir tezahürüdür. Eğer biz nefs’i sıfırlama sanatında Efendimize yakın olmak için, tam sıfırlayamazsak bile, onu küçültme, onu canavarlıktan uzaklaştırma tarafını seçmek istiyorsak,evvela kademe kademe onun canavarlıklarını elinden almalıyız…

Kaynak: Onk. Dr. Haluk Nurbaki

2

25.02.2007, 18:01

Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)

En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)

Bütün Kur'an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)

Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)

Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)

Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)

ınsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)

Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)

Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)

Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy'üs-Sakati)

Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)

Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)

ıyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)

'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Mesajlar: 37

Konum: ıstanbul

Meslek: Dizgi&Grafik

Hobiler: Bilgisayar,kitap

  • Özel mesaj gönder

3

10.03.2007, 15:00

Nefsi Sıfırlama Sanatı

"BEN SIFIRIM"
ınsan kendini "sıfır" kabul etmeli; "sıfır" bile değil, Arapça'daki haliyle "sıfır" bilmeli. Çünkü "i" lerde kendini hissettiren bir sertlik var. Kendinde bir şey vehmeden kaybetmiştir. ıkram ve imtihanı ilâhî olarak bazı şeyler kendisine gösterilse veya güzel rüyalar görse bunu dahi anlatıp kendine pay çıkaran hasta ruhlar vardır. Bu çok tehlikeli bir yoldur. Daha tehlikelisi de "Aczimize binaen Allah zaman zaman lütfediyor böyle..." denmesidir. Bir adam uçsa, gitse ağacın tepesine konsa, sonra da bunu sağda-solda anlatsa bu adam bostur. Ben nezaketim icabı böyle diyorum, yoksa o adam BOMBOSTUR. Çünkü Hak dostları Cenabı Hakk’ın sırlarını ifşa etmez. Bu türlü lütuflar uluhiyete ait sırlardır, ifşa edilmez. Allah da zaten sırrını yayacak kimselere onları bildirmez. Bunlar imtihan vesilesidir. Bunlar tehlikeli ve ses çıkarılmaması gereken bir yerde cepteki bozuk paralardır, hissettirilmemesi gerekir. Bozuk paraları şıkırdatırsan avcılar seni bu avcılar yaman olur, endişe et ki seni vurur. Allah’ın has kulları kendisini hiçbir şey görmez. Mesela, Kutup önünü hep sisli-dumanlı görür. Ufku açık değildir. Herkes onu ulaşılmaz zirvelerde de eder ama o kendisini çukurlar içinde görür. Ayakların hep yere bassın, düştüğün zaman canin yanmasın, bir tarafın kırılmasın. Kendi vehimlerinle oluşturduğun dünyada bulunduğunu zannettiğin yüksek yerlerden düşersen, düştüğün yer en derin çukurlar olur ve hiçbir yerin sağlam kalmaz.

_____________________________
Kırık Testi

4

10.03.2007, 15:16

Allah razı olsun.
Yazı sizden mi yoksa alıntı mı?
Alıntıysa kaynağınıda alalım...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

5

25.05.2007, 13:42

Arkadaş! ınsanın vücudu, bedeni, emvâl-i mîriyeden bir neferin elinde bulunan bir hayvan gibidir. O nefer, o hayvanı beslemeye ve hizmetine mükellef olduğu gibi, insan da o vücudu beslemeye mükelleftir.

Aziz kardeşlerim! Burada bana bu sözü söylettiren, nefsimle olan bir münakaşamdır. şöyle ki:

Mehâsiniyle mağrur olan nefsime dedim ki:

"Sen birşeye mâlik değilsin, nedir bu gururun?"

Dedi ki: "Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem."

Dedim ki: "Yâhu, bu sineğe bak. Gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür. Her işini görür. Sen de lâakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin" diye ikna ettim.

Takdis ederiz o Zâtı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar. Ben de onunla nefsimi ikna ve ilzam ederim.

Mesnevî-i Nuriye
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir