Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

30.08.2006, 18:29

terorist sadece teroristtir

Terörist sadece Teröristtir
Veli Sırım


BAZI KAVRAMLAR vardır ki, bir mânâyı açıklamak, onu desteklemek ve pekiştirmek için kullanılır. “Işıl ışıl güneş” dediğimizde, her kelimeyle parlak ve aydınlık bir gün anlatılır. Aynı durum “zifiri karanlık” ifadesi için de geçerlidir. Görüldüğü gibi bu cümleleri oluşturan her bir kelime, diğeriyle adeta omuz omuzadır. Birbirini destekler. Her bir kelime kendi taşıdığı anlamın yanı sıra, diğer kelimenin anlamını daha da güçlendirir.
Bazı kavramlar da vardır ki, asla yan yana gelmez. Gelmemelidir. Getirilmesi de çok saçma olur. Örneğin, hiç kimse “kapkara bir ışıktan”, “dondurucu bir hararetten”, “üzücü bir sevinçten” bahsetmez.

Ama bu kavramlar her ne kadar bir araya gelmeseler de, tanımlanırken hep zıtlarıyla açıklanır. Aydınlığı karanlığa, sıcaklığı soğukluğa, güzelliği çirkinliğe kıyaslayarak açıklarız. Hattâ zıtlıkların birbirine hâkimiyeti oranında niteleme yaparız. “Çok güzel”, “biraz çirkin”, “alacakaranlık” gibi.

Ne gariptir ki, yan yana gelmesi hiç mümkün olmayan ‘ıslâm’ ile ‘terör’ kavramları, günümüz dünyasında çok kolaylıkla birlikte kullanılmaktadır. Halbuki ‘ıslâm’ kelimesi hiçbir şekilde bu kavramla bağdaşmaz.

Diğer yandan ‘ıslâmî’ veya ‘ıslâmcı’ nitelemesiyle başlayan bir isim, olay veya hareket her şeyden önce ıslâm’ın benimsediği, ıslâm’la yanla gelebilecek bir şey olmalıdır. Çünkü ‘ıslamî’ demek, ıslam’ın onayladığı, ıslam’ın kuşattığı şey demektir. ‘ıslâmî terör’ çerçevesi ise, bu açıdan son derece mantıksız ve akıl dışı bir özellik taşır. Çünkü hiçbir yönüne ne terörü, ne de terörü çağrıştıracak en ufak bir hareketi benimsemeyen bir dini terörle ilişkilendirmek doğru değildir. Ayrıca bir kişinin veya grubun yaptığı terör eylemini ıslâm adına yaptığını söylemesi de bu gerçeği değiştirmez. Hem yapılan, hem de söylenen yanlıştır ve bu yanlışlıktan dolayı evrensel bir din terörle yanyana getirilemez. Buradan hareketle ıslâm’ı din olarak kabul eden, onun kurallarını yerine getirme azminde ve inancında olan bir kişinin, bir Müslümanın terörle en küçük bir ilgisinin olması mümkün değildir. Hattâ, bir Müslümanın “biraz terörist veya çok terörist” gibi nitelemelerle tanımlanması da işin hakikatine ters düşer.

Müslümanın yeryüzünde bir tek gayesi vardır: Sadece ve sadece Allah’ın rızasını kazanmak.

O, dünya hayatında bütün düşüncelerini, amellerini bu gaye etrafında şekillendirir. Plân ve projelerini ona ulaşabilmek için yazar—çizer.

Müslüman, Allah’ın rızasını kazanma yolunda yürürken, vesilelerinin de meşru olmasına dikkat etmek mecburiyetindedir. Zira böyle yüce bir gaye, ancak meşrû vesilelerle elde edilebilir. Masum insanları öldürmek, bu gayeye ulaşmanın yollarından biri olamaz asla!

Müslüman, ancak Müslümandır. Terörist ise sadece ve sadece teröristtir.


Terörün ne olduğunu

bilmek gerek


TERÖR, aslen Latince bir kavramdır ve kısaca ‘korku’ anlamını taşır.

Bir tanıma göre, terör, toplumun yapısını ve kamu otoritesini yıkmak, rejimin niteliğini değiştirmek için insanları korkutma, sindirme, yıldırma ve şiddet eylemlerinin bütünüdür. Diğer bir tanıma göre ise, belirli bir amaç için, toplumun bütününü veya bir kesimini yıldırmak, sindirmek ve gerektiğinde ortadan kaldırmak maksadıyla her türlü şiddet eylemlerini ihtiva eden eylemlere terör denir.1

Terörle ilgili yapılan tanımlar açık ve net olarak bu eylemlerin ıslâmiyetle hiçbir yakınlığının olmadığını açık ve net olarak ortaya koyar. Uygulama alanı açısından ele aldığımız takdirde yüzyüze geldiğimiz temel özellikler de, terörle ıslâm arasında hiçbir bağlantının olmadığını gösterir.

Terör eylemlerini yapanlar, eylemlerinin etkili olmasını, seslerinin fazla çıkmasını, duyulmasını, yankılanmasını, toplumu bütünüyle etkilemesini, sarsmasını isterler. Eylemi bu amaçla yaparlar. Hedeflerini de ona göre seçerler. Haber televizyonlardan görüntülendiği, arka arkaya kınama demeçleri verilmeye başlandığı zamanda, eylem amacına ulaşmış demektir.

Terörün en belirgin özelliği, her türlü şiddet yollarının kullanılmasıyla, toplumun genelinde veya bir bölümünde, mevcut düzeni değiştirmek amacıyla yapılan bir korkutma, yıldırma ve sansasyon oluşturma gayesini gütmesidir.

Terör eylemleri, toplumda dehşet ve yılgınlık yaratmayı hedeflediğinden, teröristler eylemlerini mümkün olduğunca açık gerçekleştirirler.


ıslâm dinine göre

terörün karşılığı olacak

bir kavram yoktur


GEREK TANIM, gerekse uygulama açısından ıslâm literatüründe ‘terör’ kavramının bir karşılığı yoktur. Aslında sadece bu durum dahi, terörün ıslamdan ne kadar uzak olduğunun göstergesidir. Bu gerçeğin yanı sıra, uzaktan da olsa terör kavramına benzeyen bazı kavram ve uygulamalar vardır. Bağy, tuğyan, cenef, cünâh, ecrame, fâhişe (fahşâ), fısk, fitne, habîs (habâis), hatâ, hıns, ism, isyan, seyyie, zenb, zulüm2, hırâbe ve fesâd3 gibi kavramları bazı yönleriyle bu bağlamda ele alabiliriz.

‘Bağy’ kelimesi, sözlükte “bir şeyi talep etme, talep ve istek konusunda aşırıya gitme; sınırı aşma, başkalarının hakkına tecavüz etme4; bozgunculuk isteme; zulüm, haset ve kibir özelliklerini sergileme5” anlamlarına gelir. Aynı kökten türetilen ‘bâğî’ kelimesi ise, hak ve adaletle ülkeyi yöneten ulü’l-emre (devlet başkanına) karşı, bir tevile, yani kendince doğru görülen bir delile, bir sebebe dayanarak itaat dairesinden çıkan, bununla birlikte ellerindeki silâh gücüyle insanların öldürülmesini, mallarına el konulmasını, zürriyetlerinin esir edilmesini helâl gören isyancılar için kullanılır. Bâğî kelimesinin çoğulu ‘buğât’tır.

Buğât, sahip oldukları güçleri kullanarak ıslâm ülkesi sınırları dahilindeki bir bölgeyi ele geçiren ve bu bölgede kendi hâkimiyetlerini ilân eden kimselerdir. Bu isyancıların ele geçirdikleri ve hâkimiyet altına aldıkları bölgeye “Dâru’l-Bağy” denilmiştir.6

Tuğyân kelimesi “günahta haddi aşma, nefis ve hevâya tabi olma, Allah’a karşı kibir taşıma ve isyan etme” manalarını taşır.

Hırâbe kelimesi kısaca “eşkiyalık” olarak tercüme edilebilir. Mâide Suresi 33. âyette hırâbe kapsamına girenler “Allah’a ve Resûlüne savaş açanlar” olarak ifade edilmiş ve bu ifadeler genel çerçevesiyle “Mevcut meşrû sisteme karşı başkaldırma” şeklinde yorumlanmıştır. Prof. Dr. Mehmet Erdoğan’a göre eski zamanlardaki ‘hırâbe’nin dilimizdeki tam karşılığı ‘eşkiyalık’tır.7

Ancak eski dönemdeki eşkiyalıkla günümüzdeki terör eylemleri arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Öncelikle günümüzde terör olayları sadece dağlarda ve şehir dışında değil, insanların yaşadıkları şehirlerde gerçekleştirilmektedir. Sırf korku ve dehşet meydana getirmek, örgüt adını duyurmak, propaganda yapmak gibi amaçlarla eylemler yapılmakta, nice masum insanların ölümüne, geride kalanların ise korku ve dehşet içinde kıvranmalarına sebebiyet verilmektedir. Bu hâliyle terörün hırâbe olarak nitelenen suçun çok daha ilerisinde bir suç olduğu rahatlıkla anlaşılır.

“Fitne” kelimesi de bazı yönleriyle terör kelimesiyle aynı anlamları taşımaktadır. Bakara Suresinin 191. âyetinde “Fitne, öldürmekten daha beterdir” buyurulmuştur. Bu âyeti yorumlayan âlimler fitneyi insanları inançlarından döndürmek için uygulanan şiddet politikaları, din ve vicdan hürriyetinin baskı altına alınması olarak yorumlamışlardır. Toplum içinde meşrû düzeni sarsıcı, kargaşa yaratıcı, genel huzuru bozucu, kamu güvenliğini ortadan kaldırıcı, genel sağlığı tehdit ve insanları yerlerinden yurtlarından edici eylemler de “öldürmeden daha şiddetli” olarak nitelenen fitne kavramı içinde yer alan anlamlardır.8

Sonuç


TERÖR kavramının taşıdığı anlam veya anlamlar tam bilinmeden, ıslâm diniyle beraber anılması, ‘ıslâmî, ıslâmcı, Dinci’ gibi kelimelerin hemen ardına ‘terör’ kuyruğunun takılması hiçbir açıdan doğru değildir. Özellikle de ıslâm dinini yeterince araştırmadan.

ıslâm tarihi boyunca, günümüzde sıkça şahid olduğumuz terör eylemlerinin uzaktan bir benzeri dahi görülmemiştir. Kaldı ki, aynı tarz bir eylem gerçekleşmiş olsaydı bile, böylesi olumsuz bir tabloyu barış ve kardeşlik esasları üzerine kurulu olan ıslâma mâletmek, ıslâm ve Müslümanlık kisvesi altında yapılan yanlış uygulamalarla töhmet altında bulundurmak çok yanlıştır.



DıPNOTLAR

1- www.teror.gen.tr/turkce/genc lik/

2- Bu kavramların geniş açıklaması için bak: Hüseyin Aydın, ıslâm’da Günah Problemi-1, ılim ve Sanat, Mart 1997.

3- Mehmet Erdoğan, “Terör Üzerine,”www.altinoluk.com/Sayfa.php?MakaleNo=d189s048m1

4- Ragıb el- ısfahanî, Müfredât Elfâzu’l-Kur’an, şam- 1997, s. 136.

5- Abdülkerim Zeydan, “Hilaf ılmi ve ıslâm Hukukçularının Hukuki ıhtilaflarının Sebepleri” (Trc: Abdullah Kahraman),www.cumhuriyet.edu.tr/birimler/akademik/fak_ilahiyat/

6- Ahmet Özel, ıslâm Hukukunda Ülke Kavramı, ıstanbul-1988, s. 135-136.

7- Mehmet Erdoğan, “Terör Üzerine,”www.altinoluk.com/Sayfa.php?MakaleNo=d189s048m1

8- Mehmet Erdoğan, www.altinoluk.com/Sayfa.php?MakaleNo=d189s048m1




iletmek istediğiniz mesaj

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir