Peygamber Efendimiz (a.s.m.), daha sağlığı yerinde iken etrafındakilere şöyle demiştir:
"Hiçbir peygamber Cennetteki makamını görmeden kabzedilmez, sonra yaşamaya devam veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır."
Daha sonra, hastalandığı zaman gözlerini tavana dikmiş ve "Ey Allah'ım! Refik-i A'la'da (bulunmayı tercih ederim)" demiştir.
Hz. Aişe (r.a.) bu sözü işitince, daha önce Peygamber Efendimizden (a.s.m) duyduğu hadisi hatırlayarak, kendi içinden şöyle geçirmiştir: "Demek ki (makamı gösterildi) ve bizimle olmayı tercih etmiyor"31
Biz de fahr-i alem olan Resul-i Ekrem'in (a.s.m.), bütün peygamberlerin, asfiyaların ve evliyaların yaptıkları gibi padişahlar padişahı olan Rabbü'l-Alemine karşı acizliğimizi ve fakirliğimizi şefaatçi ederek, hazinane, mahbubane, müştakane ve tazarrukarane dua etmeli ve demeliyiz:
"Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanımız! Bize gösterdiğin nümûnelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster; ve bizi makarr-ı saltanatına celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme; bizi huzuruna al, bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb'îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyyetini başıboş bırakıp idam etme."32
Erhamü'r-Rahim olan Cenab-ı Hak, ezeli Kelamında en sevdiğin kulun olan Habibine (a.s.m.): "Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar? Her nefis ölümü tadacaktır."33 demesiyle, ölümün -en imtiyazlı bir kul için bile- istisna kabul etmeyen bir gerçek olduğunu ilan etmektedir. O Server Nebi (a.s.m.) de dünya ile ahiret arasında tercih yapma konusunda serbest bırakıldığı halde, "Refik-i A'la" diyerek ahireti istemesiyle, gerçek saadetin ölümün arkasında gizlendiği müjdesini vermektedir. Doğduktan sonra "Ümmeti, ümmeti" diyen, mahşerde herkes "Nefsi, nefsi" dediği zaman, yine "Ümmeti, ümmeti" diyerek en yüksek bir fedakarlıkta bulunacak olan ve şefaatiyle ümmetinin yardımına koşan Resul-i Ekrem (a.s.m) "emaneti hakiki sahibine satma"nın en son merhalesini de tam bir sıddıkıyetle yaparak -ölmek de dahil olmak üzere- ümmetine her yönüyle rehber olduğunu göstermiştir.
O Zatın (a.s.m.) ümmeti olarak her bir Müslüman'a düşen vazife ise, terhisat memurları gelinceye kadar, Allah'ın vermiş olduğu emanetleri muhafaza ve saltanatının haysiyetini himaye ve izzetini vikaye etmek için, Onun haricinde korkulacak hiçbir şeye karşı boyun eğmemek olmalıdır. Ve de kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, en sevgili kul olan Resul-i Ekrem'in (a.s.m.) dahi büyük bir zevkle içtiği sonsuzluk iksirini/ölümü -tadı ne olursa olsun- kana kana içmeye her an hazırlıklı bulunabilme cesaretini kazanmaya gayret sarf etmektir.
M. SAıD ışERı
1. Bediüzzaman Said Nursi, Lem'alar, Yeni Asya Neşriyat, ıstanbul 1998, s. 131.
2. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, ıstanbul 1996, s. 274.
3. Lem'alar, s. 161.
4. Sözler, s. 565.
5. Epikürcü inancın tam aksine ölüm yaşanılan bir durumdur.
6. Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, ıstanbul 1998, s. 106.
7. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları, ıstanbul 200, s. 146.
8. Stefan Konrad, Claudia Hendl, Çev: Meral Taştan, Duygularla Güçlenmek, Hayat Yayınları, ıstanbul 2001, s. 31.
9. Mesnevi-i Nuriye, s. 121.
10. Bakara 2:40, 41, 150, 197, 203, 223, 231, 233, 278; Al-i ımran 3:175, 200; Nisa 4:1, 131; Maide 5:2, 3, 7, 8, 11, 35, 44, 57, 88, 96, 108; En'am 6:155; Tevbe 9:119; Nahl 16:2, 51; Ahzab 33:55, 70; Zümer 39:10, 16; Zuhruf 43:63; Hucurat 49:1, 10, 12; Hadid 57:28; Mücadele 58:9; Haşr 59:7, 18; Teğabun 64:16; Talak 65:1, 10.
11. Bakara 2:189, 194, 196; Al-i ımran 3:50, 102; Maide 5:4, 100, 112; Hud 11:78; 15:69; Mü'minun 23:32, 87; şuara 26:106, 108, 110, 124, 126, 131, 132, 142, 144, 150, 163, 177, 179, 184; Saffat 37:124; Nur 71:3.
12. Sözler, s. 166.
13. Sözler, s. 322.
14. Sözler, s. 309.
15. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; O çok aldatıcı şeytan da Allah'ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin. (Lokman Suresi: 33)
16. Lem'alar, s. 306.
17. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları, ıstanbul 200, s. 163.
18. Sözler, s. 131.
19. Ölüm Psikolojisi, s. 160.
20. Sözler, s. 334.
21. Tirmizi, Cehennem 4, (258
.
22. Bekir Onur, Gelişim Psikolojisi, ımge Kitabevi, Ankara 2000, s. 377.
23. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, ıstanbul 1998, s. 280.
24. Niyazi Mısrî, Hüda Davet Eder, Anonim.
25. Lem'alar, 26. Lem'a, 3. Reca, s. 282.
26. Niyazi Mısrî, Dost, Anonim.
27. Mektubat, s. 274.
28. Lem'alar, s. 518.
29. Bediüzzaman Said Nursi, şualar, Yeni Asya Neşriyat, ıstanbul 1997, s. 21.
30. Sözler, s. 186.
31. Buhârî, Megazî 83, 84, Tefsîr, Nisa 13, Marda 19, Da'avât 29, Rikâk 41; Müslim, Fezâil 87, (2444); Muvatta, Cenâiz 46, (1, 238, 239); Tirmizî, Da'avât 77, (3490).
32. Sözler, s. 55.
33. Enbiya, 21:34, 35.