Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

1

05.09.2005, 22:07

Ashab'ın izinde olmak

Ashabın izinde olmak


Bediüzzaman Hazretleri, Sözler'deki sâhabelerle ilgili bahse, “Mevlânâ Câmî'nin dediği gibi derim” diyerek, Câmî'nin Farsça olarak kaleme aldığı harika bir şiir ile başlar. Biz de yazımıza şiirin Türkçe’siyle başlayalım;
[b]
Yâ Resulallah, nasıl olur, Ashab-ı Kehfin köpeği
Senin Ashabınla beraber Cennete girsin?
O Cennette, ben Cehennemde-revâ mıdır bu?
O Kehf Ashabının köpeği, ben senin Ashabının...


Ashab-ı Kehfin köpeği Kıtmir'in cennete girecek birkaç hayvanın arasında olması, Mevlânâ Câmî'nin ona gıptayla bakmasına sebep olmuştur. Bir çok insanın “keşke toprak olsaydım” dediği o dehşetli günde, peşine takıldığı kişiler hürmetine o da cennete gidecektir. Peygamberimizin sahabelerinin izinden gitmeyi kendine şiar edinen Câmî, o muazzam tevazusu ile o sadakate ve refakate ulaşmaya çalışmış. şiirinde, “Sâhabelerim yıldızlar gibidir” diyen peygamberimize ve onun ashabına sadakatini vesile kılarak şefaat talep ediyor,uhrevi saadete ulaşmaya çalışıyor.

Yıldızlar gibi yüksekte, yıldızlar gibi parlak ve zaman ve mekan olarak ne kadar uzakta olurlarsa olsun; yıldızlar gibi her zaman rehber ve yol gösterici olarak hemen başımızın üstünde olan sahabelere karşı yapılan en büyük tevazu bile asla mübalağa değildir.
O zamanki dünyanın yarısına hakim olan ve o kahraman gençlere koca dünyayı dar ederek bir mağaraya sığınmasına sebep olan imparatorun, haşir meydanında “şu köpek kadar dahi olamadım” diye hayıflanacağından şüphe yok. Kim bilir belki de o köpeğin oradaki mülkü, imparatorun dünyadaki mülkünden daha geniş olacak.

Sadakat duygusu insanın fıtratına yerleştirilmiş önemli hasletlerden birisidir. Fakat insanların ekseriyeti bunu yanlış olarak sadece dünyaya ve dünya metaına sarf ediyor. Hâdisedeki valinin, imparatoru ilah olarak kabul etmeyen gençlere yaptığı zulüm ve imparatora, menfaat karşılığı körü körüne bağlılığı ve dalkavukluğu, köpekleri bile utandıracak seviyedeydi. Halbuki Cenab-ı Hak sadakat duygusunu, hakka, hakikate, adalete, vicdanın sesine ve ailesine sarf etmek üzere vermişti.

Eski zaman diktatörleriyle modern zamanların dikta rejimlerinin en çok istismar ettikleri duygulardan birisi de bu duygudur. Halbuki sadakat ve hürmet nimetlerin hakiki sahibi olan alemlerin rabbine ve onun yolunda olanlara olmalı.

Gerçekte Ashab-ı Kehfin köpeğinin de cennete girecek olmasında ince bir sır ve çok önemli bir müjde vardır. Sıradan ve çok basit birisi bile olsanız, doğru zamanda, doğru mekanda, doğru yolda ve doğru kişilerle beraber olmanız halinde muazzam bir kazancı elde edeceğinizin müjdesi vardır. Cenab-ı Hakkın rahmet ve merhameti ne kadar muazzam ise, ihatası yani kapsamı da o kadar büyüktür ve hiç bir şeyi ihmal etmez.


Alemlerin rabbi, bu ihatalı ve kapsamlı nazarını ve muamelesini, hikmet yeri olan şu dünyaya da prensipler ve kanunlar halinde yerleştirmiş. Mesela bir yöneticiyseniz veya en azından bir aile reisiyseniz, en zayıf en önemsiz ve en gerideki ferdi yada elemanı dahi korumanız, gözetmeniz, dinlemeniz ve onun da başarabileceği bazı işler olacağını düşünerek ona da yardım etmeye ve ondan da istifade etmeye çalışmanız gerekir. Detayları önemsemeyenin zamanla önemli olanları da gözden kaçıracağını unutmamak gerekir. Köpeğin bile ihmal edilmediği bir dinin mensupları eşref-i mahlukat olan insanı hiç ihmal etmemelidir.

Bilindiği gibi başarıda veya maddî ve manevî kazançlarda ekip olmak veya bir ekibe dahil olmak çok önemlidir. Yöneticiler için ekip kurmak ne kadar önemli ise, diğerleri için de iyi bir ekibe veya iyi bir çevreye dahil olmak aynı derecede önemlidir. Kıtmir'in dahil olduğu ekip yada çevre nasıl rahmetin ve inayetin celbine vesile olduysa, iyi bir ekip ve iyi bir çevre bizler için başarıya ulaşmada ve büyük kazançların elde edilmesinde önemli bir faktör olacaktır. Çok kötü bir ekipte en iyi olmaktansa, çok iyi bir ekipte en basit bir eleman olmak daha hayırlıdır ve daha kazançlıdır. Önemli olan bize düşen vazifeyi küçük-büyük ayırımı yapmadan sadakatle ve samimiyetle en iyi şekilde yapmaktır. Ayrıca iyi bir çevrenin koruyucu özelliğini de unutmamak gerekir. Bilhassa bu ahir zamanda şerlerden korunmak için kendimize ve çoluk-çocuğumuza iyi bir çevre, iyi arkadaşlar ve ebedi alemde de devam edecek dostlar seçmek çok önemlidir.
[/b]

Hasan GÜNEş
hasangunes@hotmail.com

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir