Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz.
Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz.
Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.
Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Dayanamadım yazayım dedim: :lol:
Kaşıktan Dost Olur mu?
Bediüzzaman ,çayı severdi.Dünyalık eşyası arasında küçük bir çay takımı vardı.Bir gün Bediüzzamanın çay kaşığı kırıldı.
''Bunu tamir ettirin''dedi.
Zübeyir Gündüzalp kaşığı tamirciye getirdi,ama aliminyum olduğu için kaynak yapılamayacağını öğrendi.Çaresi kolaydı.Hemen daha kaliteli ve yeni çay kaşığı alıp getirdi.
Bediüzzaman durumu öğrenince üzüldü:
''Kardeşim,sen bilmiyor musun, okaşık benim 40 yıllık arkadaşımdı.Ben kaşığımı isterim;tamir ettir getir'' dedi.
Zor da olsa kaşık tamir ettirildi ve getirildi.Bediüzzaman kadim bir arkadaşına kavuşmanın sevinciyle,tamir ücretinide fazlasıyla verdi.
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Vefaya hassasiyete bakın.. :cry: Rabbim üstadımın ahlakıyla ahlaklanmak nasip etsin.amin
Ben de tam diyecektim bugün yazar mısınız diye tevafuk oldu Allah razı olsun. şimdi okuyalım
Yeşile Merhamet
Bediüzzaman ''Allah'ın eseri ve sanatı'' olarak gördüğü hiçbir varlığa zara vermezdi.Zarar verenleri de hep ikaz ederdi.Ateş yakmak için kestirmezdi yeşil dalları...''Yıldız sarayına değişmem'' dediği dağ başındaki kulubeciğinin tamiri içinde kurumuş dalları tercih eder,hiç bir sebeple yeşile kıyamazdı.
Onu tanımadan önce,dağ başlarındanağaç kesenler,iman dersini aldıktan sonra,bir otu bile koparamaz olmuşlardı.Çünkü bitkilerde dahil her canlıkendi özel diliyle Yaratıcısını zikretmektedir.Bu sebeple bir yaprağı koparmak,onun kendi diliyle yaptığı ilahi anışı sona erdirmek demektir.
Bu açıdan bakınca,Bediüzzaman çağdaş çevreciliğin çok önünde ve üstünde görünür.
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Allah Üstadımdan Razı olsun...
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Allah Üstadımdan Razı olsun...
Amiiiin Ecmain
Cansız maddelerin bile kırılmasına Razı olmayan bir insan nasıl olur da canlıların zarar görmesine razı olur... Allah razı olsun...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
Cansız maddelerin bile kırılmasına Razı olmayan bir insan nasıl olur da canlıların zarar görmesine razı olur... Allah razı olsun...
Evet elbette razı olmaz :cry: :cry:
Canım Üstadım benim yaa.. Nasıl üzmüşler onu ,nasıl üzmüşler bu kadar ince,hassas bir mübareği ..dayanamam :cry: :cry: :cry:
Niçin Okunmalı?
ımanı anlatıp açıkladığı ve ispatladığı eserlerini niçin okur,okutur?
Risale-i Nur la ne olur?
Ne olduğunu Bediüzzaman çok veciz ifade eder:
''Nasıl ki cuma akşamları camilerde nikah tazelerler.Bizde Risale-i nur Okuyarak iman yeniliyoruz.''
Kendisinden ve eserlerinden başka bir şey beklenmesini istemez.
Talebelerine:
''Kardeşim,dünyada ve ahirette benden bir menfaat,bir ümitbeklerseniz,benim yanımda duramazsınız.Benden hiç bir şey beklemeyiniz.Bende aciz kusurlu bir insanım.Sırf Allah rızası için düşünüyorsanız sizi kabul ederim'' der.
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
ınsana vefa
Üstadın yanında Tatarlardan söz açılmıştı ki şöyle dedi:
''Ben Tatarları beş vakit duama dahil etmişim.Bana onlar Sibiryada çok yardım ettiler.Kosturma'da esirken,iki ihtiyar kadın,bir küçük pencerde benim yiyeceğimi getirirlerdi.Belki de onlar benim kurtulmama ve Risale-i Nuru yazmama vesile oldular.Ovakitten beri bütün Tatar kanbilelerini beş vakit duama dahil etmişim.
Hatta 1948 debana zehir verdiren Afyon savcısı da Tatardı.Abdülvahit (Tabakçı), sen neredeyse onu bul mektup yaz.Cehennemin azaplarını çekeceğimi bilsem ondan hak talep etmeyeceğim.Hakkımı helal ettim''
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
:cry: :cry: :cry: Rabbim üstadımın ahlakıyla ahlaklanmak nasip etsin.amin.amin.amin..
ışte vefa budur. Ağzı olan konuşmasın, yüreği olan yaşasın.
Selametle
Kurtlu Kiraz Cezası
Isparta da ,Bediüzzamanı ziyarete gelen biri, hediye olarak bir miktar kiraz getiriyor.Hüsnü Bayramoğlu ve diğer talebeler, o adamın hediyesi olan kirazları hemen kapıdan geri çevirmeleri gerekirken,öyle yapmıyorlar.Hediyesiyle birlikte,adamı üstadın yanına kadar götürüyorlar.
Bediüzzaman , talebelerinin bu hareketleriyle,hediyeyi almaya meylettiklerini anlar.Dolayısıyla da kirazları kabul eder.Fakat o kirazları bekletir yedirmez.Ancak bir süre sonra ,kirazlar kurtlanınca yemelerine izin veriir.
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Benim anladığım kadarıyla ; hani üstad hediyeye meyletmeyin diyor ya talebelerinin de hediyeye meraklandığını görünce ders vermek adına birdaha meyletmemeleri için kurtlu kirazı önlerine veriyor.Kurtlu kirazı yemek talebelerin nefsine ağır gelsin bir daha meyletmesinler hediyeye..Aynı zmanda manen de dersini alan almştır..Üstadımın bu hareketinden sonra..
ısraf olması açısından düşündüm ama eğer Üstad öyle yapmışsa bir bildiği vardır.
Selametle
Üstadım yaptysa bir bildiği vardır elbette...
O ki iktisad risalesinin müellifi..Yaptığı her işde hayır vardır..
Aziz Üstadım benimm..
Kurtlu Kiraz Cezası
Isparta da ,Bediüzzamanı ziyarete gelen biri, hediye olarak bir miktar kiraz getiriyor.Hüsnü Bayramoğlu ve diğer talebeler, o adamın hediyesi olan kirazları hemen kapıdan geri çevirmeleri gerekirken,öyle yapmıyorlar.Hediyesiyle birlikte,adamı üstadın yanına kadar götürüyorlar.
Bediüzzaman , talebelerinin bu hareketleriyle,hediyeyi almaya meylettiklerini anlar.Dolayısıyla da kirazları kabul eder.Fakat o kirazları bekletir yedirmez.Ancak bir süre sonra ,kirazlar kurtlanınca yemelerine izin veriir.
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Mürşid böyle olur işte....Nefs böyle terbiye edilir...De,benim merak ettiğim,talebelerin o kirazları kurtlandıktan sonra yeyip yemedikleri
şayet yedilerse,bir daha ömür boyu kiraz yememişlerdir
" cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle birkaç huri
isteyene ver sen onu
bana seni gerek seni..."
Üstadım ne güzel terbiye edermiş nefisleri..Talabeleri olan mübarek abilerimiz nefislerine verilen o dersden sonra kirazı düşünmemişlerdir :wink: aldıkları ders hafızalarda kalmıştır.. Bunun için ömür boyu kiraz yememek gibi birşey yapmamışlardır herhalde. devamlı terbiye edilen nefisleriyle en taze kirazları yemek nasip olmuştur onlara..hemde öyle taze kirazlarki..kirazın herbir tanesi:âzâmî ihlas, âzâmî sadakat, âzâmî sebat, âzâmî uhuvvet, âzâmî takva, âzâmî fedakarlık ve âzâmî cesarettir..işte böyle kiraz yemek nasip ola cümlemize... :cry:
nerden nereye..çok konuşdum yine.. :oops:
Talebeye Hizmet Eden Hoca
Bir gün talebeleri harıl harıl çalışıyorlardı.Her biri bir matbaa olmuş,Bediüzzaman’ ın eserlerini el yazısıyla yazıyor,temize geçiyor ve çoğaltıyorlardı.
Müthiş bir iman ve eğitim seferberliği ,tüm hızıyla devam ettiriliyordu.Üstad bu faaliyete çok önem veriyordu.
Bu sebeple kendi pişirdiği çayı,bir tepsi içinde getirdi ve talebelerine sundu.Onlar hemen ayağa fırlayıp tepsiyi elinden almak istediler.Mani oldu ve dediki:
‘’Yok ,yok ,oturunuz ve vazifenizi yapınız.Ben size hizmet etmeye mecburum.’’
Allah razı olsun.
________________
Gevşeklik göstermeyin. Tasalanmayın. Mü’minseniz üstünsünüz
Allah razı olsun.
Amin ecmain inşallah abi..
selametle..
Kardeşler bu gün biraz gecikti yazı
evin işi falan oldukça yoruldum anca şimdi fırsat buldum yazmaya hakkınızı helal edin..
muhabbetle..
Gönül Kazanma Sanatı
Hapishanede Bediüzzaman a bazı hizmetler yapan,mesela odun, kömür ve su götüren mahkumlar vardı.Bunlardan biri ,bir gün bir çift çorap ve bir parça tatlı getirdi.Bu adam da aynen kasap tahir gibiydi.
Kimsenin en ufak hediyesini kabul etmeyen Bedizzaman acaba nasıl davranacak,bu kişinin hediyesinide geri çevirecekmiydi?
''Hediye almamak'' dusturunu en yakınlarına karşı bile yıllarca korumuştu.şimdi bu prensibini bozması elbette beklenemezdi.
Böyle düşünen talebeleri çok şaşırdı.
Çünkü Bediüzzaman , kendisine sunulan tatlıdan bir lokmayı ağzına koyuvermişti.
Bu durumu gören hediye sahibi , büyük bir sevinçle onlara döndü ve dediki:
''Gördünüz mü? Sizin hediyelerinizi almayan Üstad,benimkini aldı ona canım feda olsun!!''
Bu olaydan sonra, Ahmer Kırdereli adlı o zat Bediüzzamana hürmetini artırdı.ve çok hizmet etti.Yanına kimsenin sokulmadığı zor zamanlarda,korkusuzca yanına gider ve yardım etmeye çalışırdı.
ışin daha ilginç yanı, hapishanenin iki azlısı olan Ahmet Kırdereli ile Kasap Tahir,Bediüzzamanı tanımadan önce birbirini öldürmek için fırsat kollayan iki düşmandı.Fakat Üstadı tanıdıktan ve dersini dinledikten sonra ,barıştılar; hapishane mescidinde birlikte namaz kılıp beraber açtılar ellerini ALLAHA...
Bediüzzamn için zindan,medrese-i Yusufiye idi,eğitim ve terbiye yeri idi.
Ona göre hizmette sinir ve sınır yoktu.
Zaten sinir olmazsa ,hizmet sınırsızlaşmaktaydı...
Başkasını günahına ağlayan adam'dan
Yorumsuzz :cry: :cry: ......