Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

bahar

Acemi

  • Konuyu başlatan "bahar"

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

1

10.05.2006, 15:06

Yunus Emre Haftası

YUNUS EMRE VE HAYATI:

...Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü...


Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün ıslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. 82 yıl yaşayan Yunus, ömrü boyunca cahillikten nefret edip; aşkı, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü ve güzelliği savunmuş bir erendir. O'nun özü ilim ve hakikattir.

Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.

Bir garip öldü diyeler,
Üç gün sonra duyalar.
Soğuk su ile yuyalar,
şöyle garip bencileyin.

diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.

Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Ancak Yunus Emre'nin kabri Sandıklı ilçemizde eski ismi Çayköy olan Yunus Emre mahallesindedir. Burada Yunus Emre'ye ve hocası yani şeyhi Tapduk Emre'ye ait mezar iki dere arasında yer almaktadır. Zaten Yunus emre'nin kabrinin şeyhi tabduk Emre'nin kabri yakınında olması O'nun vasiyeti üzerine gerçekleşmiştir. "Ko beni yatayım, şeyh eşiğinde, dönmesin şeyhimden yana döneyim." diyen Yunus buna işaret etmektedir.

Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi.

Yunus Emre'nin yurdumuzun bir çok şehrinde ona ait olduğu söylenen makamlarının olması O'nun Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir.

Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur.

Mısralarında eğitici ve bilgi verici ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.

Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, ıslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder.

Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre...

Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır.

Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür.

Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.

Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi...

YunuS Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; ılahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve Faniliktir. Özetle; Yunus Emre, Türk milletinin içinden çıkmış, onu anlamış ve anlatmış, yazdığı Oğuz lehçesinin konuşulduğu bölgelerde 7 asır boyunca şiirleri dilden dile dolaşmış milli ve büyük bir şairdir.


ESERLERı:
Ölümünden yüzyıllar sonra basılan iki eseri mevcuttur:
(1) Divan
(2) Risaletü'n-Nushiye.
[/b]

bahar

Acemi

  • Konuyu başlatan "bahar"

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

2

10.05.2006, 15:09

AşKIN ALDI BENDEN BENı

Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar öldürür aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem Mecnun olup yola düşem
Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler kulum göğe savuralar
Toprağım anda çağırır bana seni gerek seni

Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri
ısteyene ver onları bana seni gerek seni
Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm
ıki cihanda maksudum bana seni gerek seni[/b]

3

10.05.2006, 15:38

Allah razı olsun.

Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri
ısteyene ver onları bana seni gerek seni
Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm
ıki cihanda maksudum bana seni gerek seni

bahar

Acemi

  • Konuyu başlatan "bahar"

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

4

10.05.2006, 16:23

BıR KEZ GÖNÜL YIKTIN ıSE

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

*** ***
Yol odur ki, doğru vara
Göz odur ki, Hakkı göre
Er odur ki alçak dura
Yüceden bakan göz değil

5

10.05.2006, 16:42

Bahar yunus emre burda ne anlatıyor.

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil

selam

bahar

Acemi

  • Konuyu başlatan "bahar"

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

6

11.05.2006, 13:17

Yunus Emre Divanlarında, gönül yıkan kimse ayıplanmakta, gönül kazanmak gerektiği ifade edilmektedir. Yunus Emre Divanı'nda, gönül yapan kimsenin Hakk'ı bulduğu, bir gönül yıkan kimsenin yüz yıl okusa da boşuna okuduğu vurgulanmaktadır.

Tanrı'nın tecellî ettiği kutlu bir yer olarak görülmekte, Ka'be ile eş değerde tutulmakta, hatta Ka'be'den daha önemi bir yer olarak tasavvur edilmektedir.

Yunus Emre de, gönül yıkmamak gerektiğini, çünkü gönüllerimizin Tanrı'nın tahtı olduğunu söyler.

Gönül kırıcı olanlara"Bu kıldığın namaz değil "diye çıkışır.

Kur'an-ı Kerim'de namazın kötülüklere engel olacağı belirtilir (Ankebut 29/45). Namaz kıldığı halde ahlâksız davranışlardan geri kalmayan kimse, büyük ihtimalle zamanla düzelecektir. Bunun örnekleri az değildir.

Allah'ı seven ve sayan O'nun emirlerine uyup yasaklarından kaçacaktır. Sahibini ahlâksızlık sayılan tutum ve davranışlardan vazgeçirmeyen namaz faydasızdır. Kur'an'da gaflet içinde ibadet edenler için "Yazıklar olsun o namaz kılanlara" "(Mâun Sûresi) buyrulur. Hadiste: "Nice namaz kılanlar vardır ki, kıldıkları namazdan ellerine geçen sadece uykusuzluk ve zahmettir.

bahar

Acemi

  • Konuyu başlatan "bahar"

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

7

11.05.2006, 13:18

GÖNÜLLER DOLUSU SELAM.

8

11.05.2006, 14:19

Tanrı'nın tecellî ettiği kutlu bir yer olarak görülmekte, Ka'be ile eş değerde tutulmakta, hatta Ka'be'den daha önemi bir yer olarak tasavvur edilmektedir.


bu söz doğru olmuyor.çünkü Allah ismi yerine tanrı kullanılmaz.tanrı kelimesi ilah demektir.Allah ismi ise bütün isimleri ve sıfatları içine alıyor.
tanrı olarak dersen ilahın gönülde tecelli etmesi de olmuyor.neden.
çünkü kalb ayinei sameddir.Allahı anlatacak en berrak aynadır.sadece Allah la tatmin olur.Kalbin sahibi kalbe bütün isimleriyle tecelli ettiği için bunuda ancak anlattıracakda Allah ismi celalidir.
çünkü tecelli etti derken görünüyor manasına çevrilir.alemlere sızmadım.ama mümin kulumun kalbine sızdım diyor.hadisi kudside Allah.
bu nedemektir.Allahı bütün isim ve sıfatlarıyla anlatacak ve gösterecek kalbdir diğer tabirle gönüldür.Allah kalbi bütün isim ve sıfatlara ayna olarak yaratmıştır.
ama ilah tecelli etmezki kalbe.ancak Allah eder.
selam.daha derine gitmiyeyim.

9

11.05.2006, 14:22

Allah derken bütün isimleri ve sıfatlarıyla tavsif edilen zat aklımıza gelir.
am tanrıda yok.tanrı Allah kelimesinin yerini doldurmaz.

bunu bir doğruyu söylemek için yazdım bahar.yoksa eleştirmek için değil.
izahlarınız için Allah razı olsun.
bütün gönül dolusu selamlarımla.

10

11.05.2006, 14:24

Alemlere sızmadım değl yanlış ıldu.sığmadım olacak.sızdım değil sığdım olacak.
yukardaki yorumda selam.

Bu konuyu değerlendir