Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

01.10.2005, 03:19

Müzik ve İslamdaki yeri

Müzik ve ıslamdaki yeri



Güncel bir o kadarda ilgi çeken bu ve benzeri konular hakkında, hemen caizdir veya değildir denmesi, ıslamı hafife almanın bir göstergesidir. ıslam sadece siyah ve beyaz renklerden müteşekkil olmadığından, aradaki “gri” şartlarında değer kesb etmiş olması mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır!



A) Kur’an-ı Kerimde Müsiki


Kur’anı Kerimde Musiki, direkt olarak geçmemekle beraber, “Allah yolundan saptıran faydasız sözler “ şeklinde geçmiş olması bazı Alimleri “şarkının” bu Ayeti Kerime ile haramlığına hükmetmişlerdir:

'ınsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. ışte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.'(Lokman, 31/6)

Elmalı Hamdi Yazır bu Ayetin nuzul sebebinde, Nadr b. Hâris ‘in Kur'ân dinlemesine engel olmak için ve bunu yaparken bir şarkıcı câriye satın alıp, birinin müslüman olacağını işittiği zaman onu alıp câriyesine: 'Haydi buna yedir, içir, söyleyiver.' der, böylece eğlendirip: 'Gördün ya bu, Muhammed'in çağırdığından, namazdan, oruçtan, onun önünde çarpışmaktan daha iyi değil mi? ' dediğinden bahsetmiş olması, Musikinin genelinin değil, Allah yolundan alıkoyan şarkı ve sözlerin, men edilidiğine vurgu yapmaktadır.(1)

Yine Ayetin nuzuli ile ilgili geçen Sahih bir Hadisi şerifte, şarkıcı cariyelerin alınıp satılması nehyedilerek, cariyelere musikinin öğretilmesinin men edilmiş olmasını ıslam Alimler: 'Allah'ı zikirden alıkoyan haram şarkıcı sesleri satın alan' şeklinde anlamış, boş söz (Lehve'l- hadis) tabirinin içine her çeşit zararlı, faydasız hakikatı olmayan şeyleri dâhil etmişlerdir. (2)




B) Hadis-i şeriflerde Müsıki



ıslam’da Müziğe Cevaziyet veren Sahihi Rivayetler olduğu kadar, men eden rivayetlerinde varlığı, cevaziyetin veya haramlılığın şarta bağlı olduğunun en açık göstergesidir!

Konu ile ilgili cevaziyet veren birkaç Hadis-i şerifi inceliyelim:

Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: 'Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) , benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamasi) türküler söylerken çıkageldi. Gidip yatağın üzerine (yan üstü uzandı ve yüzünü de (aksi istikamete) çevirdi. Derken (babam) Hz. Ebû Bekr (radıyallahu anh) girdi. Derhal beni azarladı ve: 'Resulullah'ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha! ' dedi. Bunun üzerine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) , ona yönelip: 'Bırak onları (söylesinler!) ' buyurdu. (Onlar sohbete dalıp, bizden) dikkatlerini çekince, ben cariyelere göz işareti yaptım, kalkıp gittiler.'Hz. Aişe devamla der ki: 'Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılıçkalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'dan taleb etmiştim (bilemiyorum) , yoksa o (kendiliğinden) mi, 'Seyretmek ister misin? ' buyurdular. Ben:'Tabiî! ' dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk.'Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın) ! ' diyordu. Ben usanınca(ya kadar böyle devam ettik. Usandığımı farkedince) :'Yeter mi? ' buyurdular. Ben:'Evet! ' dedim.
'Öyleyse git! ' dediler.' (3)

- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: 'Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

'Nikahı ilan edin, onu mescidlerde yapın. Üzerine de def vurun.' (4)


- Yine Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: 'Bir kadını, ensardan bir erkekle evlendirmiştik. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) : 'Ey Aişe! Eğlenceniz yok mu? Zira ensar eğlenceyi sever! ' buyurdular.' (5)


Ebû Hüreyre'nin bir rivâyetine göre, bir seferinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın huzurunda Habeşliler harbeleriyle birlikte oynarken, Hz. Ömer (radıyallahu anh) çıkagelir. Derhal yere eğilip, avuçladığı çakılları atacağı sırada Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) müdâhale eder: 'Ey Ömer, bırak onları, zîra bunlar Benî Erfide'dir (Habeşlilerdir) '(6) Bu son cümleden, ıbnu Hacer, Resûlullâh (aleyhissalâtü vasselâm) 'ın şunu demek istediğini anlar: 'Bu onların işidir, âdetleridir ve mübahdır da'. Bu yüzden Resûlullâh (aleyhissalâtü vasselâm) hoş karşıladı.

ıbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: 'Hz. Aişe ensardan, bir yakını kızcağızı evlendirmişti. Resûlullah gelince: 'Genç kızı (kocasına) gönderdiniz mi? ' diye sordu. Evdekiler 'evet! ' deyince 'Kızla birlikte bir de çalgıcı gönderdiniz mi? ' dedi. Onlardan 'Hayır göndermedik' cevabını alınca, Aleyhissalâtu vesselâm: 'Ensar, aralarında gazel okuma adeti mevcut olan bir cemaattir. Keşke onlara: 'Size geldik size geldik, size selam bize selam' deyiverecek birini gönderseydiniz' buyurdular.' (7)


- Ashâb'dan bir çoğunun sünnette eğlenceye de yer veren husûsî bir merasim yaptıklarını ifade etmektedir: 'Abdullâh'ın rivayetine göre, babası Hz. Ömer, bir çalgı sesi duyunca endîşelenir, ancak bunun düğün veya sünnet eğlentisi olduğu söylenince sükut ederdi. Buhârî el-Edebü'l-Müfred'de, bazı Sahabelerin çocukları eğlendirmek için çalgıcı Adiyy'i çağırttığını kaydeder.


Evet, tüm bunların yanında, yukarıda izah ettiğimiz üzere, Musikiye cevaz vermeyen hadisi şerfileride gözönünde bulundurursak, şu sonuca varmak mümkündür: Mûsikiye, mutlak olarak 'haram' veya 'helal' demek mümkün değildir. Cevaz ifade eden sahih rivayetleri, hadis ilmini objektif ve rasyonel prensiplerine mutabık düşmeyen tekellüflü (zorlamalı) tevil yollarına başvurarak, mensuh addedip musikinin mutlak şekilde haram olduğunu söylemek caiz değildir. Öte taraftan, bir kısım zaaftan hali olmasa bile, mûsikîyî yasaklayan rivayetleri de görmemezlikten gelmek mümkün değildir. (8 )


ımamı Gazali, ıhya-yı Ulumiddin eserinde tam 35 Sayfayı bu meseleyi ayırararak derin tahliller sonunda, Musikiyi Haram, mekruh, mübah ve müstehab olmak üzere 4’e ayırmıştır:

1-) Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan gençler için yalnızca bu duyguları tahrik eden müzik haramdır.

2) Vakitlerinin çoğunu buna veren, iştigâli âdet haline getiren kimse için mekruhtur.

3) Güzel sesten zevk alma dışında bir duyguya kapılmayan kimse için müzik mübahtır, serbesttir.

4) Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehabdır. (9)

ımamı Gazali incelemesinde, Musikiyi haram kılan şeyin kendisi değil, dıştan ârız olan beş sebepten ibaret bulunduğunu ifade ederek şöyle devam ediyor:

1) şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir. Aslında kadının sesi haram değildir; ancak şehveti tahrik ederse Kur'ân okumasını bile dinlemek haram olur.

2) Müzik âleti içki meclislerinin sembolü olan âletlerden ise bunu kullanmak haram olur; diğerleri mübah olmakta devam eder.

3) şarkı ve türkünün güftesi bozuk, ıslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır.

4) Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, müzik onun yalnızca cinsî arzusunu tahrik ederse onun müzikten uzak durması gerekir.

5) Sıradan bir insanın müzik şehvetini de ilâhî aşkını da tahrik etmediği halde bütün vakitlerini alır, onu başka işlerden alıkorsa yine haram olur.(10)

Benzer bir yaklaşımı, Bediüzzaman Hazretlerinde görmek mümkündür: “Evet beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı. “ (11) diyerek Musiki gibi keyifli hevesata ruhun ihticı olduğunu, lakin bu konuda ifrata kaçılmamasını teyit etme babında “beşte bir” ifadesi kullanmış ve bir sınırlama getirerek: “Bu sırra binaendir ki, şeriatça bazı savtlar (sesler) helal, bazıları da haram kılınmıştır. Evet, ulvi hüzünleri, Rabbani aşkları iras eden sesler helaldir. Yetimane hüzünleri, nefsani şehevatı tahrik eden sesler haramdır. şeriatın tayin etmediği kısım ise, senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır. (12) diyerek Musikiyi 3 ‘e ayırmıştır:

1-) Haram olan Musiki: şehveti ve nefsi tahrik edip her türlü harama sebebiyet verebilecek, insanın içinin kararmasına vesile olup hayattan bezip intihar’a teşebbüs etmeye meyilli Musiki Haramdır!

2-) Helal olan Musiki: Kişide Rabbani ve Rahmani Aşk-şevk veren, manevi bir hüzün neticesinde kişiye Allah’ı hatırlatan musiki Helaldir.

3-) Niyete bağlı Musiki: Kişinin Ruhuna bıraktığı tesir ve intibaya göre Helal veya Haram olan Musiki. Bu şekle güzel bir örneği, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendiden dinliyelim: Alvarlı Efe Hazretleri, radyodan nezaman dört güzeller (elleri şöyle, gözleri şöyle vs) türküsünü dinlemiş olsa, gözleri yaşarır ve adeta farklı bir Aleme giderdi. Birgün kendisine neden hüzünlenip daldığını sorarlar? O da şu muhteşem cevabı verir: “ Duymuyormusunuz, dört güzellerden bahsediyor, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'den bahsediyor. “ deyip iki göz iki çeşme ağlarmış. (13) şimdi aynı Türküyü dinleyen başka bir insan, farklı mülahazaları anlıyor ve hatırına geliyorsa,o zaman bu Türkü o kişiye Haram olmaktadır.

Konu ile ilgili son örneği, Bediüzzaman Hazretlerinin has Talebelerinden Ceylan Çalışkan Ağabeyin hatırasından dinliyelim:

“ Üstad bir gün arabada giderken Ceylân Çalışkan'a radyoyu açtırmış. Mustafa Sungur bu durumu bilmediği için, Ceylân hem radyoyu kapamıyor, hem de gülüyormuş. Mustafa Sungur'un ısrarıyla Ceylân radyoyu kapatınca, Üstad, 'Ceylân, radyoyu aç, Sungur da dinlesin! ' demiş ve 'Kardaşlarım, ben sizin dinlediğiniz gibi dinlemiyorum' diyerek radyodaki hava zerrelerinin vazifeleriyle alâkalı dersler vermiş. (14)

Bediüzzaman Hazretleri burada manevi bir konsantrasyona giriyor, şarkıyı değil, o şarkının ötesinde hava nimetini dinliyor, onu tefekkür ve temâşâ ediyor ve Allahu Alem, bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır fehvasınca, bu vesil eile ibadet sevabı kazanıyor!

Allah inşallah bizleride, dinledikleri ile Allah’a yakınlaşabilen talihli kullarından eylesin!







(1) Elmalı Hamdi, Lokman Suresi: 6.Ayetin Tefsiri
(2) Tirmizî, Büyû 51, (1282) , Tefsîru'l-Kur'ân, Lokman, (3193): ıbnu Mâce, Ticârât 11, (2168)
(3) Buhârî, Iydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menâkıb 15, Menâkıbu'l-Ensâr 46, Nikah 82, 114; Müslim, Iydeyn 19, (892): Nesâî, Iydeyn 35-36, (3, 195-197)
(4) Tirmizî, Nikah 6, (1089)
(5) Buharî, Nikah 63
(6) Fethu'l-Bâri: 3/97.
(7) Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve şerhi, Prof.Dr.ıbrahim Canan , 601. (1900) (6588) No’lu hadis
(8 ) Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve şerhi, Prof.Dr.ıbrahim Canan
(9) ıhya-yı Ulumiddin C. II, Sayfa. 120-145.
(10) ıhya-yı Ulumiddin C. II, s. 279-281
(11) Emirdağ Lahikası, Sayfa 307
(12) ışaratü'l-ı'caz, Sayfa 72
(13) Kırık Testi, herkul.org, 22.04.2002)
(14) http://www.ispartanur.net/ceylan_caliskan/INDEX.HTM


Derleyen : Dr.E.şimşek

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir