Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

07.12.2005, 15:37

Leyla'dan Mevlaya Yol vardır...

Sevgili Dost,



Mektubunu aldım ve işte okuyorum:



Can dost,



Mektubunda Dar kapıyı zorladığını gördüm. Yoldaşlığın için teşekkür ederim.



Hatırlarsan, Dar Kapı’da iki sevgili vardı. Alissa ve Jerome aynı yolun

yolcusu olmaya kararlı idiler . Ama Alissa sonradan Jerome’u sevmesinin

Allah’ı sevmesine mani olacağını düşünecekti. Birbirlerinin bir diğerine

O’na giden yolda tuzak olacağı kanaatindeydi Alissa. Jerome, Alissa’ya

takılıp , Allah’ı unutabilir veya Alissa , Jerome’yi geçemeyip Mevla’dan

olabilirdi . Her birisi yekdiğerine Leyla olabilir, onun kalbindeki sevgi’ye

gölge düşürebilirdi. Yani , mahlukatta takılıp Halık’a yüz çevirmek

korkusu...



Bence Alissa hem haklıydı, hem haksızdı. Haklıydı , çünkü ‘’bir kalbe iki

sevgi aynı anda sığmaz’’ diye düşünüyordu. Yani ya mahlukat sevilirdi, ya

Allah. Ya Leyla , ya Mevla diyordu haliyle. Peki , hem mahlukat, hem Halık

sevilemez miydi ? Doğrusu , mahlukata kendi adına bakılırsa, cevap hayırdı.



Ama mahlukata bir de Halık adına bakmak var değil mi? Tercihlerimiz Ya

Leyla, ya Mevla keskinliğinde değil çok şükür. Leyla’yı Mevla adına sevmek

diye bir kapı daha var. Çünkü, Mevla bize kendini Leylalarla tanıttırıyor,

bizi onlarla sevindiriyor, kendini Leyla ile sevdiriyor. ışte sevgili

Alissa’nın haksızlığı da bu kapıyı çalmamasıyla başlıyor. O’na giderken

mahlukatı terk etmek yerine , mahlukatı o’na yol etmek de vardı oysa.



Dediğin gibi, dostum, her şey, nihayet gelip’harfte’ düğümleniyor.

Alissa’ya bu harfi öğretselerdi, herhalde ona kırk yıl köle olurdu. Harfi

hem okumalı , hem okumamalı. Harfi hem görmeli hem görmemeli insan. Okumalı

çünkü onsuz kelime tam olmuyor. Okumamalı , çünkü kelime ondan ibaret değil.

Harfi görmeli çünkü isme giden yol onun üzerinden geçiyor. Görmemeli , çünkü

ona bakıp kalan isme geçemez. Netice , harfe işaret ettiğ isim adına

bakılmalı. Mahlukata Halık’a işaret eden deliller olarak bakmalı. Leyla’yı

Mevla’nın sevgisinin elçisi olarak görmeli. Elçiyi padişah yerine koymamalı

,doğru . Ama elindeki mektubu da okumadan etmemeli . Çünkü mektup

Padişahındır.



‘’ Ey kendisinden başkasını sevmeme razı olmayan Rabbim,’’diyordu çaresiz

Alissa , Her şeyimi elimden aldığın gibi kalbimide al.’’ Ne kadar haklı

değil mi? Ayine-i Samed olan kalbinin başka mahbublara peşkeş edilmeyeceğini

kavramış, masum bir insanın duası bu. ‘’ışte kalbimi taşıyamıyorum , onu

benden al’’ der gibiydi. Onun adına olmayan sevgiler , kalbi kanatıyordu.

Yalnızlıklara , Firkatlere savuruyordu. Çünkü , husülü anında zevali başlar

her şeyin Her vuslat gerçekte bir firkat habercisidir. Kemal zevalle ikiz

kardeştir. Her sevda bir veda .. Kalbi olan hangi insan dayanır buna..



Alissa, ne kalpsiz yaşamaya razı, nede kalbini öldürmeye. O fetret insanıydı

ve kalbiyle ölmek istiyordu: ‘’ Senden başka bir şey görmeyeceğim bir yere

al beni, Rabbim!’’ Zihnim bu günlerde bu saf , duru sevecen cennet

tarifiyle meşgul . o böylece ölümü istedi. Ve Rabbi ona ölümü verdi. Bense ,

bir Kur’an talebesi olarak , yaşamayı istiyorum.’’ Ölüm dediğin nedir ki

Rabbim; Senin için yaşamayı bile göze aldım ‘’ diyerek . senden başka bir

şey göstermeyen bir yerde yaşat beni, Rabbim!’’ diye dua ederek.



Alissa’nın hatası muhtaciyet halini aşmaya çalışmasıydı. Jerome’u sevmeye

muhtaçtı . Allah’ı sevmeye de muhtaçtı çare bu ihtiyaçlardan birini inkar

etmek değil , ikisini de görüp , ihtiyacı verene iltica etmekti. Jerome’a

muhtaç olan Jerome’u Jerome’dan değil , Jerome’un Sahibinden istemeli.

ınsan sevmeyi de ister , sevilmeyi de . Sevmeye de muhtacız , sevilme yede .

O halde , bu ihtiyacımızı görüp bize niye verildiğini düşünmeli, bizi nereye

götüreceğini fark etmeliyiz. Sevdiklerimiz var , Doğru. Sevenlerimiz var,

doğru . O halde , yola buradan yürümeye başlamalı.



ışte can dost , kalbimizi keşfettik . O bize kalbimizi verdi. Kalbimizi

öldürmek yerine , kalbimizi O’na yol eyleyelim diye. Kalbimizi adımlayan bir

yolcu olmalıyız, dost. Ve kalbimiz önde , mahlukat boyu yürümeli

yürümeliyiz. Her birinin alnına bir Leyla sevgisi kondurabilmeli, ve o

Leyla’yı Mevla’nın elçisi , kapıcısı, tablacısı eylemeli. Güle aşık olmalı ,

ta ki gülü onun ismini harfi eyleyelim.



Hasılı, Allah’ı sevmemiz mahlukatsız olmamalı, mahlukatı sevmemiz Allah’sız

olmamalı. Elçi Padişah değildir. Ama Padişah’tan haber getirir.



Sevgiyle kalasın.



Senai Demirci

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir