Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

mavilale

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "mavilale"

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

1

03.09.2006, 20:18

Manevi virüsler değişime uğrar mı?




Maddî virüsler için sürekli bir değişim ve yenilik söz konusu olduğu gibi, manevî hastalıklara sebep olan virüsler de çağa göre değişiklik arz edebilir. Bildiğiniz gibi, doktorlar bazı hastalıklar için her sene biraz daha farklı bir aşı geliştirmek zorundadırlar. Çünkü, önceden tespit edilen virüsleri vücudun tanımasını sağlayan ve o virüslere karşı bünyeyi uyaran bir aşı, bu sene faydalı olsa bile, bir sonraki sene, aynı hastalığa yol açan ama gen yapısı farklı olan virüse karşı tesirsiz kalmaktadır. Mesela, bu senenin grip aşısı gelecek sene -çok defa- işe yaramamaktadır; çünkü, gribe neden olan yeni virüsün gen yapısı farklı olmaktadır. Aynen öyle de, manevî virüslerin yapısı ve az ya da çok zarar verme açısından sıralaması da zamana, mekâna ve şartlara göre değişebilmektedir.


Yayın Tarihi: 03-09-2006
Zaman - Ailem
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

2

03.09.2006, 20:39

Alalh razı olsun ya kısa ama nekadar güzel anlatılmış..

manevi virüs de hiç birşeye benzemez :( Allah muhafaza..

Kış geliyor hastalığa yakalanıyoruz ilaçlarla tedavi olmaya çalışıyoruz..insanoğlu sadece kışta değil her dönemde manevi hastalıklara yakalanabiliyor.ılaç olarak nurları kullanırsak inşallah şifaya kavuşuruz.

Konu çok hoşuma gitti..çok güzel..yazalım buraya birşeyler inş..

3

03.09.2006, 20:46

Üstadım , ıslam âlemini ortaçağda maddi yönden geri bırakan 6 hastalığı sıralarken, bu hastalıklara karşı ise imanı, sıdkı, muhabbeti, manevi bağları, meşvereti ve milletine yardım etmeyi öğütlüyor.

Üstadıma göre Müslümanları çürüten 6 hastalık

Her dönemde bize zarar verecek hastalıklar.. :cry:

Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.

Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.

Adavete (düşmanlığa) muhabbet.

Ehli imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek.

Çeşit çeşit sari hastalıklar gibi intişar eden istibdat.

Menfaat-i şahsiyesine himmetini hasretmek.

mavilale

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "mavilale"

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

4

03.09.2006, 20:48

Allah razı olsun paylaşımınız için...
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

5

03.09.2006, 20:59

LEMALAR NOTLARI

•“Günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra ta nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor.”

•“Her bir günah içinde küfre gidecek yol vardır.”

•Günahlar kalbi yaralıyor, o yaralar da zamanla vesvese ve şüphe mikropları üreterek kalbi öldürebiliyor.

6

03.09.2006, 22:17

Manevi hastalıklar, dünyalıklara gönül bağlama ile gelişir ki, bu hastalık aynı zamanda bidat ve de nifak kaynağıdır da

Hz. Peygamber (sav), çok manidar bir benzetme ile, mümin insanın halini tespit eder: “Yolculukta insan devesini zayıflattığı gibi, mümin de şeytanı yorar ve zayıflatır” (Ahmet ıbni Hanbel).

Kötü ahlakın temelinin, dünya ve dünyalıklara gönül bağlama ile gelişen hırs ve uzun emel sahibi olmanın yanısıra, itikada taalluk eden bidat ve nifak olduğu bir vakıadır.

Birer manevi hastalık veya metafizik mikrop olarak nükseden bu kötü ahlak unsurları, dünyadan kaynaklanır. Böylece herbir hastalık, ruhun merkezi olan gönülde lekeler oluşturur ve kulun kalbinin kapanmasına, mühürlenmesine sebep olur.

Netice hüsrandır; “(Bu öyle şeytan ki), aleyhinde şu ilahi hüküm yazılmıştır; kim bunu dost edinirse, şüphesiz onu saptırır, alevli ateş azabına götürür” (Hac, 4).

Kötü ahlakın izalesi için şüphesiz sürekli bir mücahede ve gayret gereklidir. Bu gayret, ahlaki veya gayri ahlaki vasıfların kalbe uzanan köklerinden başlar, dışa yansıyan amelî çirkinliklerden insanın arınması ve güzel vasıflarla donanmasına doğru seyreder.

Risaletin, tebliğ ve irşadın en genel plandaki gayesi olarak bu zikrolunmuştur. Nitekim Hz. Peygamber (sav); “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” (ıbn Hanbel’den ıbn Kesir) buyurmuştur.

Bu cümleden olarak kötü ahlak ile ilgili her bir vasıf risaletin güneşi, Hz. Peygamber (sav) tarafından izale edilmeye çalışılmış, tedavi yolları sunulmuştur.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

7

03.09.2006, 23:01

konu güzel ve ince bir noktaya parmak basmış...bence şu zamandaki en büyük manevi hastalık sefahettir... yani şu anda neredeyse batıl fikir akımlarının çoğu çökmüş durumda... materyalizm,tabiatperestlik, evrim gibi bir çok fikir akımı eskisi gibi değil çok zayıflamış hatta bitmiş denilebilir... risale-i nur da zaten bu asırdaki bütün hastalıklardan kurtarıyor çok okumamız gerekiyor... Allah razı olsun mavilale ve nuraşığı...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

mavilale

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "mavilale"

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

8

03.09.2006, 23:33

eyvallah mübareğim...
sizden de inşaAllah..
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

9

04.09.2006, 00:18

Evet cümlemizden inşallah..

10

05.09.2006, 15:25

Iste tahmin ederim ki, nasihlerin nasihatlari su zamanda tesirsiz kaldiginin bir sebebi sudur ki: Ahlaksiz insanlara derler: "Hased etme! Hirs gösterme! Adavet etme! Inad etme! Dünyayi sevme!" Yani, fitratini degistir gibi zahiren onlarca malayutak bir teklifte bulunurlar. Eger deseler ki: "Bunlarin yüzlerini hayirli seylere çeviriniz, mecralarini degistiriniz." Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarinda bir emr-i teklif olur."

Insanin fitratindaki siddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehsetli hirs ve inadli taleb ve hakeza sedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmistir. O hissiyati, siddetli bir surette fani umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fani ve kirilacak siselere, baki elmas fiatlarini vermek demektir.

Hem gizli düsmanlarim, hem nefsim; seytanin telkiniyle zaif bir damarimi ariyorlar ki, beni onunla yakalayip Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin. En zaif damar ve dehsetli mani', hastalik damaridir. Hastaliga ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebid bir hakim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdigi ilaçlara itaate mecbur ediyor.

Bu ise fedakarane, ihlasla hizmete zarar verir. Hem gizli düsmanlarim da bu zaif damarimdan istifadeye çalismislar ve çalisiyorlar. Nasilki korku ve tama' ve san ü seref cihetinde çalisiyorlar. Çünki insanin en zaif damari olan korku cihetinde bir halt edemediler, i'damlarina bes para vermedigimizi anladilar.

Üstadım

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir