Manevi hastalıklar, dünyalıklara gönül bağlama ile gelişir ki, bu hastalık aynı zamanda bidat ve de nifak kaynağıdır da
Hz. Peygamber (sav), çok manidar bir benzetme ile, mümin insanın halini tespit eder: “Yolculukta insan devesini zayıflattığı gibi, mümin de şeytanı yorar ve zayıflatır” (Ahmet ıbni Hanbel).
Kötü ahlakın temelinin, dünya ve dünyalıklara gönül bağlama ile gelişen hırs ve uzun emel sahibi olmanın yanısıra, itikada taalluk eden bidat ve nifak olduğu bir vakıadır.
Birer manevi hastalık veya metafizik mikrop olarak nükseden bu kötü ahlak unsurları, dünyadan kaynaklanır. Böylece herbir hastalık, ruhun merkezi olan gönülde lekeler oluşturur ve kulun kalbinin kapanmasına, mühürlenmesine sebep olur.
Netice hüsrandır; “(Bu öyle şeytan ki), aleyhinde şu ilahi hüküm yazılmıştır; kim bunu dost edinirse, şüphesiz onu saptırır, alevli ateş azabına götürür” (Hac, 4).
Kötü ahlakın izalesi için şüphesiz sürekli bir mücahede ve gayret gereklidir. Bu gayret, ahlaki veya gayri ahlaki vasıfların kalbe uzanan köklerinden başlar, dışa yansıyan amelî çirkinliklerden insanın arınması ve güzel vasıflarla donanmasına doğru seyreder.
Risaletin, tebliğ ve irşadın en genel plandaki gayesi olarak bu zikrolunmuştur. Nitekim Hz. Peygamber (sav); “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” (ıbn Hanbel’den ıbn Kesir) buyurmuştur.
Bu cümleden olarak kötü ahlak ile ilgili her bir vasıf risaletin güneşi, Hz. Peygamber (sav) tarafından izale edilmeye çalışılmış, tedavi yolları sunulmuştur.