Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

21.09.2006, 21:03

Ramazan'da Somut hedefler şunlar olabilir:

Allah'ı daha fazla anmak/zikretmek/düşünmek
- Namazları daha bir huşu içinde kılmak (genel hedef)
- Sabah namazlarını bundan böyle kaçırmamak, bu sorunu çözmek
- Gece namazlarına başlamak
- Sabah namazlarından sonra uyumamak
- Kuran'ı mealinden hatmetmek
- Kuranı düzenli okumak, bir ayda hatim gerekmeyebilir
- Düzenli bir şekilde kitap okuma alışkanlığı kazanmak
- ınsanlara karşı daha güzel ahlaklı olmak
- Planlı yaşamak, boş zamanları dolu dolu geçirmek, zamanı planlama sorununu çözmek ya da bu konuda bir adım atmak
- Kendine zaman ayırmak, baltayı bileğlemek, kendimizi tanımaya çalışmak
- ınsanlara ıslam'ı daha yoğun tebliğ etmek
- Ayet ezberlemek
- Nefsi zaaflarımız üzerinde düşünmek bunları yenmenin yollarını bulmak ve uygulamak
- Anne babaya daha güzel muamele etmek
- ınsanlara karşı daha sabırlı ve tahammüllü olmak, küçük şeylere öfkelenmemek

ve ila ahir bu hedeflerden bir iki tanesi seçilip ulaşılmaya çalışılabilir.

Belirtilen hedeflere ulaşmanın yolu ise, her gün sık sık kendimize koyduğumuz hedefi bilincimizde yeniden göz önüne getirmekten geçiyor.

'Benim şöyle bir hedefim vardı, şu an o hedefe ne kadar yaklaştım, o hedefe göre bir haleti
ruhiye içine girebildim mi, yoksa halen üzerimde bir gaflet perdesi mi var vb.' telkinlerle ruhumuzu bu konuda uyanık kılmalıyız, yoksa davranışlarımızı yöneten yine eski 'güçler' olabilir...

Oruç bir ruh eğitimi, nefs islâhı, her sene uzun bir süre süren, ciddî bir tâlim ve terbiye devresi; geceli gündüzlü bir idman çalışmasıdır.
ınsanın en büyük hataları, yanılgıları, yenilgileri, ayıpları, kusurları, suçları nefisten kaynaklandığı için senede bir ay onu terbiye için özel bir talime ihtiyaç vardır.

Nefis tembeldir, yatmak uyumak ister; halbuki hayat ciddî bir mücadele, acımasız bir savaş, devamlı bir uğraştır; uyumamayı, gevşememeyi, gaflete düşmemeyi, sıkı çalışmayı, ter dökmeyi, cehd etmeyi, cihad yapmayı gerektirir.
Nefis oburdur, pisboğazdır, açgözlüdür; doyunca, patlayınca, tıksırıncaya kadar yer, semirir, şişmanlar, şımarır, azar, kudurur; "rabbenâ hep bana!" der, haram helâl ayırmaz, insaf, adalet, ikram, sabır, fedakârlık bilmez, başkalarını düşünmek istemez. Fakat toplum hayatı, tamamen aksinedir; ölçü ister, uyum ister, sabır ister; aşırı arzulara, hırs ve heveslere, bencilliğe dizgin ister, sınır çizer, karşı çıkar.
Nefis çok şehvetlidir, yar ister, eş ister, flört ister, aşk ister; nikâhla yetinmez, zinâya kayar, mahremi varken harama bakar,
Dünyayı mahveden, halkları kahreden nefistir, diktatörleri savaşa sürükleyen nefistir, hırsıza hırsızlığı yaptıran nefistir, rüşvetçiye rüşveti aldıran nefistir, zalime mazlumu sömürttüren nefistir, kâfirin mü'min olmasını engelleyen nefistir, cihanı fesada veren nefistir, ahireti mahvettiren nefistir, kişiyi Allah'ın kahrına uğratan nefistir, cehennemde yandıran nefistir.

O halde bu nefsi mutlaka ıslâh etmek lâzım, onu müslüman yapmak şarttır, kurtuluş için başka yol yoktur.
ınsan Allah’ın en hârika eseridir. Onda zıtlar birleşmiştir. Bedenle ruh, madde ile mânâ iç içedir. ınsanın mutluluğu bu iki farklı unsurun dengede tutulmasına bağlıdır. Maddi yönümüz daha somut olduğu için, rûhi güçlerimizi gölgelemek ve ona baskın çıkmak eğilimindedir. Bu eğilim sürekli ve etkili olursa insanın ruhunun olgunlaşması engellenmiş olur. O bakımdan bedenin ruha boyun eğmesi için, bedenin gücünü sınırlı tutmak ruhunkini artırmak gerekir.
Bu gayeye ulaşmada açlık, susuzluk, cinsel arzuları sınırlama; dilin, kalbin, zihnin ve öteki organların denetim altına alınmasi en etkili yoldur. Bu durum tecrübe ile sabittir.

Oruçtan beklenen bu amacın gerçeklesmesi için dikkat edilmesi gereken seyler vardır:
Mide yemek içmekten korunduğu gibi;
dili de yalandan, kötü sözden, boş laftan uzak tutmalıdır.

Göz harama, yanlış yerlere bakmamalı, kusur aramamalıdır.

Kulak gıybet, dedikodu ve abes şeyler dinlememelidir.

En önemlisi de kalp ve zihin güzel seyler düşünmelidir.

Hz. Peygamber’in ‚Nice oruç tutanlar vardir ki, oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.’ sözü manidardır.

Bütün organlarıyla oruç tutan kimse daha dikkatli ve daha ahlâklı olacaktır.
Hattâ kendisine sataşanlara bile ‚Ben oruçluyum’ diyerek uymayacaktır.

ıbadetlere değer katan en önemli özellik ‚ihlâs’tir. ıhlâs bir işi sâdece Allah için yapmak demektir. Oruç bu özelliği çok iyi yansıtır. Çünkü bir kimsenin oruçlu olup olmadığını bilemeyiz. Bunu ancak Allah’la kendisi bilir.
Dolayısıyla üç nevi oruç vardır:

1. Ruhun orucu: aşırı ihtiraslardan uzak bulunmak ve kanaat sahibi olmaktır.
2. Aklın orucu, heva ve heveslere aykırı hareket etmektir.
3. Nefsin orucu yeme içme ve harama karşı perhizkâr olmaktır


Ömer Karaaslan

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir